Tanıklar gerçekleri kafalarında yaratıyor olabilir

Tanıkların ifadeleri neden bu kadar güvenilmezdir? DNA-temelli beraatların yaklaşık yüzde 75'inde, tanıkların mahkemede yanıldığı ortaya çıktı.

Tanıkların ifadeleri neden bu kadar güvenilmezdir? DNA-temelli beraatların yaklaşık yüzde 75'inde, tanıkların mahkemede yanıldığı ortaya çıktı.

Haber1Bilim adamları hafızayı yıllardır yargılıyor. DNA-temelli beraatların yaklaşık yüzde 75'inde, tanıkların mahkemede yanıldığı ortaya çıktı. Sorun kısmen, beynin birçok ayrıntıyı akılda tutamamasından ve tavsiyeye açık olmasından kaynaklanıyor. New York'taki Columbia Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden psikoloji profesörü Barbara Tversky, "Hafıza aşırı dolu olduğu için görgü tanıklığı vakalarında zayıf kalır. Bir olay çok çabuk gerçekleşir ve polislerin sonradan sizi sorgularken istediği ayrıntı lara muhtemelen odaklanmazsınız" diyor. Yüzlerce araştırmada, anıların kaydedilişini ve olay anındaki duyguyla birlikte hatırlanmasını etkileyen birçok durum saptandı. Bunlar arasında, olayın yeniden hatırlanmasını engelleyen toplumsal baskılar hatta olaya sonradan farkında olmayarak eklenen süsleyici ayrıntılar var. Çoğumuz h afızanın b ir v ideo k ayıt cihazı gibi çalıştığını düşünürüz ama aslında hafıza daha çok, soluk bir slayt gösterisine benzer. Anıların kolayca değişebileceğini göstermek için yapılan ilk ve en bilinen deneylerden birisi, Irvine'deki Californiya Üniversitesi'nden Elizabeth Loftus tarafından yürütüldü. Loftus 1974'teki bir çalışmada, katılımcılardan hiçbir camın veya farın kırılmadığı küçük araba kazalarını izlemelerini istedi. Daha sonra deneklere, arabaların birbirlerine ("çarpmak" yerine) "girdiğinde" hangi hızda gittiği sorulunca, deneklerin hiç görmedikleri kırık camları tarif etme olasılığı daha fazla çıktı. İskoçya'daki bir deneyde, gerçekte olmamış bir olayı bir hafta önceden hayal etmeleri istenen katılımcıların, bu olaya dair bir anıyı aktarma olasılığı dört kat fazla çıktı. Harvard Üniversitesi araştırmacıları tarafından 1999'da yayınlanan bir araştırmada, deneklere bir basketbol topunu birbirlerine atan siyah ve beyaz elbiseli kişiler gösterildi. Deneklerin beyaz giysili oyuncuların topu kaç kez birbirlerine attığını saymaları istendi. Test sırasında, oyuncuların arasından goril kıyafeti giymiş bir kadın geçti. Katılımcıların yarısı kadını fark etmedi. Dikkat dağılması sadece gözlere özgü değil. Londra Üniversitesi'ndeki bir ekip Psikoekonomi Derneği'nin Kasım toplantısında, bir partiye hazırlanan iki erkek ve iki kadına ait 69 saniyelik bir ses kaydını dinletti. Kadınları dinlemeleri istenen katılımcıların neredeyse tümü, konuşma sırasında 19 saniye boyunca "Ben gorilim" diye bağıran üçüncü bir erkeği duymadı. Tanıklar mahkemede gerçeği söylediklerini düşünür. Ama insanlar ın görmedikleri bir şeyi "hatırladıkları" sırada alınan beyin görüntüleri, gerçek bir anıya odaklanan beynin görüntüsüne birçok açıdan benzer. Harvard'dan Psikoloji Profesörü Daniel Schacter, "Şaşırtıcı bulgulardan birisi de bu" diyor. Beyin görüntüleri, olay ister gerçek isterse hayali olsun, "kodlama ve hatırlama süreçlerine katılan çoğu yapının aynı olduğunu" gösteriyor. Araştırmacı la ra göre hafızanın işlevi sadece olmuş şeylerin kaydını tutmak değil, gerçekleşebi lecek şeylere dair de bir açıklama sunmak. Bilim insanlarına bakılırsa beyin anıları zihinsel provalar için kullandığı için, bir olayın tüm yönlerini hatırlayacak şekilde donatılmış değiliz. Kaybolmamak, yiyecek bulmak veya fırtınada ne yapacağımızı bilmek için gereken tek şey, genel bir çerçevedir. 1979'daki bir araştırmada, birbirine benzer 15 çizim içinden bir bozuk parayı ayırt etmesi istenen insanların yarısı doğru parayı seçti. Ama tanıkların genelde birbirine yakın doğruluk oranlarıyla hatırlamaları istenir. New York Üniversitesi'nden Psikolog Elizabeth Phelps, seçici dikkat ile korku birleşince, "birkaç ayrıntıyı çok iyi hatırladığımızı" söylüyor. Bilim adamları silah içeren suçlardaki tanıkların, silah namlusuna veya bıçağın ucuna odaklandığını ama diğer ayrıntıları hatırlayamadığını buldu. Ama silahla ilgili ayrıntıları çok net hatırladıkları için, mahkeme salonuna kendilerinden emin girdiler. Loftus, "Çoğumuz, birisi güvenilirse onun doğru söylediğini düşünür" diyor. Polislerin yaptığı şüphelileri sıraya dizme işlemi birçok yanlış mahkûmiyete neden oluyor. Iowa Devlet Üniversitesi'nden Psikoloji Profesörü Gary Wells, Eylül ayında yüzler arka arkaya gösterildiğinde asıl şüphelinin yerine ona benzer birini seçme olasılığının yüzde 18'den 12'ye düştüğünü gösteren bir çalışma yayınladı. Wel ls, "Şüphel i ler yan yana durduğunda, asıl fail orada olmasa da yine de diğerlerine kıyasla ona daha çok benzeyen birisi seçilir" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:19 Aralık 2011Yayınlanma Tarihi:20 Aralık 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.