Tromboz Nedir?

Tromboz; kan damarlarından bir ya da birden daha çoğunun trombus adı verilen kan pıhtısı tarafından tam olarak veya kısmi şekilde tıkanmasına denir. Yaralanma gibi olayların sonrasında kanamanın durdurulup daha çok kan kaybı olmasının önüne geçilmesi noktasında pıhtıya ihtiyaç duyulur.

Yaranın iyileşmesinin ardından ise pıhtı, fibrinoliz adı verilen endojen mekanizmalar tarafından tekrardan çözülür. Kan, arter ya da toplar damarlarda, özellikle bacakların derin yapıdaki damarlarında vücudun diğer bölümlerine oranla daha yavaş akar. Bu nedenle de tromboz en fazla bu damarlarda görülür.

Tromboz Belirtileri

Tromboz, farklı bölgelerde görüldüğünden dolayı belirtileri de farklılık gösterir. Bu nedenle tek bir etkiden ya da belirtiden söz etmek mümkün değildir. Tromboz belirtilerinden bölgelere göre kısaca bahsetmek gerekirse;

Bacak trombozu:

●    Baldır şişmesi
●    Ödem
●    Hızlı nabız
●    Ateş
●    Alt bacakta ağrı

Kol trombozu:

●    El şişmesi
●    Kolda kısmi olarak renk değişimi
●    Kol hareketlerinde baskı hissi
●    Kolda şişkinlik

Anal trombozu:

●    Anüste ağrı
●    Anüste şişlik

Sinüs ven trombozu:

●    Yüzde hem basınç hem de ağrı
●    Baş ağrısı
●    Felç belirtileri
●    Kusma
●    Bulantı
●    Boyunda tutulma

Diğer trombozlar:

●    Bölgesel ağrı

Tromboz Ne Kadar Yaygındır?

Trombozun yaygınlık oranı da merak edilen konulardan birisidir. Her sene ortalama 1000 kişinin 3’ünde ilk defa tromboz oluştuğu düşünülür ve tahmin edilir. Daha önce etkilenmiş olan kişilerin ise dörtte üçlük dilimi ortalama 8 yıl içinde ikinci defa tromboz geliştirir. Aynı zamanda erkekler arasında bu durum kadınlara oranla ortalama dört kat daha düşüktür.

Tromboz Oluşumunu Neler Tetikler?

Yetişkin hastaların ortalama %50’lik kısmında risk faktörü saptanamamaktadır. Ancak tromboz gelişmiş olan çocukların %70 ile 90 oranında minimum bir risk faktörü belirlenebilir. Tek risk faktörü varlığı, tromboz gelişimine sebep olmaz. Tromboz gelişmesi için birden daha çok risk faktörünün birlikte bulunması gerekir. Tromboz; aileden genetik şekilde yani kalıtsal ya da sonradan edinilmiş yani edinsel birtakım risk faktörleri sonucunda ortaya çıkabilir.

Tromboz risk faktörlerinden kısaca şu şekilde bahsetmek mümkündür;

Edinsel;

●    Akut ya da kronik hastalıklar
●    Cerrahi işlemler
●    Kateter varlığı
●    Hareketsiz kalma
●    Organ nakli
●    Obezite
●    Steroid
●    Sigara
●    Oral kontraseptif

Kalıtsal şekildeki risk faktörleri arasında ise Faktör V Leiden mutasyonu en fazla rastlanan genetik bozukluktur. Hastaların %20 ile 30'luk diliminde hem kalıtsal hem de edinsel risk faktörleri bir arada bulunabilir.

Tromboz Nasıl Önlenir?

Trombozun en başarılı önlenme şekli; kişilerin yaşam tarzlarını bireysel olarak düzenlemeleri olarak bilinir. Bu durum ise kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bu noktadaki bütün sır, aslında kişilerin genlerinde gizlidir. Dayanıklılık ya da zayıflığa dair bilgi edinmek dahi yaşam tarzının ne şekilde düzenlenmesi gerektiği hakkında kapsamlı bilgi verebilir. Uç noktalarda trombozun; antikoagulan yani heparin ve asetilsalsilik asit alımı ile önlenmesi mümkündür.

Trambogen Genetik Testini Kimler Yaptırabilir?

Çocuklarda tromboz gelişmediği sürece kanser ya da kateter varlığı gibi edinsel bazı risk faktörü dahi olsa genetik risk taranması önerilmez. Ailede pozitif tromboz hikayesi ve bilinen kalıtsal yapıda bir risk faktörü mevcutsa mutlaka hastada tarama yapılmalıdır. Venöz tromboz sıklığının çoğu zaman artış gösterdiği ergenlik döneminde oral kontraseptif kullanımı olacaksa ailenin öyküsü göz önünde bulundurulup tarama istenebilir. Kendiliğinden ya da nedensiz şekilde tromboz gelişmiş olan ergenlerde mutlaka genetik risk faktörlerinin taranması önerilir. Tekrarlayan trombozu olan çocuklarda, kateter dışı sebepten trombozun geliştiği yenidoğanlarda ve cilt nekrozlarında kalıtsal risk faktörlerinin kapsamlı biçimde araştırılması gerekir.

 


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:16 Eylül 2022

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.