KENDİNİZE İYİ DAVRANIN

THE NEW YORK TIMES

Kendimize iyi davranmak şımarıklık anlamına gelmiyor. Araştırmacılar kendimize ne kadar iyi davrandığımızı anlamaya çalışıyor.

 


Psikolojide "öz-duyarlılık" veya kendimize şefkat gösterme adında yeni bir araştırma dalı var.

Araştırmacılar kendimize ne kadar iyi davrandığımızı anlamaya çalışıyor. Başkalarına destek vermek konusunda hassas olanlar şaşırtıcı bir oranda kendilerine karşı merhametsiz oluyor.

Araştırmalara göre, kendimizde bazı eksiklikler olduğunu kabullenmek, sağlıklı bir yaşam konusunda atılacak en önemli adımlardan biri. Öz-duyarlılık testlerinde yüksek puan alanların depresyon veya anksiyete yaşama ihtimalleri daha zayıf. Hayata bakışları daha olumlu.

Araştırmalardan elde edilen ilk verilere göre, öz-duyarlılık bazı insanların kilo vermesine de yardımcı olabiliyor. Bu alanın önde gelen isimlerinden Kristin Neff, öz-duyarlılığın şımarıklık veya standartlarımızı düşürmek kavramlarıyla karıştırılmaması gerektiğini belirtiyor. Texas Üniversitesi'nde kişisel gelişim dalında çalışan Yardımcı Doçent Neff, "Araştırmalarıma göre, kişilerin öz-duyarlılıklarını arttırmamasının en büyük nedeni kendilerini şımartmaktan korkmaları" diyor. İşyerinde başarısız olmak veya kilo almak, kişinin hayatına daha olumsuz bakmasına ve özeleştiriyi arttırmasına yol açıyor. Değişmek için gerekli motivasyonu sağlamasını engelliyor. Neff, "Öz-duyarlılık gerekli motivasyonu sağlıyor. Özduyarlılık sayesinde, kişi daha sağlıklı olmak için gerekli şeyleri yapıyor" diyor.

Neff, insanların kendilerine ne kadar sık iyi davrandığını anlamak için 26 cümleden oluşan bir ölçek hazırladı. Neff, bu ölçek sayesinde hayatın iniş çıkışlarını, sürecin bir parçası olarak kabul edip etmediklerini de tanımlıyor. Örneğin, "Hata ve yetersizliklerimi onaylamıyorum ve kendimi bu açıdan yargılıyorum" cümlesine verilecek olumlu bir cevap kişinin özduyarlılığının zayıf olduğunu gösteren bir ipucu sağlıyor. Veya "Kendimi çok yetersiz hissettiğim durumlarda, dünyada birçok insanın benzer duygular yaşadığını hatırlamaya çalışırım" cümlesine verilen olumlu yanıt ise özduyarlılığın güçlü olduğunu gösteriyor. Ölçeğin alt sıralarında yer alanlar için Neff bir egzersiz öneriyor. En iyi yönleriniz ile en kötülerin bir listesini yapmanızı söylüyor.

Bu size kimsenin mükemmel olmadığını hatırlatacak ve kendinizle ilgili daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. 2007 yılında yapılan bir çalışmaya göre, en ufak bir öz-duyarlılık ayarlamasının yemek yeme alışkanlığının değişmesine neden oluyor. Deneye katılan hepsi kadın olan 84 üniversite öğrencisinden şekerli çörek yemeleri istenmiş.

Daha sonra bir kısmına, "Umarım bunları yediğin için kendini fazla kötü hissetmezsin. Deneye katılan herkes bunlardan yedi" telkininde bulunulmuş. Sonra da öğrencilerden şekerleme yemeleri istenmiş.

Sürekli diyet yapan veya yasak gıdalardan tüketince kendini kötü hisseden öğrencilerden telkini duyanlar daha az, duymayanlar da daha fazla şekerleme yemiş. Çıkarılan sonuç ise, çöreği yediği için kendini kötü hissedenlerin duygusal tepki verip daha fazla şekerleme yediği, diğerlerinin ise kendilerini daha iyi hissettikleri için canları istediği kadar yediği. Harvard Tıp Fakültesi'nden Psikiyatr Jean Fain, "Öz-duyarlılık, diyetlerde bulunmayan ancak bulunması gereken bir adım" diyor.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:14 Mart 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.