Hayvanların kafatası tehlikeleri yansıtıyor

Kafatası, sağlam inşa edilmiş ve zekice tasarlanmış bir yapı olabilir ama bir ağaçkakanı korkunç bir baş ağrısından koruyacak kadar güçlü müdür?

Kafatası, sağlam inşa edilmiş ve zekice tasarlanmış bir yapı olabilir ama bir ağaçkakanı korkunç bir baş ağrısından koruyacak kadar güçlü müdür?

Peki, şiddetli bir şekilde kafa kafaya tokuşturan koçlara ve geyiklere ne demeli? Beyinleri nasıl muhallebiye dönmüyor? Bu soruların bazılarının cevapları, İngi ltere'nin Coventry şehri yakınlarındaki bir banliyö evinin üst katındaki yatak odasında bulunabilir. Burası, Alan Dudley'in ilginç bir saplantı uğruna kırk yılını geçirdiği yer. Dudley gündüzleri pahalı arabaların çamurluklarına c ila s eçiyor. İ şten sonraysa kafatası topluyor. Koleksiyonunda hipopotamdan çalıkuşuna binlerce canlının kafatası bulunuyor. Bunlara arasında koçlar ve ağaçkakanlar gibi, kafalarını hoyratça kullananlar da var. Her iki hayvanın da, kafa kemiği olarak da bilinen kafatasının arka bölümü başta olmak üzere, kalın kafatası kemikleri var. Bu kafatasları zırhlı araçlar gibi inşa edilmiş ve kafa kemiklerinin içi genelde yumuşak. Kafa tokuşturmaya eğilimli olan çoğu hayvanın beyni nispeten daha küçük ve insanlarınkine kıyasla düzgün bir yüzeye sahip. İçlerindeyse çok az miktarda beyin sıvısı var. Bu, beyne hareket etmek ve bir silahla donatılmış kafalarıyla yaptıkları ani ivmelerle şoka girmek için çok az yer bırakıyor. Dahası, hem koçlar hem de ağaçkakanlar, gerek ağaçlar gerekse birbirlerine olsun, düzgün bir biçimde ve tek yönde hareket ederek kafalarını bir şeye vururken son derece titiz davranıyor. Hedef, travma ya da diğer türde bir yaralanma ile sonuçlanacak hareketlerden hiçbirinin beyne, bir uçtan diğerine etki eden bir burulma kuvveti uygulamaması. Sümsük kuşları, benzer bir sorunla başa çıkmanın yolunu buldu. Kanat genişliği iki metreye ulaşan bu siyahbeyaz renkteki görkemli deniz kuşları, okyanusa gösterişli dalışlar yaparak balık yakalıyor. 30 metre kadar yükseklikten dalmaya hazırlanan sümsük kuşları, saatte 80 kilometre hızla suya dalıyor; daha sonra da deniz yüzeyinden çok aşağılara iniyorlar ve penguenler gibi yüzmek için kanatlarını kullanarak denizin altında seçtikleri balıkları avlıyorlar. Denize saatte 80 kilometre hızla çarpmanın yaratacağı beyin travmasını azaltmak için, sümsük kuşunun yüzündeki hava kesecikleri birer yastık görevi görüyor. Kuşun içine su dolmasına yol açacak ve içerideki hassas dokulara ciddi zararlar verecek burun delikleri de yok. Sümsük kuşlarının son derece sağlam ve narin olan kafatasları, iniş sırasında aşağı eğilebiliyor ama denizin içinde yüksek bir hızda ilerlerken dik durabiliyor. Bazı kafatasları dar ne narinken (örneğin ceylan), aslanlar gibi diğer hayvanlarınki çökük, tombul ve güçlü. Birinin sahibi otlayıp zarif bir şekilde sekerken, diğerinin sahibi olduğu yerde kalıyor ve ona avını parçalayıp öldürme fırsatını verecek anı bekliyor. Biçimin ve işlevin sürekli olarak birbirine karışması, hayvanların kafatasında kusursuz bir şekilde sergileniyor. Örneğin kurtların kocaman çenelerini, yaban tavşanlarının daha sade bir yapıya sahip ağızlarıyla karşılaştırın. Ya da bazı türlerin (örneğin avını daha güçlü ezebilmesi için çene kaslarına yapışık olan sagittal sorgucu olarak bilinen bir yapıya sahip dağ aslanları) kafataslarının en üst kısımlarındaki büyük çıkıntılara bakın. Büyük bir saggital sorgucu olan, daha sade yapılı bir hayvana rastlarsanız (örneğin kayotimundi), kaçmanız gerekir. Bir kayoti, dövüşürken ısırır ve ısırdığında saggital sorgucunda bulunan kasları kullanarak, köpek dişlerini düşmanına geçirir. İşitme k emiği a dı v erilen y apılar, hayvanların ne kadar iyi duyabildiğini gösteriyor. Yaban tavşanları ve tavşanların işitme kemikleri çok büyüktür: Aşağı doğru hücum eden bir baykuşun çıkardığı vızıltılı ses, tavşanın işitme kemiği tarafından çevrelenen odacıkta yankılanıyor ve çukuruna kaçması için hayvanı uyarıyor. Kafatası incelenene kadar, kimse tavşanın böyle bir şeyi nasıl yapabildiğini bilmiyordu: Baykuş yere iniyor, tavşan ortadan kayboluyordu. Buna karşın tavşanın kafatası, bu hayvanın nasıl davrandığıyla ilgili ipuçlarıyla dolu. Bu da, Dudley'in yatak odasında sergilediği diğer kafatasları kadar göze hitap etmese de, onu bilimsel açıdan daha doyurucu bir kafatasına dönüştürüyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:15 Ekim 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.