Alternatif Tedaviler Kullanırken Dikkat!

Alternatif ve Tamamlayıcı Tedaviler Kullanırken Nelere Dikkat Etmelisiniz! Üsküdar Üniiversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Prof. Dr. Sultan Tarlacı anlattı…

• Tamamlayıcı ya da alternatif tıp, kaynağını tüm dünyadan alan ve klasik batı tıbbından kaynaklanmayan birçok şifa yöntemleri ve tedavileri içerir.

•Yalnızca bu tedaviler kullanıldığında, alternatif tıp olarak adlandırılır. Klasik ilaçlarla birlikte kullanıldıklarında ise tamamlayıcı tıp olarak adlandırılırlar. Alternatif tıp yöntem ve uygulamaları tıp fakültelerinde geniş ölçüde öğretilmemektedir, yine de bu uygulamalar popülerdir.

• Klasik ve alternatif tıbbın arasındaki ayrım her zaman kolay belirlenemese de; temel bir felsefi farkı vardır. Klasik tıp, genelde sağlığı hastalığın olmaması olarak tanımlar, hastalık bilinen ve ortaya konulan nedenlerin sonucudur (bakteriler, virüsler, bağışıklık sistemi dengesizlikleri…). Tedavide sıklıkla ilaç ve cerrahiyi içerir. Alternatif tıp sağlığı çoğunlukla vücuttaki sistemlerin – fiziksel, duygusal, ruhsal – dengesi olarak bireyi bütünüyle tanımlar. Hastalığın vücut sistemleri arasındaki harmoni bozukluğu veya dengesizliği sonucu oluştuğu düşünülür.

• Alternatif tedavi kavramı yanlış olduğundan, biz “tamamlayıcı tedavi” kelimesini kullanacağız.  Güncel ve geçerli, bilimsel tedaviye alternatif tedavi olmaz. Var olana ancak tamamlayıcı olabilir.

• MS tanısı olan kişiler, genel topluma göre tamamlayıcı tedavilere daha çok ilgi gösterirler. MS tanısı olan kişilerin %90’i bir şekilde tamamlayıcı ya da alternatif tedaviye ilgi duymuş ya da denemiştir.

• Gerekçe herkes için aynıdır: hastalığın ağırlığını ve belirtilerini azaltmak, ilerlemesini engellemek, sağlığı düzeltmektir.

• Bazı alternatif tedavilerin kullanımının en önemli gerekçesi, deneysel hayvan araştırmalarında bazı yararlı etkilerinin görülmesidir. Ancak, deney hayvanlarında iyi etkinin tespit edilmesi insanda da aynı yararlı etki olacağı anlamına gelmez. Birçok bitkisel ilaç deney hayvanlarında iyi etki ettiği halde insanlardaki etkisi o kadar ölçülebilir değildir. Bunun en açık örneği ginko bilobadır. Deney hayvanlarında, dolambaçlı deney kutularında öğrenmeyi kolaylaştırmasına ve belleklerini güçlendirmesine karşın, öğrencilerde ve ileri yaşlarda unutkanlıkları olan kişilerde ise o kadar da dikkate değer yararı yoktur.

• Bazı alternatif tedavilerin özel durumlar için etkili olduğu gösterilmiştir. Yine de bu tedaviler etkinlik ispatı olmadan yaygın olarak kullanılmışlardır. Bazı alternatif tedavilerin etkisiz olduğu kanıtlanmıştır ve kullanımı desteklenmemektedir. Diğer yandan, bu tedavi yöntemleri, bilimsel olmadığı ya da yararlı olmadığı yönüyle bir kenarda bırakılamazlar. MS çok yönlü ve alttaki nedeni tam anlaşılamayan bir hastalık olduğundan ve tümü hastalık üzerinde denemediğinden olası yararları olabilir.

• Bazı alternatif tedavilerin zarar verme olasılıkları vardır. Kanıtlanmış klasik bir yaklaşım yerine alternatif bir yaklaşım kullanmanın çok büyük riski bulunabilir.

• Bu arada, her ilaçta olduğu gibi, alternatif ve tamamlayıcı tedavilerin de plasebo etkisini unutmamak gerekir. Plasebo, ilaç olmayan maddelerin hastalara ilaç olarak yutturulması ya da enjekte edilmesidir. Hastalar aldıklarının ilaç olduğunu zannederler, görüntü ve şekilleri de ilaçla aynıdır. Ama içeriğinde şeker ya da su bulunur. Genel olarak, hastalık tipine bakmaksızın, ilaç olmayan maddeler insanlara ilaç olarak verildiğinde, %35 kişinin şikâyetlerinde düzelme oluşur. Bazı çalışmalarda, %70’e varan etki bildirilmiştir. İnterferon beta-1a (betaferon) ile yapılan araştırmada, ilaç yerine şeker alan grupta MS atak sıklığı %28 azalırken, interferon beta-1a (Avonex) ile yapılan çalışmada ise kas içi saf su enjeksiyonu yapılan grupta %33, Rebif çalışmasında %13 ve glatiramer acetate (Copaxone) çalışmasında ise %43 atak azalması tespit edilmiştir. Hatta beyin görüntülemelerinde, plasebo (ilaç yerine şeker) alan hastalarda, yaklaşık %20 oranında yeni plak oluşumunun azaldığı tespit edilmiştir. Aynı durum, kan incelemelerinde de görülmüştür. Örneğin, alfa interferon alan hastalarda, doğal öldürücü hücrelerde %52 artış varken, plasebo alan kişilerde neredeyse aynı oranda hücre artışı bulunmuştur. Bu çalışmalardan anlaşılan şudur: zihnin hastalıklar ve hastalık seyri üzerinde belirgin bir etkisi vardır. Bu etki özellikle bağışıklık sistemi hastalıklarında ön plana çıkar.

• Son yıllarda bu ilişkiyi araştırmak artık bir bilim dalı haline geldi ve psiko-nöro-immünoloji olarak adlandırılmıştır. Sırası ile bu kelimeler şunu ifade eder: psikoloji ya da zihinsel durumumuz  nöral/sinirsel/beyinsel yapıyı etkiler  sonuçta bedendeki bağışıklık/savunma/immün sistem etkilenir. Bu etkiler, bağışıklık sistemi ile ilişkili hastalık üzerinde olumlu ya da olumsuz etki olarak ortaya çıkar. Ruhsal durumun kötü olması durumunda, bağışıklık sitemi daha kötü olarak bedene davranır. Dışarıdan gelen tehditlere karşı daha açık ve korumasız hale gelir.

• Sinir sistemi ve bağışıklık sistemi karşılıklı konuşur ve hatta sık sık sohbet ederler. Beyin birçok yolla bağışıklık sistemi ile konuşur. Bunu sıklıkla, aracı olan hormonlar yolu ile yapar. Ek olarak, beyinden çıkan, sinir sistemin sinir uzantıları doğrudan bağışıklık organlarına bağlantılar verir. Sinir hücreleri de kimyasal sinir ileticileri (nörotransmitter) salarak kendi dillerinde konuşurlar. Bağışıklık sistemi ise hücre öldürücü (sitokin) denen kimyasallarla diğer bedensel organlarla konuşur. Böylece karşılıklı ve uyum içerisinde bir dil kullanılır. Sinir sistemi ya da bağışıklık sistemi kendi başına davranmaz ve biri diğerini etkiler. Ancak bu etki, “tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan” örneğindeki gibidir. Biri diğerinden ayrılamaz.

• Gıda takviyeleri, tamamlayıcı ve alternatif tedaviler içerisinde en çok kullanılanlardır. Bunun nedeni öncelikle erişiminin kolay olması ve tıp doktorlarına başvurmaya gerek kalmadan alınabilmeleridir. Gıda takviyeleri kullanan birçok hasta, gıda takviyelerinin sağlıklarına iyi geldiğine, güvenli olduklarına ve etkili olduklarını var sayarlar. Çünkü bunlar doğaldırlar!

• Amerika’da gıda takviyelerine onay veren FDA (Amerikan Gıda ve İlaç dairesi), gıda takviyesi üreticilerinden güvenlilik ve etkinliği kanıtlamalarına ihtiyaç duymadan onay vermektedir. Birçok takviyenin üzerinde titizlikle çalışılmamıştır. Çoğu için güvenlilik veya etkinlik için kanıt, geleneksel kullanımda olması, in vitro (deney tüpünde, canlı dışı) çalışmalar, bir takım belgelenmiş olgular ve hayvan çalışmalarıdır. Yine de, bazı takviyelerin güvenli ve etkili oldukları (örneğin, balık yağı, cüce palmiye, kondroitin), ilaçlara ek olarak kullanılabilecekleri kanıtlanmıştır.

• Düzenlemelerdeki ve devlet denetlemesindeki eksikliği, takviyelerin üreticinin içerdiğini bildirdiği maddelerin veya aktif madde miktarlarının bulunduğuna dair denetlenmediği anlamına geliyor.

• Takviyeler bildirilmemiş maddeler içerebilir. Özellikle tüm bitki öğütülmüş ve özüt haline getirilmişse muhtemelen içeriyordur. Tüketicinin az, çok veya bazı durumlarda aktif madde bilinse bile hiç aktif madde almama riski vardır.

• Çoğu bitkisel ürün birçok maddenin karışımıdır ve hangi içeriğin en aktif olduğu her zaman bilinmemektedir.

• Diğer bir konuda, bu takviyelerin, kullanılan tıbbi ilaçlarla etkileşimidir.

• Ülkemizde, bir grup insan, toplumsal taleplerden yararlanmak ve fırsatı değerlendirmek için bitkisel tedavi uzmanı olarak öne çıkmıştır. Bu konuda her gün televizyon programlarında gözüken kişilerin sık sık önerdikleri bitkisel tedavilerden dolayı, MS hastalarının dikkat etmesi için aşağıdaki bitkisel tedavi listesini ve kısa notu eklemeyi uygun gördüm doğrusu.

• Doğal tedavi araçlarına (özellikle bitkisel desteklere) dünyanın her yerinde artan bir ilgi var. Bizde de durum aynı. Bu ilgiyi fark eden bazı uyanık 'sağlık tüccarları' (tıbbın hiçbir alanında eğitimleri olmadığı halde) bu ürünleri hem tavsiye ediyor, hem satıp para kazanıyor! Bunların arasında kimyacılar, istatistik uzmanları, ziraat mühendisleri, cami hocaları, hatta doktorlar bile var. Hiçbir ahlaki kaygı duymadan hastalara şifa dağıtıyor, 'şifacı' rolüne soyunuyorlar. Bunu yaparken dini motiflerden, geleneksel söylencelerden faydalanmaktan da çekinmiyorlar. Bu grupta iş gören zevatın ortak isimleri de 'Alternatif Tıp' uygulayıcılığı!  Bu pazarın ve işin doğrusunu bilmeniz gerekiyor.

• Sonuçta, iyi bilinen firmaların ürünleri alınmalıdır. Ülke olarak da Almanya’nın ürettiği takviyeleri kullanmakta yarar vardır. Çünkü Almanya’da gıda takviyeleri ilaçlarla aynı şekilde denetlenmektedir ve gözetim Amerika’dan daha sıkıdır.

Tamamlayıcı tedavi kullanmak için izlenecek yol

• Öncelikle standart tıp uygulamaları ve tedavileri kullanılmalıdır

• Neden tamamlayıcı tıp kullanılmak istendiğinin açık bir gerekçesi olmalıdır

• Tamamlayıcı tıbbın etkisi, güvenilirliği, maliyet ve uygulama sıklığı hakkında ayrıntılı bilgi edinilmelidir

• Eğer herhangi bir tamamlayıcı uygulama seçilir ise, hekiminizle bu durumu paylaşın ve artışın. Hekim en azından sizin tamamlayıcı uygulamaya verdiğiniz yanıtı takip eder ve gerektiğinde tamamlayıcı tedaviyi kesmenizi önerebilir.

• Dikkatli kullanın!

• MS bağışıklık sisteminin aşırı çalışmasının bir sonucu olduğundan, kanser ya da AIDS gibi hastalıklara uygulanan tamamlayıcı yöntemler MS’de uygulanamaz. Bu nedenle bağışıklık sistemini canlandıran ya da güçlendiren yaklaşımlar, hastalık seyrini kötüleştirebilir.

• Bazı besinler, bitkiler ve maddeler “doğal” kabul edilip, “güvenilir ve yararlı” olarak hemen gruplanırlar. Bazıları aslında ciddi şekilde zehirleyici olabilir.

• Gereğinden çok her zaman en iyisi değildir. Bazen, tek doz yerine çok ya da iki doz alınması önerilir. Bu durumda daha yararlı olacağı önerilir. Bu yanlış bir inançtır ve en ideal doz kullanılmalıdır.

• Birçok tamamlayıcı tedavinin, standart tıbbı ilaçlarla birlikte kullanımının nasıl bir etkileşim yaptığı çok kesin değildir ve bu konuda çok çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle de dikkatli olunmalıdır.

Tamamlayıcı tedavi tipleri

• Biyoloji tedaviler: beslenme destekleri, diyetler, arı zehri, hiperbarik oksijen

• Zihin-beden tedavileri: hipnoz, meditasyon, zikir, yoga

• Enerji tedavileri: mıknatıslar, tedavi edici dokunmalar, reiki, biyoenerji

• Beden tabanlı tedaviler: refleksoloji, masaj, karyopraktik, akupunktur

• Geleneksel Çin tıbbı: ayuverda, homeopati

Bitkisel tedavi kullanımının genel prensipleri

• Bitkiler sıklıkla ilaç olarak kullanılır

• Bitkiler birden çok aktif madde içerirler, bunların bazıları zehirleyici olabilir veya MS ilaçları ile etkileşime girebilir

• Bitkiler, henüz tıbbın analiz etmediği, ortaya çıkarmadığı kısımlar içerebilir ve bunların ne etki yaptığı da bilinmiyor olabilir

• Bitkisel ilaçların kalitesi ve oluşturucuları çok değişkendir, bir standart yoktur

• Bitkiler genelde kısa süreli, ciddi olmayan hastalıklar için kullanılmalıdırlar

• Bitkileri gebe ve emziren anneler kullanmamalıdır

• Birden fazla hastalığı olan ya da birden fazla ilaç kullananlar bitkisel tedavi kullanmamalıdır

• Tedaviye başlamadan önce hekiminizle kullanmak istediğiniz bitkiyi tartışın


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:27 Haziran 2019Yayınlanma Tarihi:26 Haziran 2019

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.