SUÇ KORKUSU GİDEREK ARTIYOR

DHA

Türkiye'de suç korkusu giderek artış gösteriyor. Korku kapsamlı olarak gelişiyor. İstanbul'da suç korkusu daha yüksek.

Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Timur Demirbaş, Türkiye'de suç korkusunun giderek artış gösterdiğine dikkat çekerek, "Suçun neden olduğu korku, maddi zararlardan daha büyüktür. Bir terör saldırısı turizmi baltalayacak sonuçlar doğurabilir. Özellikle büyük kentlerde suç korkusu kapsamlı olarak gelişiyor. İstanbul'da suç korkusu diğer illere oranla çok daha yüksek" dedi.

Umut Vakfı'nın Alman Friedrich Ebert Stiftung Derneği'nin desteğiyle Kars Simer Otel'de düzenlediği 5'inci ‘Türkiye'de Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri Yerel Medya Semineri’ne, Kars, Erzurum, Iğdır, Ardahan ve Ağrı'dan yerel ve yaygın medya temsilcileri katıldı. Açılış konuşmasında Alman Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilcisi Bettina Luise Rürup, medyada çalışan insanlarda yüksek etik standartları olması gerektiğini vurguladı. Rürup, “Ancak biliyoruz ki günlük haber koşuşturması içerisinde bu etik kurallara bağlı kalmak kolay değildir. Burada gazetecilik meslek eğitim seminerlerinin önemi ortaya çıkıyor. Bu tarz çalışmalar gazetecinin bu kuralları yeniden düşünmesine yardımcı olmaktadır” dedi.

Kars Kuzey Doğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yücel Sezer'in başkanlığında gerçekleştirilen seminerin birinci oturumunda konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve Umut Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş, Türkiye'de suç korkusunun giderek artış gösterdiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Demirbaş, şunları söyledi:

"Suçun toplumda yarattığı bir güvensizlik duygusu var. Suçun neden olduğu korku, maddi zararlardan daha büyüktür. Bir terör saldırısı turizmi baltalayacak sonuçlar doğurabilir. Ama suç korkusunun oluşması o bölgeye yatırımı engeller. Türkiye'de son yıllarda artan suç olaylarının suç korkusu açısından da büyük önemi vardır. Özellikle büyük kentlerde suç korkusu kapsamlı olarak gelişiyor. İstanbul’da suç korkusu diğer illere oranla çok daha yüksek. Türkiye'nin en güvenli illerinden biri olan İzmir'de bile suç korkusu oranlarının giderek arttığı görülmektedir."

'ŞİDDET BİREYDE ÇARESİZLİK DUYGUSU YARATIYOR'

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu da 'Etik Açıdan Medyada Şiddet Haberleri'ne değindi. Şiddet içerikli haberlerin televizyon bağımlısı izleyicilerde çaresizlik duygusu yarattığını ifade eden Prof. Dr. Türkoğlu, şunları söyledi:

"Şiddet, daha çok fiziksel şiddet olarak aklımıza geliyor. Gazeteciler ve kurumlar ’yaşanan bir gerçeği yansıtıyoruz’ diyorlar. Halk da ilgiyle takip ediyor. Başkasının başına gelen bir şiddetin izleyici ve okuyucu tarafından seyredilmesinin altında bir zevk olduğundan kolayca söz edemeyiz. Bu bir zevk alma biçimi değildir, daha çok korunma içgüdüsüyle yapılmaktadır. Şiddet haberleri medyadaki dramatik anlatış biçimine de çok güzel bir malzeme oluşturuyor. Çok yaygın televizyon izleyen izleyicilerde, dünyayı televizyonla algılayanlarda şiddet haberleri ve görüntüleri çok çarpık bir algılama yaratıyor. Bu algılama sadece başkalarıyla ilgili değil, kendi kendisiyle, kendi çevresiyle, kendi toplumuyla olan ilişkilerini şiddetin her tarafı saran bir kötülük hali olarak algılıyor. Kısacası dünyanın yaşanamayacak bir yer olduğunu düşünüyor. Bu da bireyde çaresizlik duygusu yaratıyor. Yansıtılan gerçekleri çarpık, aksak bir şekilde gören bu insan topluluğu kimseye güvenmeyen, kendisine bile güvenmeyen, her an başına bir iş geleceği kaygısıyla kendini bir yanda bir şiddet kurbanı gibi gören ve bundan kaçınmak için de daha saldırgan bir ruh haline kapılan insanlar haline geliyor."

'GAZETECİ HABER YAZARKEN ÇOK GEVEZE OLMAMALI'

Liberation Gazetesi Türkiye Muhabiri ve Galatasaray Üniversitesi öğretim görevlisi Ragıp Duran da gazetecilerin haber yazarken şiddet içermeyecek sözcükleri kullanmaya dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Ragıp Duran, “Haberde kullanılan sözcüklerin her birinin çok büyük anlamı var. Gazeteci haber yazarken çok geveze olmamalı. Mümkün olduğu kadar çok az sözcükle çok fazla şey anlatmamız lazım. Bu nedenle gazetecinin kelime seçiminde son derece dikkatli olması lazım. Gazeteci olaya gittiği zaman belki tek başınadır. Fakat binlerce, yüz binlerce insan adına o olayı izleyip aktarıyor. Hiçbir sözcük bu anlamda tarafsız değildir. Kullanılan kelimelerin belirli bir amacı vardır. Dolayısıyla haberi yazarken kullanılan sıfatlar ve benzetmelerin şiddet içermeyecek şekilde olmasına dikkat edilmelidir"" diye konuştu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi Dr. Recep Yaşar da özellikle spor haberlerinde şiddet içerikli bir dil kullanıldığına dikkat çekti. Yaşar, "Haber bültenleri, spor, belgesellerde kullanılan görüntüler şiddet unsuru içerebilir. Muhabirin çektiği bir fotoğraf karesinde bile şiddet unsuru olabilir. Spor haberlerinde sporun ruhuna aykırı şekilde ciddi anlamda şiddeti özendiren bir söylem var. Muhabirlerin spor haberlerini yazarken ve görüntüleri yansıtırken çok daha dikkatli olmaları gerekiyor" dedi.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:28 Ekim 2009

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.