AİLELERE İSTİSMAR UYARISI

A.A

Ailelerin de korkutmadan, çocuklarına kendilerini nasıl koruyacaklarını öğretmeleri çok önemli.


İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özlem Özcan, klinik değerlendirmelerine göre istismarın fiziksel, cinsel, duygusal ve ihmal şeklinde ortaya çıktığını belirterek, çocuğun hayata bakış açısını sarstığı gibi kimliğinin bütünleşmesini de engellediğini söyledi.

İstismara uğramış bir çocuğun ileriki zamanlarda her türlü ruhsal belirtiyle karşı karşıya geleceğini dile getiren Özcan, “Büyük travmalara neden olan istismarların engellenmesi için önleme eğitimlerinin yapılması gerekiyor” dedi.

Klinik verilerine göre bu tür hasta sayısında her geçen gün artış yaşandığına dikkati çeken Özcan, şöyle konuştu:

“Çocuk istismarına insanlık tarihi boyunca her dönemde rastlanmıştır. Ancak geçmiş dönemlerde bunların hepsinden haberdar değildik. Ailelerin bize başvurması ve bu konuda bilgilerinin artması, çocuğun büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyen bu tür vakaları gözler önüne serdi. Klinik verilerimizde her geçen gün artış yaşanıyor. Ancak bu konuyla ilgili kayıtlara çok da sahip değiliz.”

Toplum içinde kız çocuklarının istismara uğrama potansiyelinin yüksek olduğunun düşünüldüğünü anlatan Özcan, “Bu yanlış bir inanıştır. Rakamlara baktığımızda kız çocuklarının olduğu kadar erkek çocuklarının da istismara uğradığı görülüyor” dedi.

MEDYA DA OLUMSUZ ETKİLİYOR


Son zamanlarda bu tür hastaların sayısında artış yaşanmasını çocuğa bakanların ruhsal tutumlarından, ekonomik ve sosyal durumlarına kadar pek çok faktörün etkilediğini kaydeden Özcan, medyada bu tür olayların yer almasının ve işleniş tarzının da durumu olumsuz etkilediğini kaydetti.

Özcan, şunları dile getirdi:

“Bir çok risk faktörünün bir araya gelmesi bu durumu artırıyor, ya da daha çok tanımamıza yol açıyor. Çocuk istismarı bedensel, zihinsel ve psikolojik bozuklukların yaşam boyu süren fiziksel ve ruhsal sorunlara, işlevsellik yitimine ve topluma yönelik olumsuz davranışlara neden olduğu gibi, ebeveynleri de olumsuz etkiliyor. Çocukların gelişimi için sosyal ilişki çok temel bir ihtiyaç. Ancak ebeveynler çocuklarını sosyal ortamlarda başkalarına sevdirmekten bile korkarak, sürekli korkunç senaryolar üretiyor. Bu nedenle tedavilerimizde çocuğu tek başına ele almak yeterli olmuyor.”
Aile odaklı tedavi programlarına devam ettiklerini dile getiren Özcan, çok eksenli bir programı geliştirmeye çalıştıklarını belirtti.

“AİLELERE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR”

Cinsel istismarın önlenmesi amacıyla ailenin çocuğa kendini nasıl koruyacağını ve böyle bir durum karşısında neler yapabileceğini öğretmesinin önemli olduğunu anlatan Özcan, “Çocuk bu konuda kendine güvenirse ve kendini güçlü hissederse ailenin de bu kadar çok kuşkucu ve şüpheci olmasına gerek kalmayacaktır” dedi.

Özcan, bu konuda aileleri büyük iş düştüğünü belirterek, “Ailenin de bilgili olması gerekiyor. Korkutmadan, korkunç senaryolar üretmeyecek şekilde çocuğa bilgi vermelidir. Dolayısıyla bu durum karşısında uzmanlarımıza iş düşüyor. Sorunun çözüme kavuşturulabilmesi için önleyici uygulamaların bir an önce yaygınlaştırılması gerekiyor” diye konuştu.

İstismara uğramış bir çocuğun ruh halinin değişken olabileceğini aktaran Özcan, şunları söyledi:

“Bu durumda çocuk sahip olduğu özelliklerin aksini sergileyebilir. Okula gitmek istemeyip, ders başarısının düşebileceğini, dokunmaya negatif tepkiler verebileceğini, suçluluk duygusu hissedebileceğini, tedirgin ve endişeli bir hal alabileceğini, cinselliğe aşırı istek ve aşırı kaçış gibi duygular yaşayabileceğini unutmamak gerek.”
 


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:21 Mayıs 2010

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.