Sevgiden mahrum çocuk yetiştirmek, ihmal etmektir

Çocukluk döneminde yaşanan ihmal ve istismar gibi travmatik olaylar çocuklarımızın gelecek yaşantısında önemli rol oynar.

Çocuğa anne ve babasının mutlaka sevgi göstermesi gerekir. Onu güler yüz, tatlı bakış ve tebessümden mahrum bırakmamalı. Bu mahrumiyet bir çocuk hakkı ihlalidir. Çocuğa sevginin belli edilmediği durumlarda çocuk kendisini değersiz hisseder ve özgüveni düşük bir çocuk olarak yetişir. Öyle olunca çocuk, ileri yaşta ruhsal hastalıklara aday bir birey haline gelir.

Bu konuya dikkat çekmek istememin nedeni duygusal ihmalin de bir çocuk hakkı ihlali olduğuna dikkat çekmek istemem... 1989 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla her 20 Kasım Çocuk Hakları Günü olarak kutlanır. Bugün önemli çünkü küreselleşmenin getirdiği sorunlardan bir tanesi de çocuklara farkında olmadan yapılan zulüm ve haksızlıklar. Öyle ki kimi anne ve babaların çocuklarını çocuk gibi değil de bir eşya gibi görmesi durumlarına şahit olabiliyoruz. Üstelik kimi anne babalar eziyet etmeyi, haksızlık yapmayı kendileri için bir hak gibi algılıyor. O nedenle bu ve benzeri konuları farkındalık oluşturabilmek, sağlıklı bireyler yetiştirebilmek adına bu konuyu çok daha fazla konuşmamız gerekiyor…

Çocuğu aç bırakmak da sevmemek de ihmal…

Çocukluk döneminde yaşanan travmaların ileride özgüven eksikliği gibi önemli sonuçları beraberinde getirdiğini klinik tecrübelerimizde görüyoruz. Bize başvuran danışanlara uyguladığımız çocukluk çağı travma ölçeği sonucu bunu fazlasıyla doğruluyor. Sonuç; hastaların %80-90’ında çocukluk çağı travması…

Derine indiğimizde sopayla, kemerle dövülen, fiziksel istismara uğramış, aç bırakılmış çocuk tabloları ortaya çıkıyor… Çocuğun bakımına özen göstermemek bir fiziksel ihmaldir. İleri yaşta bir kimse ‘Çocukluğumda kimse beni sevmedi, sevilmeden büyüdüm’ diyorsa orada durmak gerekir. Çünkü duygusal ihmale maruz kalmıştır o kişi. Yemeye, içmeye, proteine ihtiyacımız olduğu gibi aynı şekilde sevgiye, saygıya da ihtiyacımız olduğu unutulmamalı. O nedenle sevmek, değer vermek ve paylaşmak ebeveynlerin en büyük görevlerinden biri olmalı. Aksi halde çocuğa sevgini belli etmiyorsan, ona değer vermiyorsan, onunla paylaşım yapmıyorsan çocuk kendisini değersiz hissedecek, sonuç; özgüveni düşük bir çocuk, ruhsal hastalıklara aday bir birey…

Çocuğa sevgi gösterilmeli ve hissettirilmeli

Çocuğa olan sevgi mutlaka söylenmeli ve gösterilmeli. Kimi zaman bazılarından ‘Ben babamın beni hiç kucağına aldığını hatırlamıyorum, beni hiç dizine oturtmadı’ şeklinde cümleler duyarız. Bir insan böyle düşünüyorsa burada da duygusal ihmal vardır. Aslında bizim inanç sistemimize uymayan bu yaklaşımı tam aksi gösterme eğilimleri sergileyenlere de şahit oluruz. Oysa Hz. Muhammed’in hayatına baktığımız zaman Peygamber Efendimizin duygularını açıkça ifade ettiğini görürüz. Mesela literatür, sevdiğiniz kişiye sevdiğinizi söyleyin diyor. Sevgiyi saklamak beceri değil. Bu bizim geleneklerin oluşturduğu yanlış bir zemin. İslam’dan geliyor zannı hatalı. Şiddet uygulamak, çocuğu dövebilmek veya herhangi bir olayda şiddet uygulamak İslam geleneğinde yoktur. 

Çocuk korunmaya muhtaçtır

Şiddeti onaylayan kültürlerde çocuk ihmal ve istismarları oldukça fazladır. Çocuk, yetişkin olana kadar korunmaya muhtaçtır. Anne ve baba onun haklarını korumakla mükelleftir. Anne ve babanın çocuğu yetiştirirken ona örnek olacak şekilde davranmalı. Bu çok önemli. Çocuğa değer vermek, çocuğun kendini doğru tanımasını sağlıyor. Özgüven oluşuyor.

Pozitif bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışmak özgüven gerektirir. Bunu çocuklar anneden, babadan ve çevreden öğreniyorlar. Bunu öğrenebilmeleri için çocuğa iyi örnek olmamız gerekiyor. Bu nedenle çocuğumuza nasihat vermekten daha önemli olan şey ona doğru bir şekilde örnek olmaktır. Anne babanın çocuğuna rol model olmasıdır. Çocuk haklarını ihmal eden, çocuklarına eziyet eden, hayvanlara eziyet eden bir çocuk yetiştiriyorsak burada kusur anne ve babanındır.

Çocuk yetiştirmede dengeli tutum önemli

Çocuk yetiştirmede dengeli tutumlar da oldukça önem arz etmektedir. Bazen bazı şeyleri farkında olmadan yapıyoruz. Mesela çocuğa bir şeyleri verirken yalvartarak verme de çocuğu ihmal etmek anlamına geliyor ya da çocuğa baskı yapmak korkutmak da bir çeşit ihmal oluyor.  Elbette çocuğun her istediğini yapmak, her dediğine evet demek de yanlış. O zaman da çocuk erkil aile oluyor. Çocuk evin küçük hükümdarı gibi yetiştiriliyor. Bu da çocuk haklarında öbür uca kaymaktır. Yani dengede hassa olmalı.

Hakları olduğu gibi sorumlulukları da var

Çocuğun hakları olduğu gibi sorumlulukları da vardır. Bunu çocuğa anlatmamız gerekiyor. Evet, senin hakkın var ama bu evde senin de sorumlulukların da varı hatırlatmalı, anlatmalı. Hak ve sorumluluk, özgürlük ve sorumluluk dengesini de öğrenmesi gerekir. Bu da bir haktır. Yani ‘senin bu evde bir işin ucundan tutman gerekir. Mesela şu kadar saat ders çalışman lazım. Anne ve babana yaz tatillerinde yardım etmen lazım’ şeklinde ona görev ve sorumluluklar verilmeli. Ama bunu çocuğa buyurgan tarzda, emir vererek değil seçenekler sunarak yapmalı.

Her evin kuralları olmalı

Her evde kurallar olmalı ve o kurallara uyulmalı. Evi kurallı ortam yapmamız lazım. Her şeye izin veren ebeveyn tarzı, o çocuğu ilerde bencil yapıyor. Hiç vermeyen hep alan bir kimlik yetiştiriyor. Bu kişi de ilerde yalnız kalıyor.  Bencilliğin en kötü yanı kişiyi yalnızlaştırmasıdır.

Yaşanan olumsuz hayat olaylarından ders çıkarılması da gerekir. Yaşanan hayat olaylarının her biri bir eğitmendir. Bir derstir ve bu dersi çıkarabilmek önemlidir. Onun için ansızın karşımıza çıkan hayat olaylarını düşman gibi görmeyelim. Deprem gibi olaylara karşı elbette önlem almamız gerekir ama kimi zaman önlem de alsak bazı şeylerden kaçamayız. Hayat olaylarına karşı da böyle olursak çocukluk travmaları bizde kalmaz. Bunları kazanıma dönüştürürüz. Böyle bir şeyi yaşamışım ama bunu yaşamam gerekiyormuş diye düşünmek gerekir.

Çocuğun davranış ve çabaları sevilmeli

Çocuğu severken çocuğun kişiliğini değil, davranış ve çabalarını sevmeliyiz. Mesela çocuk odasını topladı, annesine yardım etti. Bunlar çocuğa sevgi göstermek için bir fırsat. Sevgi dilleri kullanabilmek için bir fırsat. Bu fırsatları iyi kullandığın zaman sevgi ödül haline geliyor. Sevgi, davranış geliştiren bir sevgi oluyor. Tabii çocuğumuz olduğu için de seveceğiz ama sadece bununla yetiniyorsak çocuk davranış geliştirmeyi öğrenemiyor. ‘Nasıl olsa iyi de yapsam kötü de yapsam annem beni seviyor’ diye düşünüyor. ‘Seni seviyorum ama senin de sorumlulukların var’ dememiz gerekiyor. ‘Bana yardım edersen daha çok severim, daha çok mutlu olurum’ dediğin zaman çocuk sevgiyi yönetmeyi de öğrenir. Özellikle çocuğu ödüllendirirken davranış ve çabalarını ödüllendirmek gerekir. Her dediğine evet demek bir çocuğa yapılacak en büyük kötülüktür.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü/Psikiyatrist

 


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:26 Kasım 2020

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.