

Japon bilim insanları, bağışıklık sistemine ihtiyaç duymadan kanser hücrelerini yok eden AUN adlı devrim niteliğinde bir bakteriyel tedavi geliştirdi. 150 yıldan fazla süredir araştırılan bakteriyel kanser tedavilerinde yeni bir çağ başlıyor.
Kanser tedavisinde bakterilerin kullanılması fikri yeni değil. 1868’de Alman hekim Busch, bakterilerle enfekte edilen bir kanser hastasının tümörlerinde gerileme gözlemlemişti. Ardından Dr. William Coley, bakterilere dayalı tedaviler geliştirerek modern immünoterapilerin temelini attı. Ancak bu tedavilerin en büyük zayıf noktası, bağışıklık sistemine bağımlı olmalarıydı.
Kemoterapi veya radyoterapi nedeniyle bağışıklığı zayıflayan hastalarda, bu tedaviler çoğu zaman etkisiz kalıyor. İşte tam bu noktada Japonya’dan gelen AUN adlı yeni yöntem devreye giriyor.

AUN, iki farklı bakterinin uyum içinde çalıştığı özel bir tedavi biçimi.
Bu bakteriler:
-Proteus mirabilis (A-gyo): Doğal olarak tümör ortamlarında yaşayan bakteri,
-Rhodopseudomonas palustris (UN-gyo): Fotosentetik özellik taşıyan bir bakteri.
-Bu iki bakteri, birlikte çalışarak tümör hücrelerini hedef alıyor, kan damarlarını yok ediyor ve bağışıklık sistemi zayıf hastalarda dahi tümörleri küçültebiliyor.
-AUN tedavisi, tümörleri yok etmek için bir dizi koordineli mekanizmayı devreye sokuyor:
-Kanser hücrelerini ve tümör damarlarını doğrudan hedefliyor.
-Tümöre özgü metabolitler, A-gyo bakterisinin filamentleşmesini tetikliyor; bu da öldürme gücünü artırıyor.
-Tümör içindeki bakteri oranı 3:97’den 99:1’e değişiyor ve tedavi etkisi maksimuma çıkıyor.
-Sitokin salınım sendromu (CRS) gibi ölümcül yan etkilerden kaçınılıyor.
AUN’un başarısının ardında Japon kültüründeki “AUN” kavramı yatıyor. UN-gyo bakterisi, yalnızca A-gyo ile birlikte çalıştığında aktif hale geliyor. Bu simbiyotik denge, zararlı etkileri azaltırken, kanser öldürme gücünü artırıyor. Bu denge sayesinde tedavi hem etkili hem de güvenli hale geliyor.
Profesör Eijiro Miyako liderliğindeki ekip, teknolojiyi ticarileştirmek için bir girişim kurmayı planlıyor. Miyako, “Altı yıl içinde klinik denemelere başlamayı hedefliyoruz. 150 yılı aşkın süredir aranan bakteriye dayalı kanser tedavisinde yeni bir sayfa açılıyor,” diyor.
Bu yöntem, Nature Biomedical Engineering dergisinde yayımlandı ve kanser hastaları için yeni bir umut olarak değerlendiriliyor.
AUN tedavisi hangi hastalarda kullanılabilecek?
AUN, özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan ve mevcut immünoterapilere yanıt veremeyen hastalar için geliştirildi.
Yan etkileri var mı?
Klinik öncesi çalışmalarda sitokin salınım sendromu (CRS) gibi yan etkilerin baskılandığı gözlemlendi.
İnsanlarda ne zaman kullanılacak?
Araştırmacılar, yaklaşık altı yıl içinde klinik denemelere başlamayı planlıyor.
Bu tedavi kemoterapiye alternatif mi olacak?
Evet, AUN tedavisi bağışıklık sisteminden bağımsız çalıştığı için, kemoterapi sonrası bağışıklığı zayıflayan hastalarda alternatif bir seçenek olarak görülüyor.
AUN, kanser tedavisinde yalnızca bir yenilik değil, aynı zamanda bir paradigma değişimi anlamına geliyor.
Bağışıklık sistemine ihtiyaç duymadan tümörleri yok eden bu yöntem, geleceğin “bağışıklık bağımsız kanser terapisi” olarak tarihe geçmeye aday.
Paylaş