Avrupa özel hayatı korumak için ayaklandı

Avusturya'nın Salzburg kentinde yaşayan 24 yaşındaki hukuk öğrencisi Max Schrems, Facebook'un ne bildiğini öğrenmek isteyince kendi Facebook dosyasını talep etti. Avrupa özel hayatı korumak için ayaklandı.

Avusturya'nın Salzburg kentinde yaşayan 24 yaşındaki hukuk öğrencisi Max Schrems, Facebook'un ne bildiğini öğrenmek isteyince kendi Facebook dosyasını talep etti. Avrupa özel hayatı korumak için ayaklandı.

Haber4Aldığı bin 222 sayfalık dosya, kalın bir roman boyutundaydı. Dosyada sildiği duvar yazıları, bir arkadaşının sıkıntılı ruh halini gösteren eski mesajları, hatta nerede olduğuna dair kendisinin girmediği bilgiler vardı. Schrems Facebook'un tüm bu bilgiyle ne yapabileceğini düşününce, belli belirsiz bir rahatsızlık hissetti. Sildiği halde bu bilgilerin neden saklandığını merak etti. Schrems, "Bu, sevişirken yatağınızın üstünde sallanan bir kameraya benziyor. İnsan kendini hiç iyi hissetmiyor. Biz Avrupalılar, bir gün neler yaşanabileceği konusunda sıkça korkuyoruz" diyor. Schrems'in hisleri, internet şirketlerinin kişisel bilgilere yönelik tutumları konusunda Avrupa'ya yayılan rahatsızlığın tipik bir örneği. Bu rahatsızlık, kıta çapında çevrimiçi verilerin daha sıkı denetlenmesini amaçlayan önerilere zemin hazırladı. Avrupa'nın internette mahremiyeti korumak için yaptığı hamleler, zor bir soruya yol açtı: Ülke yasaları, şu anda dijital hayatlarımıza yön veren çokuluslu şirketleri nasıl denetliyor? Kişisel bilgiler, internetin çarklarını döndürür. Hepimizin kendi geniş rezervleri vardır. Her gün paylaştığımız veriler (isimler, adresler, fotoğraflar, hatta yer belirleme alıcılarının bulduğu konumumuz), şirketlerin reklamları sadece demografik verileri değil, internete girdiğimiz kişisel görüşleri ve istekleri de dikkate alarak yönlendirmesini sağlar. Bu reklam gelirleri de Facebook gibi şirketlere yüzlerce milyon dolar kazandırır. Avrupa medyası Schrems'in keşfine geniş yer ayırdı. Alman gazeteleri, kişisel dosyaların Facebook'tan nasıl isteneceği konusunda bilgi verdi. Birkaç ay içinde 40 bin kişi dosyalarını istedi. Facebook'un Avrupa merkezinin bulunduğu İrlanda'daki veri koruma ofisi, Facebook'un veri saklama uygulamalarını denetledi. Şirket Avrupa'daki veri toplama usullerini, verilerin "çok daha hızlı" silinmesi de dâhil olmak üzere yeniden düzenlemeyi kabul etti. Almanya'daki düzenleyici kurumlar, yüz tanıma teknolojisini mercek altına aldı. Hollanda, internet kullanıcılarının siteler arasındaki gezintilerinin takibini kişinin onayına bağlayan bir yasa çıkarmayı düşünüyor. Avrupa Komisyonu da geçen ay, kapsamlı bir kişisel gizlilik yasası hazırladığını duyurdu. Yasa şirketlere, kişisel verileri kullanmadan önce açık bir onay alma ve verilerin çalınması durumunda düzenleyicileri ve kullanıcıları bilgilendirme şartı getirecek ve en ciddisi, Avrupalılara kişisel bilgilerinin ebediyen silinmesini isteme hakkı verecek. Privacy International'ın Başkanı Simon Davies, "Avrupa, hiçbir şirkete güvenilemeyeceği sonucuna vardı" diyor. Tıpkı Kanada, Avustralya ve çoğu Latin Amerika ülkesinde olduğu gibi, tüm Avrupa ülkelerinde de kişisel gizlilik yasaları var. ABD hâlâ ayrıksı bir örnek. ABD'de sağlık kayıtlarını ve mali bilgileri hatta insanların hangi filmleri kiraladığını gizli tutan yasalar var. Ama çevrimiçi verilerin kontrolünü ve kullanımını belirleyen bir yasa yok. Dünyada mahremiyetle ilgili toplumsal adetler birbirinden çok farklı. Google'ın Google Street View için görüntü alan kameralı arabaları Japonya'da sokaklara çıkınca, şirket mahremiyet ihlaliyle suçlandı. Hindistan mahremiyet kavramına yabancı görünüyor. Bir bakkal, çocuksuz bir kadına jinekolojik sorunları olup olmadığını sorabiliyor, sınav sonuçları kamuya açık yerlerdeki duvarlara asılabiliyor, çoğu kişi hâlâ geniş ailelerde yaşıyor ve birbirlerinin yatak odalarına girip çıkıyor. Ancak her Hintliye biyometrik bir kimlik kartı vermek için yürütülen bir proje yoğun kaygılara yol açınca, hükümet mahremiyet hakkını ilk kez tanıyan bir yasa tasarısı hazırladı. İnternette mahremiyeti denetlemenin zorluğu kısmen, teknolojik yeniliklerin hızından kaynaklanıyor. Bilgilerimizi başkalarıyla paylaşmamız önemli ölçüde kolaylaştığı gibi, bu bilgiyi işlemek ve sonsuza dek saklamak da gittikçe ucuz ve kolay hale geliyor. Çoğu kişinin saklayacak fazla bilgisi olmayabilir. Az sayıdaki insan içinse, kişisel bilgilerini paylaşmamak çok önemli olabilir. Yeni Amerika Vakfı araştırmacısı ve dijital özgürlük konusuna eğilen "Ağa Katılanların Rızası" kitabının yazarı Rebecca MacKinnon'a göre, yasal korumaya ihtiyaç duyanlar da bunlar. MacKinnon, "Bu kişiler takip edilip bulunmayı istemeyen aile içi şiddet kurbanları, Suriyeli muhalifler veya hak etmedikleri halde yanlış bir şekilde takip listesine koyulabilecek, tuhaf fikirlere sahip kişiler olabilir. Demokratik bir toplumda yaşıyorsanız, ihtiyacımız olan şeyin çoğunluk için iyi olan şeyler olduğunu söyleyemezsiniz" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:13 Şubat 2012Yayınlanma Tarihi:16 Şubat 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.