

Koreli bilim insanları, yalnızca dört amino asit uzunluğundaki mini-ekson B adlı genetik yapının, otizm, DEHB, OKB gibi psikiyatrik hastalıkların temelinde yer alan beyin bağlantılarını nasıl etkilediğini keşfetti. Bu buluş, geleceğin psikiyatri tedavilerine yön verebilir.
Güney Kore’deki Temel Bilimler Enstitüsü (IBS) araştırmacıları, beyin hücrelerinin nasıl bağlandığını, sinyal ilettiğini ve işlev gördüğünü etkileyen son derece küçük ama hayati önemde bir genetik parça keşfetti. KAIST Üniversitesi’nden Prof. Dr. Eunjoon Kim liderliğindeki ekip, mini-ekson B adı verilen ve yalnızca dört amino asitten oluşan bu genetik segmentin, sinapsların yani nöronlar arası bağlantıların doğru oluşumunda kritik bir rol oynadığını ortaya koydu.
Bu keşif, otizm spektrum bozukluğu (ASD), dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve huzursuz bacak sendromu gibi çeşitli nöropsikiyatrik rahatsızlıkların genetik temellerini anlamada büyük bir adım olabilir.
Beynin düşünme, hissetme ve hareket etme becerisi, uyarıcı (eksitatör) ve baskılayıcı (inhibitör) sinyallerin hassas dengesiyle mümkündür. PTPδ proteini, bu sinyallerin geçişinde sinaps oluşumunu sağlayan moleküler bir “yapıştırıcı” gibi görev yapar. Araştırma kapsamında genetiği değiştirilmiş farelerden mini-ekson B çıkarıldığında, %70’i doğumdan sonra yaşamını sürdüremedi; bu da söz konusu genetik parçanın yaşam için elzem olduğunu gösterdi.
Hayatta kalan farelerde ise anksiyete benzeri davranışlar, hareket azlığı ve beyin sinyallerinde dengesizlik tespit edildi. Özellikle, bilgi işlemekle görevli granül hücreler zayıf uyarıcı sinyaller alırken, dengeleyici interneuronlar aşırı uyarıldı. Bu tür bir uyarıcı-inhibitör dengesizliği, birçok psikiyatrik ve nörogelişimsel bozukluğun temel belirtisi olarak kabul ediliyor.
Araştırmada dikkat çeken bir diğer bulgu ise mini-ekson B’nin, PTPδ proteininin IL1RAP adlı başka bir proteinle etkileşime girmesini sağladığı oldu. Bu “anahtar-kilit” uyumu, sağlıklı sinaps oluşumu için hayati bir yol açıyor. Mini-ekson B’nin yokluğunda bu bağlantı bozuluyor ve sonuç olarak beyin devrelerinde anormallikler gelişiyor.
Bu çalışma, mini-ekson B’nin canlı organizmada (in vivo) sinaptik işlevlerde oynadığı rolü gösteren ilk araştırma olma özelliği taşıyor. Mikroekson düzeyindeki genetik değişimlerin, otizm, DEHB, OKB ve diğer psikiyatrik hastalıkların gelişiminde nasıl bir etkisi olabileceğine dair önemli ipuçları sunuyor.
Uzmanlara göre, bu keşif gelecekte alternatif splicing süreçlerini düzenleyen hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesine yol açabilir. Genetik kodun “küçük detaylarının” beyin sağlığı üzerindeki büyük etkisi, psikiyatri bilimi için yeni bir dönem başlatabilir.
Çalışma, KAIST, KBSI, KISTI, Kyungpook Ulusal Üniversitesi ve Yonsei Üniversitesi iş birliğiyle yürütüldü ve 13 Mayıs 2025 tarihinde Nature Communications dergisinde yayımlandı.
www.sciencedaily.com
Paylaş