Robotlardan korkmak yersiz

Robotların dünyamızı ele geçireceğine dair kaygılar, ABD'de iyice artmış görünüyor. Ama robotlardan korkmak yersiz.Robotların dünyamızı ele geçireceğine dair kaygılar, ABD'de iyice artmış görünüyor. Ama robotlardan korkmak yersiz. Televizyondaki haber programları, gazeteler ve dergiler durmadan makinelerin işlerimizi elimizden alacağı konusunda uyarıyor. The New York Times'ın haberine göre bu ay sibernetik makinelerin içimize sızmasını konu alan dört oyun sahneleniyor ve onlardan biri de, 1920'lerde "robot" kelimesinin bugünkü anlamını bize kazandıran Çek oyunu "R.U.R." Catherine Rampell, "Androit kaygısı epey eskiye dayanır" diye yazıyordu. "John Maynard Keynes, Büyük Bunalım yıllarında 'teknolojik işsizlikten' söz ediyordu. Öfkeli işçiler (terobotknoloji düşmanlarının ataları) Sanayi Devrimi sırasında mekanik dokuma tezgâhlarını, işlerini 'çalan' makineleri parçalamışlardı". Rampell bu örneklerin tarihte daha eskilere de gittiğine dikkat çekiyor. Rampell, "Aristo bile makineleşmenin emeğe duyulan ihtiyacı ortadan kaldıracağını öngörmüş, 'kendisini güdecek bir el olmadan mekik bez dokur, mızrap da lir çalarsa ne ustabaşı uşak ister, ne de efendi köle' diye gözlemlemişti" diyor. Robot sanayisiyse Aristo'nun yanıldığını ve panik yayanların saçmaladığını düşünüyor. Nitekim geçen ay Chicago'da düzenlenen Automate 2013 fuarında bu düşünceyi destekleyecek birçok sektör mensubu vardı. Burada Amerikalı küçük üreticiler, robotlar sayesinde nasıl rekabet edebildiklerini açıklıyorlardı. Otomobil parça tedarikçisi Vickers Engineering'in patronu Matt Tyler, "Dünyada rekabet edebiliyorsak otomasyon sayesinde. Japon rakibimizi böyle alt ettik; Çinli ve Meksikalı rakiplerimizi de böyle alt ettik" diyor. Dolayısıyla robotların dünyayı ele geçireceğiyle ilgili paranoya yalnızca Amerikalılara özgü görünüyor. Alman bir robot şirketinin yöneticisi ve Uluslararası Robotik Federasyonu'nun bir üyesi olan Andreas Bauer, Amerikalıların ürkütücü buldukları insansı makinelere Japonların bayıldığını açıklıyor. Ya da Alman fabrikaları otomasyona yatırım yapacakları zaman medyanın dikkatini çekmeye çalışırken Amerikalı şirketlerin bundan kaçındığını. Gerçek şu ki cihazlar ve araç gereçler hayatımızın bir parçası. Ve biz uyanmadan önce çalışacak şekilde kurduğumuz kahve makinesinden bize toplantılarımızı hatırlatan akıllı telefonlara kadar, yeni nesil ürünlerin giderek karmaşıklaşacağına şüphe yok. Eşyalara elektronik yollardan hayat veren ürün tasarımcısı Carla Diana da yazdığı gibi, "Günlük eşyalar kendilerini statik olarak ifade ederken artık küçücük bir hareketle ışıyacak, şarkı söyleyecek, titreşecek ve yer değiştirecek." Diana, insan ve makinelerin birlikte nasıl yaşayıp çalışabileceklerini incelemek üzere Georgia Teknoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen insansı robot Simon'un görünüş ve dokusunu tasarladı. Simon konuşmaları anlayabiliyor, ama kafası karıştığında kollarını kaldırarak veya başını yan yatırarak karşılık veriyor. Diana'nın ifadeleriyle, "Bir rengi tanıdığında kulakları aydınlanıyor ve sözümü bitirdiğimde bana cevap veriyor". Diana, akıllı makineleri işimize yönelik bir tehdit olarak görmektense onların bize "duygusal bir değer" kazandıracağını, ama onun yanında süpürmek gibi ev işlerini de yapacağını (Roomba süpürgesi) veya hızlı yediğimizde titreşerek bizi uyaran çatallarla iştahımızı kontrol etmeye de yardımcı olacağını (HAPIfork çatalı) düşünüyor ve ekliyor, "İyi tasarlanırlarsa bu mekanik yaratıklar, robot arkadaşım Simon gibi, farklı yollardan kalbimizde yer bulabilir". THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:11 Şubat 2013Yayınlanma Tarihi:14 Şubat 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.