Beyin Sağlığı ve Unutkanlık

Endüstri devrimi ile kol gücünün yerini makine gücü aldı. İnsanlık tarihi büyük değişim yaşadı. Bilgisayar devrimi ile zihin gücünün yerini bilgisayarlar alarak çağımız bilgi çağı ismi ile damgalandı. Günümüzde güç ve kuvvet bilgi ve teknolojinin eline geçti.

Dünyada bilginin ikiye katlanma hızı eski çağlarda bir insan ömrü iken şimdi 8-10 yıla inmiş durumda. Bu bilgi yoğunluğu içerisinde ayakta kalmak ve başarılı olmak için bilgilerin kaynağı, deposu, sentezlendiği yer olan insan beynini iyi bilmek ve iyi kullanmak büyük önem taşır.

Mucize Organ

İnsan beyni 1,5 kg lık bir mucizedir. 140 milyar hücre ihtiva eder. Bir hücrenin diğer hücre ile bağlantısı 5-10 bin kadardır. Prof. Russel “The Brain Book” isimli kitabında 1 gr beynin dünyadaki telekominikasyon sistemlerinden daha çok bağlantı ihtiva ettiğini belirtmektedir.

1 gr beyinde 100-150 milyon hücre vardır. Yeryüzündeki insan sayısı ise 5-6 milyar. Bu kadar insan birbiri ile aynı gün telefonla konuşmuyor ama insan beyin hücreleri sürekli iletişim halindeler. Masadan bir bardak su almak istediğimizde, kola gelen kaslara gevşeme-kasılma talimatı vermesi, bardağın sertliği, sıcaklığı, ağırlığı, hangi açı ile ağza götürüleceği gibi bir çok işlemler, hangi koordinatlarla hareket edileceğine dair bilgiler beynin işlevidir. Bunlar yapılırken olağanüstü bilgi işlem süreci işler.

İşte böyle harika bir organ kendini yenileme yeteneğine sahip değildir.Diğer beden hücreleri yenilenip değişirken beyin için tek yol kapasiteyi arttırmaktır.Bu işlem de Beyin eğitimidir. Beynini iyi bilen ve kullanan kişi başarı ve mutluluğu yakalayacaktır.

Bilgileri Akılda Saklamak

Sizi nöron, sinpps, sindptik bağlantı gibi teknik ayrıntılarla bunaltmadan şunu söyleyebiliriz.İnsan beyni elektriksel ve kimyasal ileti ile çalışan biyolojik bir bilgisayardır. Hafıza hard disk, zeka mikro işlemci, programda bizim kişiliğimiz ve ruhsal yapımızdır. Elektronik devrelerden oluşan hafızamız o kadar büyük bir kaptır ki orada bilgileri doğru sınıflandırmamızsa bilgiler kayboluyor ve biz unuttuğumuzu düşünüyoruz. Aslında bilgiler hafızamızda kimyasal harflerle yazılmış fakat biz kullanmayı bilmediğimiz için unuttuğumuzu düşünüyoruz.

Yakın ve kısa bellek dikkatin daha çok elektriksel nitelikte olduğu, orta ve uzun belleğin kimyasal nitelikte olduğu bilinir. Bilgisayarda manyetik partiküllerin “1-0”  şeklinde dizilişi gibi beyinde de hem duygular hem düşünme kimyasal olarak dizilir. İşte Alzheimer gibi hastalıklarda beynin bu protein yapısı hasara uğruyor.

Beynin bilgisayarla kıyaslanması beynimizin nasıl çalıştığını en iyi anlamanın yoludur.

INPUT cihazı beş duyunun, ROM sadece okunur hafıza iç organlarımızın nasıl çalıştığı ve otonom faaliyetle ilgili bellek, RAM rast gele giriş hafızasıdır. ROM’a hiçbir müdahale yapamayız ana RAM i doğru kullanmamız gerekir.

RAM da bilgiler iki biçimde saklanır. Kısa dönemli bellek (CD sürücü), uzun dönemli bellek (HARD DİSK)

Beyinde Bilgiler Nerde Saklanır?

Her gün sanki veri  bombardımanı yaşıyoruz. Beynimiz düzenli bu verilerin arasında bilgi seçer.Beynimizde filtre görevi gören alanlar var, bu alanlara önemli-önemsiz bilgileri süzer. Onayladığımız bilgiler belirli alanlara depolanır. Beyinin modüler sistemle çalıştığı konusundaki bilimsel tez gittikçe güçlenmektedir.Modülleri kişi kendiside oluşturabilmektedir.En kolay saklanan bilgilerin en çok duyulan ve tekrar edilen bilgi olduğu düşünülürse hafıza bankanız bu tüp bilgiler için bildik yollar oluşturmuştur.Bilgisayar örneğine dönersek bilgisayarda uzun süreli hafızaya dosya eklemeden önce ona özel bir isim veririz. Çok bilgiyi akılda tutmak isteyen kimse hafızası ile ilgili özel kodlama ve isimlendirme sistemi geliştirmelidir.

1981 de Nobel ödülü alan Roger Sperry beynin sol tarafının mantıksal işlevleri,sağ tarafının duygusal,sanatsal işleri yerine getirdiğini öne sürdü.Eğitimle ilgili kavram ve bilgiler beynin sol tarafının işlevi ile ilgilidir.Californiya Üniversitesinden Prof. Robert Ornstein  “Beynin iki tarafını dengeli kullanabilen insanların kapasitelerinin diğerlerine göre beş katı fazla olduğu” görüşünü savunuyor.

Yedi Duyguyu Kullanmak

Görme,içitme,dokunma,koklama,tatma ve heyecan hissetme,harekete geçme,uzun ve kalıcı öğrenmek için bu yedi duyguyu beraber kullanmak güçlü hafıza demektir.Bilgileri kuma değil taşa yazan insanlar unutma sorunu yaşamayacaklardır.Hayvanlarda koklama belleği beyinde daha çok alan kaplarken insanda görsel bellek daha büyük alan kaplar.

Duygusal Hafıza

Heyecan uyandıran ve insanı harekete geçiren bilgilerin beyinde kalıcı olduğu bilinmektedir.Kaza ile veya ameliyatla beynin ön alın bölgesi ( Pre Frontal Korteks ) çıkarılan kişilerde planlama,karar verme,sosyal kurallara uygun davranma yetilerinin kaybolduğu bilinmektedir.Ayrıca beynin orta bölümlerinde yer alan “Amigdale” denilen badem büyüklüğündeki alanın cerrahi olarak çıkarıldığında kişinin olaylarla ilgili duygusal boyutunu unuttuğu ve duygusal körlük oluştuğu yeni bilimsel bulgulardır.( Antonio R.Damasio,1994 ) İnsanda gülmenin gerçek mi,kandırmaca mı olduğu , yüzümüzde gülmekle ilgili kaslardan anlaşılmaktadır. Zigomatik majör kası nezaket gülümsemesiyle harekete geçerken Orbikulus Okuli kası irademiz dışı ancak içten gelen gülmelerde kasılır.Depolanmış duygular insanın hayatında zihinsel rehberlik yapan sevk edicilerdir.Bir insanı  sigaradan vazgeçirmede için onun depolanmış duygularını bilip harekete geçirmek sonuç aldırır.O kişi ölümden korkuyorsa,küçük düşmekten korkuyorsa,sevdiklerini kaybetmekten korkuyorsa ilgili duygu deposu harekete geçirilerek o kişi motive edilir.

Modern Batı felsefesi akılla duygunun birbirinden farklı şeyler olduğunu savundu.Deskartes  ile başlayan Kartezyen sistem aklı tek yol gösterici olarak sundu.Akla duyguları karıştırmamak olarak özetlenen bu tez gerçek yaşamda ve beyinin nasıl çalıştığı anlaşıldıkça sarsıldı.İnsanın biriktirilmiş duygularının, hayal kurma,karar verme, plan yapma,iletişim kurma,harekete geçme ve kararları uygulamada kişisel rehberlik yaptığı yönünde görüşler gittikçe doğrulanmaktadır.

Beyin Kimyasalları

Serotonin,dopamin,norepinefrin,asetil kolin gibi kimyasallar beynin işleyişinde bilgi aktarıcı maddelerdir.

Serotonin saldırgan davranış ve hayattan zevk alma ile ilgili kimyasal maddedir.Dopaminin öğrenme ile ilgili rolü “ Dikkat Eksikliği,Hiperaktivite “ ( DEHB ) hastalığı olan  çocuk ve erişkinlerde dikkati çekiyor.Yapılan araştırmalar dikkatini toplayamayan,kafa yoran şeylerden sıkılan,aceleci,sabırsız,çok konuşan,unutkan,dağınık,sık eşya kaybeden,kıpır kıpır yerinde duramayan bu insanlarda beynin ön bölgesinde dopamin az salgılanmaktadır.Nitekim beyinde dopamin miktarını arttıran ilaçlarla bu kişilerde belirgin düzelme görülmektedir.Dopaminin öğrenmenin dikkatle ilgili sürecindeki rolü ve kısa bellek  için değeri yeni araştırmalara kaynak olmuştur.

Asetil kolin hafıza ile ilgili diğer beyin kimyasalıdır.Alzheimer hastalığının tedavisinde özellikle başlangıç Alzheimer de çok yararlı olan bazı ilaçlar beyinde asetil kolin miktarını arttıran ilaçlardır.Çocuklardaki öğrenme güçlüklerinde zihinsel işlevi arttırmak için beyin asetil kolin miktarını arttıran ilaçlar  araştırmaları ciddi ilgi alanları oluşturmuştur.

Stres hormonu (CRF ) beyinde öğrenme mekanizmasını olağanüstü etkilemektedir.Hipofiz bezinin salgıladığı bu hormon öğrenme ile ilgili beyin bölgelerine  amigdale,hipokampus ve lokuserules da uyarılma yapar.Az miktarda stres hormonu zihni açar, dikkati arttırır,öğrenmeyi hızlandırır.Aşırı salgılanması bedeni gerçekle ilgili olmayan aşırı tepkili ve alarm durumuna iter.Posttasamatik stres bozukluğu (PTSB ) denilen bir hastalık ortaya çıkar.Bu hastalıkta korku,kaygı,aşırı ihtiyat,irkilme,eskileri yaşama,duygusal uyuşukluk,zevk alamama,başkalarının hissettiği ile ilgilenmeme gibi belirtileri vardır.Bu kişilerin beyinlerinde bağlantılar bozulmuştur.Sağlıklı bir kişinin arkasına geçip aniden eline çarpsanız ilk seferinde irkilir 3-4üncü seferde irkilmez.Beyninde çok fazla stres hormonu (LRF ) salgılanan kişi irkilmeye devam eder.

Depresyonla İlişkisi veya Sürmenaj

Stres hormonu uzun süre salgılandığında beyinde hücreler arası enerji transferi ve bilgi akışını bozar.  Zihinsel yavaşlama,konsantrasyon güçlüğü,dalgınlık,halk arasında sürmenaj olarak bilinen,bildiklerini unuttuğu ve kullanamadığı şeklindeki klinik tablo çıkar.Depresyonun sekiz belirtisinden birisi düşünce yoğunlaştırma bozukluğudur.( Diğer belirtiler elemli mizaç,zevk alamama,enerji azalması,uyku-iştah bozukluğu,cinsel ilgi azalması,intihar düşünceleridir.) Bazı örtülü depresyon türlerinde sadece bu belirtinin göze çarptığı unutkanlık,dalgınlık şeklinde gözüken depresyonlar vardır.Daha çok yönetici ve iş adamlarında,beyin işçilerinde görülür.

Beyin Kimyasalları Düzelir mi?

Stres,depresyon,dikkat eksikliği,hiperaktivite beynin öğrenme ile ilgili süreçlerini bozan ve tedavide Tıbbın başarılı olduğu alanlardır.

Zihinsel yavaşlama,anlama,algılama,kavrama,konsantrasyon güçlüğü çeken kişilerin durumunun psikolojik ve organik boyutu çeşitli nöropsikolojik testlerle ve beyin görüntüleme yöntemleri ile belirlenebilmektedir.Bu kişilerin genellikle beyin iki yarım küresinin işlevsel asimetri gösterdikleri ve beynin ön bölgelerinde temel işlevlerde azalma dikkati çekmektedir.Böyle durumlarda ilgili hekim beynin daha çok serotonin,noradrenalin veya asetilkolin kimyasallarının hangisinin daha çok azaldığını düşünürse ona uygun ilaçlarla tedavi mümkündür.Tedavi genelde kısa sürede bitirilmemeli ve ilaçlar mutlaka hekim kontrolünde kullanılmalıdır.Ayrıca kişilere stres yönetimi öğretmek, psikoterapi desteği sağlamak tedavinin bir parçasıdır.

Kötü  Hafızanın Sorumluları

Kötü hafızanın birinci sorumlusu dikkatsizliktir.Düşünceyi yoğunlaştırabilen, bir konuya konsantre olacaktır.İnsanlar bilgileri zihinlere kazırlar.Dikkat edilmeden dinlenen bilgiler kuma yazılmış gibidir hemen silinir.

Kötü hafızanın ikinci sorumlusu özgüven azlığıdır.İnsan beyninde biyolojik bir saat vardır.Eğer o saate bilerek ve irade ederek sabah 07.00’de kalkacağınızı söylerseniz,öyle programlamış olursunuz.Sabah 07.00’de kalkmanız kesinleşir.Kolumuzdaki saate güvendiğimiz kadar hafızamıza güvenirsek,o bizi yanıltmaz.

Kötü hafızanın üçüncü sorumlusu önem vermemektedir.Unutulan bilgiler genellikle o kişi tarafından önemsenmeyen,bilgiler olacaktır.Unuttum demek mazeret olmaz,çünkü o konuya önem vermediğiniz anlamına gelir.

Kötü hafızanın bir sorumlusu da,akılda tutma tekniğini bilmemektir. Örnek vermek gerekirse, araba, kuş, mavi, lale kelimelerini akılda tutmak istiyorsanız doğrudan ezberlerseniz aklınızda kalmayacaktır. “Mavi bir arabanın özerinde ki kuşun, ağzında lale var” şeklinde ezberlerseniz bunu asla unutmazsınız.

Kötü hafızanın bir nedeni de duygusal boyutunun ihmal edilmesidir.Bir tiyatro sanatçısı rolünü ilk öğrenirken heyecanlarıda tekrar eder,böylece rolünü  tam uygular.İlk öğrenirken heyecan ile kelimeleri beraber öğrenirse kolay unutmayacaktır.Merak dürtüsü duygusal gücü arttıracaktır.Bunun için merak ilmin hocasıdır denilmiştir.

Kesinlikle unutmamam gerekir denilen bilgileri not alın.Bundan 1400 yıl önce Hz.Peygamber unutmamak için “Sağ elinizden yardım isteyin” demişti.Aldığınız nottan tekrar ederseniz,özellikle 2-3 ayda bir yapılan tekrar sonunda bilgiler,kalıcı hafızaya işlenecektir.

Kötü hafızanın önemli bir sebebi bilgilerin kullanılmamasıdır.Zihinsel uyarıcıların çok olduğu, bilgilerin tekrar edildiği bir beyinde unutkanlık olmaz.İnsan beyni “kullan ya da kaybet” kuralı ile çalışır.

İnsan beyninde kalıcı hafızaya yazılan hiçbir bilgi silinmez. Protein şifreleri olarak yazılıdır. Beyin ameliyatı esnasında yarı bilinci açık hastanın beyin kabuğu elektrikle uyarıldığında, çeşitli bilgileri anlatmaya başlar. Yaşadığı doğum sancısını, bildiği şiirleri okuyabilir.

Demek ki hafıza özel bir biyonik cihazdır. İyi kullanarak onu iyi bilgilerle doldurabiliriz.

Gıdalar ve Beyin

Beynimiz kalbimiz midemiz gibi bir organımızdır,oksijen ve gıdalarla beslenir. Beyni hastalık öncesi korumak koruyucu tıp açısından çok değerlidir.

Beynimiz ağırlık olarak vücudun %2 si olduğu halde vücuda gelen oksijenin % 20’sini şekerin büyük bölümünü tikettiği bu gün bilinmektedir.Oksijen oranı şehir atmosferinde %18-19’ a düşmektedir. Doğal ortamda % 20-21’dir. O halde beynin birinci koruması bol oksijenli doğal yaşama önem vermektir. Çevre kirliliği hafıza zayıflamasının ilk sorumlularındandır. Temiz hava beyin sağlığı için ilk şarttır.

İkinci şart spor ve yürüyüştür.Sporun özellikle hafta bir yapılan terletecek sporun beyinde morfin benzeri maddeler salgılayarak anti stres etkisi yaptığı artık bilimsel olarak gösterilmiştir.

Üçüncü şart beyinde mutluluk hormonu salgılatan pozitif yaşam felsefesinin yaşam tarzı olarak seçilmesidir.Sevgi duygusunun güçlendiği dolayısıyla korkunun azaldığı,güven duygusunun geliştiği pozitif yaşam felsefesini öğrenmek ve uygulamak hiç zor değildir.

Dördüncü şart doğru beslenmedir.Beyin kan şekerini doğrudan kullanır.Kan şekerimizi düşürmememiz gerekir.Bunun için serbest radikal giderici antioksidan,hücre yeniliyici özellikteki taze sebze ve meyve favori gıdamız olmalıdır.E ve C vitamininde zengin gıdalar beyin hücre yıpranmasını önler.Çayın özellikle yeşil çayın tüketilmesi beyin sağlığı için yararlıdır. Beyin için gerekli vitamin,mineral, oligoelementleri çokça sağlayan bal, ceviz, fındık, çörekotu,badem karışımını her sabah bir çorba kaşığı alırsanız güne daha sağlıklı başlamış olursunuz.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:19 Nisan 2006

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.