Facebook bütün kötülüklerin anası mı?

'Facebook Çağında Çocuk Büyütmek', hayat değiştiren bir sitenin çocuklar üzerindeki etkilerini anlatan bir kitap. Steyer’in söyledikleri, içindeki çocuğu yaşatanların da kulağına küpe olacak cinsten.

'Facebook Çağında Çocuk Büyütmek', hayat değiştiren bir sitenin çocuklar üzerindeki etkilerini anlatan bir kitap. Steyer’in söyledikleri, içindeki çocuğu yaşatanların da kulağına küpe olacak cinsten. facebookTeknolojinin hızı yaş almış kişileri giderek hayat acemisi yaparken, taze dimağlar bu konuya doğuştan meyilli oluyor ve çabucak mesafe katediyorlar. Bu değişime ayak uyduramayanların dilinde uzun zamandır şu cümle var: “Evladım telefonunu/tabletini/bilgisayarını bırakıp biraz da bizimle ilgilenir misin!” Ayak uydurmak isteyenler ise ricacı: “Nedir o telefonundaki, bize de öğretir misin?”

ÇOCUĞUNUZLA DOĞRU İLETİŞİM KURMANIN YOLLARI

Akademisyen James P. Steyer bunun sorumlularından biri olarak, açıldığı 2004 yılının üzerinden 10 yıl geçmesi, hem de aynı zamanın “akıllı telefonların hayatımıza girdiği” dönem olması nedeniyle, Facebook’u görüyor. “Onun açtığı yolda, gösterdiği hedefte” ilerleyen teknoloji, günden güne çocuklar için “tehlike oluşturuyor mu” sorusunu akıllara düşürüyor. İnsanlar çocuklarının gözlerinin göremediği, kollarının uzanamadığı noktada bir hayat kurmalarını önce merak, ardından endişeli şekilde izliyor. Steyer’e göre başta üç konuda sorunlar çıkabiliyor: İlişkiler, dikkat ya da bağımlılık ve mahremiyet.

UYUYAN DEV UYANMASIN

Dövmenin, piercingin yasak olduğu, kimya dersinin müfredattaki varlığının sorgulandığı bir ülke olan Türkiye’de bu tabii tehlikeli bir pas olabilir. “Bakın burada bütün kötülüklerin anası var” şeklinde al da at dercesine bir pas hem de. Fakat Steyer’in anlattıkları da bir yandan önemli şeyler işte.

ÇOCUĞUNUZ SANAL BAĞIMLI MI

Yeni “çocuk profili”ni şöyle özetliyor Steyer, ki herkese ne kadar da tanıdık gelecektir: “Çocuklar doğdukları günden itibaren bu yeni ve cesur dünyaya bırakılıyorlar. Ebeveynler bebeklerinin şirin kıyafetlerle çekilmiş fotoğraflarını yayınladıkları anda, onların ilk dijital ayak izlerini yaratmış oluyorlar. 2 yaşına gelen çocukların yüzde 90’ından fazlası sanal bir geçmişe sahip oluyor ve çoğu ebeveynlerinin akıllı telefonlarıyla fotoğraf çekmeyi ya da çizgi film izlemeyi öğreniyor. 5 yaşına geldiklerindeyse bilgisayar klavyesi kullanmayı, cep telefonlarına ve tablet bilgisayarlara oyun indirip oynamayı öğreniyorlar. Bazı çocukların 7-8 yaşına geldiğinde cep telefonu oluyor ve arkadaşlarıyla birlikteyken bile ekranlara bakarak sanal dünyada oyun oynuyorlar. 10-11 yaşlarında internet içeriklerini indirmeye ve izlemeye başlıyorlar. Akıllı telefon almak ve Facebook hesabı açmak için ebeveynlerine yalvarıyorlar. 12-13 yaşına gelen çoğu çocuğun ebeveyninin izni olsun ya da olmasın Facebook sayfası bulunuyor. Ayrıca sınıfta arkadaşlarıyla doğrudan konuşmak yerine onlara Facebook’tan ya da telefondan mesaj gönderiyorlar. Çocuklar evde, kütüphanede ve otobüste bile sanal dünyadan uzak kalamıyorlar. Ergenliğe girdiklerindeyse artık tamamen özel bir lisanı ve sosyal kuralları olan çevrimiçi-çevrimdışı sanal bir dünyada yaşamaya başlıyorlar; üstelik çoğunlukla ebeveynlerinin kontrolü dışında. Bu sanal dünyada görünmez bir izleyici kitlesi karşısında performans sergiliyor ve poz veriyorlar. Değişip olgunlaştıklarındaysa sanal dünyada aldıkları yanlış kararların aynı kaldığını fark etmiyorlar. Orada “silme” tuşu yok ve gençlikte yapılan hataların sonuçları son derece acı verici olabiliyor.” Bu alıntıyı okurken “Heh bak aynı bizimkisi” demeyen ebeveyn yoktur herhâlde. Bu yazıyı yazarken dikkatimi dağıtacak şeylerden mümkün olduğunca uzaklaşabilmek için sabah 5’te uyanıp bilgisayar başına oturdum. Fakat yazı bitene kadar cep telefonumu kaç kere kurcaladığımı hatırlamıyorum. Twitter, Facebook hatta Instagram’a birçok kez baktım. Hatta Twitter’da gördüğüm bir şeye takılıp tamamen yazıdan uzaklaştığım bile oldu. Yani diyeceğim şu ki bu kitapta anlatılanlar sadece çocukları kapsamıyor. Kabaca Facebook olarak nitelenen, ancak Facebook gördüğünüz yerde yerine başka sosyal medya platformunun adını yazarak da okuyabileceğiniz bu kitap bütün mecrayı kapsıyor. Kitap bazı “doğru bilinen yanlışlar”ı da sayfasına taşıyor. Bir örnek: “Stanford’da iletişim profesörü olan Cliff Nass ve meslektaşları 2009 yılında yürüttükleri çığır açan araştırmayla, aynı anda çok fazla iş yapan insanların dikkatlerinin daha kolay dağıldığını ve boş bilgilere daha açık olduklarını ortaya koydular. Ayrıca bu insanların odaklanma ve işler arasında başarılı bir şekilde geçiş yapma becerilerinin zayıf olduğunu ortaya çıkardılar. Sekiz teknoloji meraklısı modern insanın, çok fazla bilgiyle başarılı bir şekilde baş edebildiği ve farklı verileri aynı anda işleyebildiği efsanesinin tamamen gerçekdışı olduğunu kanıtladılar.”

YAPMA DEMİYORUM, HOBİ OLARAK YİNE YAP

Çarpıcı olduğunu itiraf etmek gerek. Peki reçete nedir? Kitapta her yaş grubu için neler yapmanız gerektiği konusunda cevaplar mevcut ancak genellememiz gerekirse, 2’den 70’e herkesi kapsayan çözüm şu herhalde. Uygulayabilirseniz ne âlâ: “Eğer siz de benim gibi video oyunlarının, Facebook’un, akıllı telefonların ve diğer dijital medyanın gerçekten bağımlılık yaratabileceğine veya en azından kontrolsüz kullanıma yol açabileceğine inanıyorsanız, hiç vakit kaybetmeden bu konuda ne yapmak gerektiğini düşünün. Tepkisiz kalmak çözüm değil. David Sheff’e göre uyuşturucu ve alkol bağımlılığı “gizli”dir, dolayısıyla bu tür vakalarda en iyi çözüm, söz konusu maddeden tamamıyla uzak durmaktır. Öte yandan, medya bağımlılığı yiyecek bağımlılığına benzer. Yiyecek bağımlılarının da yemek yemeler gerekir ama burada yapılması gereken bir yandan bağımlılıkla baş etmeye çalışırken bir yandan da ölçülü yemektir. Dijital medya dengeli ve ölçülü olmayı gerektirir.”

ÇOCUĞUMUN FACEBOOK SAYFASI VAR, NE YAPMALIYIM?

ÇOCUĞUNUZU ARKADAŞ LİSTENİZE EKLEYİN

Böylece onun ve arkadaşlarının neler yayınladıklarını bilirsiniz, ayrıca çocuğunuz sizin göreceğinizi bildiği için bir şeyleri paylaşmadan önce iki kez düşünecektir. Tabii ki, sizi engellemenin bir yolunu bulabilir veya sizin bilmediğiniz ikinci bir Facebook hesabı  açabilir. Bu nedenle, her şeyden haberdar olduğunuzu zannetmeyin. Çocuğunuzla yüz yüze konuşun ve bilgi kaynağı olarak sadece onun statü güncellemelerine bel bağlamayın.

EN SIKI GİZLİLİK AYARLARINI KULLANIN

Ergen yaştaki çocuğunuzla birlikte oturup Facebook’un gizlilik seçenekleri üzerinden geçin. Yayınladığı her şeyin sadece “arkadaşlar”ı tarafından görülebilmesini sağlayın. Kendisinin etiketlendiği bütün fotoğrafları ve bildirimleri, sayfasıyla bağlantı kurulmadan önce onaylaması gerektiğini çocuğunuza hatırlatın.

YAYINLADIĞI ŞEYLERLE İLGİLİ KURALLAR KOYUN

Seksi fotoğraflarını, içki içerken çekilmiş fotoğraflarını, kendi itibarını ya da bir başkasının itibarını zedeleyecek şeyleri asla yayınlayamayacağını ona anlatın.

ZAMAN SINIRI KOYUN

Ergen yaştaki çocuğunuz ister eğlence amaçlı isterse ev ödeviyle ilgili olarak Facebook’laşsın, bu süre onun günlük ekran süresi sınırı dahilinde olmalıdır.

BİLGİSAYARI ORTAK BİR ALANDA TUTUN

Bu şekilde hem çocuğunuzun Facebook’ta neler yaptığını hem de zaman sınırını kontrol edebilirsiniz. HÜRRİYET

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:09 Ekim 2014Yayınlanma Tarihi:11 Ekim 2014

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.