ŞİDDET DUYGUSU ÇÖZÜLDÜ

A.A

Merhamet duygusunu kaybeden kişilerin, öfke, kin, düşmanlık duygularını ve şiddeti ortaya koyduğu açıklandı.

Hayat Boyu Eğitim Gelişim  Derneği (HEGEM) Başkanı Adem Solak, merhamet duygusunu kaybeden kişilerin, öfke,  kin, düşmanlık duygularını ve şiddeti hiçbir ölçü tanımaksızın ortaya koyduğunu  söyledi.

Adem Solak,  son yıllarda vahşice  cinayetlerin işlenmeye başladığını belirterek, "Kişilerde, hayatın anlam ve  değeri giderek bozuluyor ve yitiriliyor. Bu da insanlarda merhamet, acıma ve  şefkat duygularını ortadan kaldırıyor. Bunun sonucunda böyle cinayetler ortaya  çıkıyor" dedi.

Merhamet, acıma ve şefkat duygularının kaybedilmesindeki en büyük  nedenin, aile yapısındaki hızlı değişim olduğunu dile getiren Solak, "Bu temel  değerler 0-6 yaş döneminde kazanılır. Türk ailesi son 15-20 yıl içinde hasta  duruma düşmüştür. Çekirdek aileye hızlı geçiş ve bu geçişten doğan sorunlara  karşı sosyal kurumların çare üretememesi sorunları doğuruyor. Okullarda 70 bin  uzman ve rehber öğretmen açığı bulunuyor" diye konuştu.

Merhamet duygusunu kaybeden kişilerin, öfke, kin, düşmanlık duygularını  ve şiddeti hiçbir ölçü tanımaksızın ortaya koyduğunu ifade eden Solak, şunları  kaydetti:

"Anne, bebek cinayetleri, toplu katliamların hepsinde bu mantık var. Bu  filleri işleyen insanların ortak özelliği ise şiddetle büyümüş olmaları.  Özellikle aile ortamlarında şiddet görerek büyümüş olmaları, adalet duygularının  çocukluktan itibaren tahrip edilmiş olması, adam öldürme eğiliminin bilinç altı  refleks haline dönüşmüş olması, bu kişilerin ortak özelliği."

Kitle iletişim araçları, medya ve internet kafelerin, son 10 yıldır  çocukların dünyasına getirdiği şiddet eğilimlerinin de bu tür olaylarda etkili  olduğuna dikkati çeken Solak, bu durumun, çocukluğunda şiddetle büyümüş  yetişkinler için de geçerli olduğunu, bu yetişkinlerin, şiddet duygularının kitle  iletişim uyarıcılarıyla tetiklendiğini ve kişileri saldırgan davranışlara hazır  hale getirdiğini söyledi.

PATLAMA NOKTASINA YATKIN KİŞİLER

Siyaset, ekonomi, trafik gibi birçok alanda günlük hayattaki şiddetin,  kişileri ciddi bir baskı altına aldığını belirten Adem Solak, bu durumun, patlama  noktasına yatkın kişilerin, olmadık şiddet fiilleri işlemelerine yol açtığını  ifade etti.

Yaşanan şiddet olaylarının sürpriz olmadığını kaydeden HEGEM Başkanı  Solak, şunları söyledi:

"Aileyle ilgili topyekün tedbirler almadan, şiddeti doğru tanımlamadan  ve şiddetle ilgili tüm toplumda duyarlılığı artırmadan alınacak hiçbir tedbirin  işe yaramayacağını görmek lazım. Değişik illerde, bölgelerde, değişik şekillerde,  bizi şaşırtan sıra dışı olaylar ortaya çıkmaya devam edecektir. Bu konuda hala  kurumların ciddi bir politikası yoktur. Son 30 yılda bu ülkenin şiddet nedeniyle  uğradığı zarar 2 trilyon dolardır. Hala hiçbir üniversitenin şiddetle ilgili bir  araştırma merkezi bile yoktur. Türkiye'de bu konuda yapılan bilimsel  araştırmalar, geri kalmış ülkelerin ortalamasının bile altındadır."
        
"ŞİDDETLE İLGİLİ RİSK HARİTALARI ÇIKARILMALI"
        
Adem Solak, valiliklerin, şehir merkezlerinin, ilçelerin hatta köylerin  şiddetle ilgili risk haritalarını çıkarmaları gerektiğini kaydederek, "İlgili  kurumlar, TBMM Araştırma Komisyonlarında öngörüldüğü üzere, olaylar olmadan  tedbirlerini almak zorundadırlar. Aslında bu sıra dışı olayların sonrasında bir  saha çalışması yapıldığında, çevredeki insanlar 'zaten bir şey olacağı belliydi'  gibi düşüncelerini paylaşmaktadırlar" diye konuştu.
Şiddet eğilimli insanlara destek verecek sosyal kurumlar olmadığını  savunan Solak, "Çocuk Koruma Kanunu ve uygulamalarının Türkiye'de iyi  işletilmesi lazım. Bu kapsamda acilen çocuk ve kadın eğitim kampüsleri (terapi  köyleri) kurulması gerekir. Bu alanların en büyük yararı, bu şekilde sıkıntılı  insanların doğa terapileriyle normalleştirilmesi, ondan sonra toplum hayatına  gönderilmesidir" dedi.

Suç işleyen insanların yaklaşık yüzde 90'ının, çocukluğunda da bir  şekilde suç işleyen, normal dışı davranış sergileyen, okullarda disiplin sorunu  yaşayan insanlar olduğuna işaret eden Solak, "Bundan sonra Çocuk Koruma  Kanunu'na taraf olan Milli Eğitim, Adalet, İçişleri, Sağlık, Çalışma ve Sosyal  Güvenlik bakanlıkları ile Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu acilen güncel  ihtiyaçlara çözüm getirecek şekilde yeniden yapılanmalıdır. Ama çok daha  önemlisi, 18 yaş altı 24 milyon nüfusun bulunduğu Türkiye'de, acilen güçlü bir  Çocuk ve Aile Bakanlığı kurulmasıdır" diye konuştu.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:06 Şubat 2010

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.