ŞİDDET HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

DHA

Kastamonu il merkezinde son 5 yılda aile içi şiddet olaylarının yüzde 130 arttığı ifade edildi. İşte detaylar.

 


Kastamonu Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polis Büro Amirliği koordinasyonunda, Baro ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile Rehberlik Araştırma Merkezi işbirliğinde yürütülen ’Huzurlu Aile, Huzurlu Toplum’ projesi masaya yatırıldı.

Halk Eğitim Merkezi’nde düzenlenen konferansta sadece Kastamonu il merkezinde son 5 yılda aile içi şiddet olaylarının yüzde 130 arttığı ifade edildi.

Kastamonu Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polis Büro Amirliği’nde görevli polis memuru Ramazan Tanrıkulu, polise yansıyan olayları değerlendirdi. Aile içi şiddet uygulayan kişilerin alkol ve kahvehane bağımlısı, sabit işi olmayan, gelir ve eğitim seviyesi düşük kişiler olduğunu belirten Tanrıkulu, eşlerin kadınlara karşı şiddet, tehdit ve hakaret suçları işlemelerinin yayg4ın olduğunu kaydetti.

Ramazan Tanrıkulu, şiddete maruz kalan kadınların ise ilkokul mezunu ve çoğunun okur yazar olmadığı, psikolojik problemlerin bulunduğu tespit edildiğini söyledi. Tanrıkulu, aile içi şiddet olaylarının farklı yönleriyle incelendiği araştırmalarla ilgili, aile içi şiddet olayların daha çok akşam 19.00 ile 24.00 saatleri arasında gerçekleştiğini, ekonomik ve kültür seviyesi yüksek mahallelerde oranının düşük olduğunu söyledi. Tanrıkulu, şunları söyledi:

"Eşlerin ikamet ettikleri evi, erkek eşin üst soyu ile müşterek kullandıkları, şiddet olayların boşanmış eşlerin müşterek çocukları veya eşyaları üzerinde hak iddia etmeleri sonucu meydana geldiği ve aile içi şiddet olaylarının her geçen gün arttığı tespit edildi. Kastamonu il merkezini kapsayan çalışmada, 2005-2010 yılı arasında aile içi şiddet olayları yüzde 130 oranında arttı."

ŞİDDET ÇOCUKLARI DA OLUMSUZ ETKİLİYOR

Kastamonu Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nde görevli psikolojik danışman Nurcan Akdağ ise fiziksel şiddetin yol açtığı duygusal travmanın, fiziksel yaralar kadar çabuk iyileşmediğinin bilindiğini söyledi.
Fiziksel istismara uğrayan çocukların çoğunun düşük ya da zayıf benlik saygısına sahip olduğunun gözlemlendiğini söyleyen Akdağ, "Bu çocukların çoğu, arkadaşlarıyla sosyal etkinliklere girmeyi reddedebilir ve kendilerine yönelik zarar verici davranışlara götürebilecek çaresizlik ya da umutsuzluk duyguları yaşayabilirler. Aile içi şiddet davranışlarına şahit olan, ya da bu davranışlara maruz kalan çocukların, problem ya da çatışma çözme davranışları olarak bu yolu benimseme olasılığı çok yüksektir" dedi.

Toplumda ’Kızını dövmeyen dizini döver’, ’Dayak cennetten çıkmıştır’, ’Öğretmenin vurduğu yerde gül biter’, ’Eti senin, kemiği benim’, ’Böyle gördük, böyle gider’, ’Başka dilden anlamıyor’ gibi sözlerin mantığı ile sorunun çözülemeyeceğini fade eden Akdağ, aile içinde iletişimin önemine değindi.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:29 Mart 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.