ÇILDIRIYORUM DEMEDEN!

Habertürk Begüm ÇELİKKOL

"Allahım! Uzun zamandır bu anı bekliyordum. Sonunda iş buldum! Peki ama... Ama ya yapamazsam...

Şu adam da kim? Ne kadar somurtkan! Acaba anlaşabilir miyiz? Daha ilk günden önüme de dosyaları yığdılar. Altından kalkabilecek miyim? Off!

Bugün yan masadaki kız beni çok sinirlendirdi! Onu bir kaşık suda boğabilirim. Sanırım çıldırıyorum" şeklinde cümlelerle başlıyor ve eğer önlem almazsanız elinizi verip kolunuzu kaptırıyorsunuz...

Stres... Çağımızın hastalığı... Üstelik münferit bir hastalık olsa yine iyi. Fakat pek çok rahatsızlığa da gönüllü bir biçimde davetiye çıkarıyor. İnsanoğlu yıllardır onun için çözüm arıyor. Dağlardan toplanan bitkiler, uzak doğu felsefeli sporlar, pozitif düşünmek için girdiğimiz şekiller hep ondan kurtulmak için! Bir türlü kurtulmayı başaramıyoruz... Beden Dili ve Kişisel Gelişim Uzmanı Riccon İlhan Doğan stresle mücadele için savaş verenlerden biri.

Bu konuda pek çok kurum ve kuruluşa eğitimler veriyor. Üstelik mizah sayesinde kişilerin bu illetten kurtulmasını sağlamaya çalışıyor. Bir dönem ABD Başkanı Obama'nın Türk Danışmanı olarak basında yerini alan Doğan, İsviçre'de başladığı eğitimlerine Türkiye'de devam etmeye başladı. Özel bir televizyon kanalında da beden dili ve stresten arınma üzerine program yapan Doğan şimdilik televizyon çalışmalarına ara verdi. Ancak onu yeni bir projeyle yakında ekranlarda izleyebileceğiz.

Doğan, hava koşullarının, gürültünün bile insanlarda strese neden olduğunu ifade ediyor ve stresi yenmek için yöntemleri sıralıyor...

STRESİ NASIL TANIMLAYABİLİRİZ?


Uyum sağlamak zorunda olduğumuz herşey bizde ister istemez stres yaratır. İş değişiklikleri, aşık olmak, terfi almak, hastalıklar, boşanma, çevre değişiklikleri stres yaratabilir. Yani bu günlük hayatın bir parçası. Günlük yaşamda, youn gecen is temposu bizi strese sokar. Stres, genel anlamda herkesin  başına gelebilecek  bir durum, her yaşta ve her meslekte her  insanın yasayabileceği bir surectir.

ONU HEP OLUMSUZ OLARAK TANIMLIYORUZ. OLUMLU YANI YOK MUDUR?

Stres her zaman olumsuz değildir. Rutin dışı uyum sağlamak zorunda olduğumuz bir durumdur. Aşık olmak, terfi etmek olumlu bir durum değişikliği iken, işten çıkarılma yansımaları farklı olur.

NEDEN STRESE GİRİYORUZ?


Bunu oluşturan çok faktör var. Çevresel stres kaynakları olarak, hava koşulları, gürültü,  kalabalık, kişilerarası talepler, zaman baskısı, performans standartları, terör tehdidi, doğal afetler, güvenliğinizi ve kendinize saygınızı tehlikeye sokan tehditleri sayabiliriz. Vücudumuzun fizyolojik durumunun yarattığı stres dönemlerini ise şöyle sıralayabiliriz.

Ergenlik çağı, menapoz dönemi, yaşlanma, hastalık, az egzersiz, aşırı egzersiz, diyetler, uyku düzenindeki bozukluklar. Bazen düşüncelerimizde stres kaynağı olabilir. Beynimiz çevremizdeki karmaşık değişiklikleri yorumlar ve panik düğmesine basılıp basılmayacağına karar verir. Yöneticinizin surat asmasını işinizi iyi yapmadığınızı düşündüğü şeklinde yorumlarsanız ve bu durum sizde endişe yaratır. Oysa onun surat asmasını  yorgunluğuna veya evindeki bazı sıkıntılardan olabileceğine yorumlarsanız, bu yorum size o kadar da korkutucu  gelmez.

VE SÜREÇ BAŞLIYOR...

STRES SÜRECİ NASIL BAŞLAR?

Vücut stres yaratan bir durumla karşılaştığında  bu durumu  bir tehlike olarak algılar.Tehlike ile baş edebilmek için bir seri biokimyasal değişimde bulunur. Beyindeki serebral korteks hipotalamusa sinyal yollar. Hipotalamus sempatik sinir sistemini vücutta bazı değişiklikler yapması için uyarır. Kalp hızlanır, kan basıncı artar, terlemeye başlarız.

Kan mideden ve uç noktalardan-kaçmak için- uzun kaslara yöneldiğinde elimiz ayağımız soğur.  Diyafram ve anüs kilitlenir. Daha iyi görmek için göz bebekleri genişler, kulaklar keskinleşir. Bu arada uzun sürede zararlı olabilecek bazı değişiklikler de olur. Adrenaller corticoid salgılar, bu da sindirimi engeller, vücudun mikroplara karşı zayıflamasına neden olur. Bu tepkiler üç dakika içinde durur ve vücudun fonksiyonları normale döner.

BİR DE KRONİK STRES VAR...

Kronik streste bu durumlar devam eder. Kas sistemi, sindirim sistemi ve kardiovaskuler sistemdeki “acil durum” hali devam eder. Bazılarının kasları zayıflar, tansiyon çıkar, peptik ülser, kolit, kronik ishal, mensturasyon düzensizlikleri, bronşit, astim, hatta insulin kaybı ile bağlantılı şeker hastalığı oluşabilir.
STRESİN AŞAMALARI NELER?

İlk aşamada sinirlilik, karamsarlık ve yeteneğini kullanamama endişesi oluşur. Sonraki aşamada ise  Yorgunluk ve enerji tüketimi, bedensel hastalıklar ortaya çıkması, baş agrısı ve sırt ağrıları ve dinlenememe duyguları başlar. Daha sonrasında ise, kişi uykusuzluk çeker; kabızlıkla beraber mide bulantıları oluşur.

HANGİ ALANLARDA STRESE GİRERİZ?


En yoğun iş ortamında olur. İş yoğunluğu, görev dağılımındaki dengesizlikler, yetersiz yöneticiler ve iş kaybetme kaygısı stres yaratır. Aile ortamı da stres sebebidir. İlişkilerdeki egolar, aile içindeki görev dağılımındaki dengesizlikler, ekonomik şartlar, duygusallığın yok olması stres sağlar. Ortak yaşam alanlarında da tartışmalar, öfke, yardımlaşma eksikliği strese sürükler.

TÜRKLER STRES KONUSUNDA EPEY DOLU SANIRIM...

Duygusal ve hassas kişilikler stresten daha fazla etkilenir. Türk milleti bu kategoriye giriyor. Çok çabuk üzülebilen ve yine çok çabuk mutlu olabilen bir yapıya sahibiz.

Stresle başa çıkmada beden dilinin önemi var mı?

Elbette. Öncelikle kendi beden dilini tanımamız gerekir. Sonrasında bizim dışımızdakilerin. Stres halinde vücudun tepkileri beden dilimize yansır.

ERKEK VE KADIN ARASINDAKİ FARKLAR


Stres anındaki bir kişi nasıl görünür?
Bedeni rahattır. Elleri, yüz kasları rahat görünür. Kaşları, dudakları ve ten rengi normaldir. Başı diktir. İletişime açık ve güleryüzlü görünür. Ama stres anında, beden gerginleşir. Eller kasılır, yüz asılır. Kaşlar çatık konuma geçer, dudaklar kurur. Ten rengi solar. Baş her zaman öne eğiktir, omuzlar çöküktür. Kişi, iğneleyici konuşmaya başlar.

Kadınlar ve erkekler stresi çok farklı yaşıyor. Benim gözlemlediğim kadarıyla kadınlar biraz daha içe kapanık erkekler agresif oluyor.

Evet. Erkekler çok daha çabuk strese girer. Daha agresif ve kızgın tepkiler verirler. Etraflarına zarar bile verebilirler. Kadınlar ise içe kapanık. Kaygılı bir ifadeleri vardır ama erkeklere göre daha sabırlı olurlar.
Stres kadınlarda iç çöküntüye neden olur.

İLGİNÇ YÖNTEMLER


STRESLE NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİZ?

2.Dünya savaşı döneminde stresle baş etmede insanların farklı stratejiler kullandığı tespit edildi ve bu stratejiler altı başlık altında toplandı.
Bu yöntemlerin sadece İngilizce  baş harflerini kullanarak "BASİC PH" şekline dönüştürüldü. Bu yöntemleri tanımlayan Mooli Lahad. Lahad bireylerin baş etmede bu yöntemlerden bir kaçını birden kullandığını söylemiştir.
B (Belief)İnançla ilgili yöntemler.
A (Affect) Duygularla ilgili yöntemler
S (Social) Yaşanılan cevre-sosyal çevre ile ilgili yöntemler
İ  (İmagination) Hayal gücü ile ilgili yöntemler
C (Cognitive)Bilişsel  yöntemler
PH(Physical) Fiziksel durumla ilgili yöntemler.

İNANÇLA İLGİLİ YÖNTEMLER

Kendimiz, ailemiz, çevremiz ve dünya ile ilgili inançlarımızı gözden geçirmek
Yaptığımız ve yaşadığımız her şeyde anlam görebilmek
Değer sistemleri oluşturmak
Dini yada manevi inançlara sahip olmak

DUYGULARLA İLGİLİ YÖNTEMLER

Yaşanan olay yada stres kaynağı ile ilgili duyguları ifade etme (yazılı ve ya sözlü)
Bir yere, gruba ait olma
Sevme sevilme
Duygusal anlamlandırma
Dokunma
Destek sistemleri
Sanatsal faaliyetler
Psikodrama
Yaratıcı drama
Sosyal çevre
Sosyal destek ağlarını oluşturmak
Yardım etmek/yardım almak
Sosyal aktiviteler gerçekleştirmek
Eğlenmek
Paylaşmak
Çeşitli grup çalışmaları
Hayal gücünü kullanma ile ilgili yöntemler
Hayal/Hayali görselleştirme
Hayali gezinti
Hayali gevşeme
Olumlu düşünme
Kendini süreli yenileme
Durumu ve yorumları yeniden yapılandırma
Sanatsal faaliyetler
Bilişsel yöntemler
Planlama
Zamanlama
Problem Çözme yetkinliği
Bilgi toplama
Şimdi ve Burada ya odaklanma
Fiziksel yöntemler
Düzenli beslenme
Düzenli egzersiz
Düzenli uyku
Gevşeme teknikleri
Sigara ve alkol kullanmama
Spor faaliyeti
Dans
Meditasyon
Yeterince su tüketme
Nefes alma-verme egzersizleri
 


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:15 Ocak 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.