

Bilim insanları, insan saçından bile ince olan ve düşünceleri gerçek zamanlı olarak kablosuz biçimde bilgisayarlara iletebilen yeni bir beyin çipi geliştirdi. BISC adı verilen bu ultra ince implant, epilepsi, felç, körlük ve ALS gibi hastalıkların tedavisinde çığır açabilirken, beyin–yapay zekâ etkileşiminde de yeni bir dönemin kapısını aralıyor.
Bilim dünyası, beyin-bilgisayar arayüzleri (BCI – Brain Computer Interface) alanında tarihi bir gelişmeye tanıklık ediyor. Columbia Üniversitesi öncülüğünde geliştirilen BISC (Biological Interface System to Cortex) adlı yeni nesil beyin çipi, düşünceleri gerçek zamanlı olarak okuyup kablosuz şekilde bilgisayarlara aktarabiliyor. Üstelik bunu, bugüne kadar geliştirilen implantlardan çok daha küçük, ince ve güvenli bir yapıyla başarıyor.
Kağıt inceliğindeki bu silikon implant, beyin ile yapay zekâ arasında yüksek bant genişliğine sahip kablosuz bir köprü kurarak hem tıbbi hem de teknolojik açıdan devrim yaratma potansiyeline sahip.

BISC, tek bir silikon çip üzerine entegre edilmiş ultra gelişmiş bir beyin-bilgisayar arayüzü implantıdır. Yaklaşık 50 mikrometre kalınlığındaki bu çip, insan saçından bile daha incedir ve doğrudan beynin yüzeyine, kafatası ile beyin arasındaki boşluğa yerleştirilmektedir.
Bu sistem:
65.536 elektrot
1.024 sinyal kayıt kanalı
16.384 uyarım kanalı içermektedir.
Bu sayede beyin sinyalleri çok yüksek çözünürlükte kaydedilebilmekte ve gelişmiş yapay zekâ algoritmalarıyla analiz edilebilmektedir.
BISC’in en dikkat çekici özelliklerinden biri, 100 Mbps’ye kadar ulaşan kablosuz veri aktarım hızıdır. Bu hız, mevcut kablosuz beyin implantlarından en az 100 kat daha hızlıdır.
Sistem, harici bir “aktarma istasyonu” aracılığıyla çalışır ve standart Wi-Fi (802.11) teknolojisi sayesinde bilgisayarlar, yapay zekâ sistemleri ve klinik yazılımlarla doğrudan bağlantı kurar. Böylece:
-Düşünceler
-Hareket niyetleri
-Algısal deneyimler
-Beyin durumları gerçek zamanlı olarak çözümlenebilir.
Uzmanlara göre BISC teknolojisi, özellikle ilaca dirençli epilepsi, felç, omurilik hasarı, ALS ve görme kaybı gibi hastalıkların tedavisinde çığır açabilir.
Columbia Üniversitesi ve NewYork-Presbyterian Hastanesi’nde yapılan ilk klinik çalışmalarda, implantın:
Minimal invaziv cerrahiyle yerleştirilebildiği
-Uzun süre stabil çalıştığı
-Beyin dokusuna zarar vermediği
-Yüksek kaliteli sinyal kaydı sağladığı kanıtlandı.
Geleneksel beyin implantları, kafatasına yerleştirilen büyük elektronik kapsüller ve beyne uzanan kablolar gerektirirken, BISC tamamen farklı bir yaklaşıma sahip.
Bu çip:
-Beynin içine girmez
-Kablo içermez
-Büyük kapsüller gerektirmez
-Doku reaksiyonunu minimuma indirir
-Bu yönüyle hem hasta güvenliği hem de uzun vadeli kullanım açısından büyük avantaj sağlar.
BISC, yalnızca sinyalleri kaydetmekle kalmıyor; aynı zamanda derin öğrenme ve makine öğrenimi algoritmalarıyla bu sinyallerin anlamlandırılmasını da mümkün kılıyor. Araştırmacılar, bu sayede gelecekte:
Konuşma yetisini kaybeden hastaların düşünceyle iletişim kurabilmesi
-Felçli bireylerin robotik uzuvları kontrol edebilmesi
-Görme engellilerin görsel algılarının yeniden oluşturulabilmesi gibi uygulamaların hayata geçirilebileceğini belirtiyor.
BISC beyin çipi düşünceleri gerçekten okuyor mu?
Evet. Çip, beyin sinyallerini yüksek çözünürlükte kaydederek yapay zekâ yardımıyla düşünce, niyet ve algıları analiz edebiliyor.
BISC insanlara ne zaman takılacak?
Şu anda klinik denemeler sürüyor. Uzmanlar, önümüzdeki birkaç yıl içinde sınırlı hasta gruplarında yaygınlaşmasını bekliyor.
Bu teknoloji tehlikeli mi?
Hayır. BISC, minimal invaziv yapısı ve beyin dokusuna zarar vermeyen tasarımı sayesinde mevcut implantlara göre çok daha güvenli kabul ediliyor.
BISC yapay zekâ ile nasıl çalışıyor?
Toplanan beyin sinyalleri, gelişmiş yapay zekâ algoritmalarıyla işlenerek anlamlı komutlara ve çıktılara dönüştürülüyor.
Gelecekte İnsan–Makine Etkileşimi Nasıl Değişecek?
Uzmanlara göre BISC, yalnızca tıbbi tedavilerde değil, insan ile yapay zekâ arasındaki ilişkinin geleceğinde de belirleyici olacak. Beyinle doğrudan iletişim kurabilen sistemler, uzun vadede:
-İnsan yeteneklerinin artırılması
-Dijital dünyayla düşünce yoluyla etkileşim
-Yeni nesil nöroteknolojiler için temel oluşturabilir.
https://www.sciencedaily.com/releases/2025/12/251209234139.htm
Paylaş