Prof. Dr. Sinan Canan’dan adaylara tavsiyeler

Beyin alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Sinan Canan, hayatlarının en önemli kararını vermeye hazırlanan üniversite adaylarına önemli tavsiyelerde bulundu: “Sakince düşünüp karar verin. Hayal kurun, bir amacınız olsun. Sadece bir diploma işe yaramaz, mutlaka bir fark yaratın.”

Ülke TV’de yayınlanan gazeteci Şaban Özdemir’in sunduğu “Hayat Tercihtir” programına katılan Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Canan, üniversite tercihi için karar verme arifesinde olan adaylara önemli tavsiyelerde bulundu.

Prof. Dr. Sinan Canan’dan adaylara tavsiyelerSakince düşünüp karar verin: Tercih dönemi hayatın en stresli dönemlerinden biriç Seçim yapmak en büyük stres kaynağı. Genellikle hep aynı şöyle bir algı bir şekilde yerleşiyor: Bir bölüm seçeceğim bundan sonra kaderim artık hep orada gidecek. İki saatlik sınavla insanın kaderi belirlenmez birincisi bu bunu bir kenara koyalım. Bu yapay bir stres kaynağı.  Stres karar vermenin önündeki en büyük engellerden bir tanesi. Hafif stres  karar performansını arttırır  ama sürekli olarak yoğun bir stres, arka planda bilinçsiz işleyen böyle stresler sizin karar verme düzeneklerinizi sürekli bozar. Sebebi de tabiatta hayatta kalmak için kurgulanmış olan  stres sistemi yüksek entelektüel işlerde karar verme konusunda çok başarılı değildir. Aslandan kaçarken ya da   açlıktan kurtulup yemek bulmaya çalışırken stres çok işe yarar ama siz tutup da ‘Efendim ben hayatımı ne yapacağım, neye göre planlayacağım’ gibi daha yüksek, daha çetrefilli konuları sakin bir kafayla düşünüp karar vermek zorundasınız.

Sadece diploma bir işe yaramaz: Mutlaka fark yaratın. Yarın ne olacağını emin olun kimse bilmiyor. Hayatın en güzel tarafı da budur,  yarın ne olacağını bilmezsiniz. Hangi mesleği seçerseniz seçin artık 2010’lardan sonra özelikle hiçbir diploma size bir avantaj sağlamayacak. Diplomalar sadece bugün bir sertifikasyon gibidir, iyi bir bölümde okumak, iyi bir alt yapısı olması çok önemlidir ama daha önemli olan şu: Bu kadar kalabalık bir rekabet dünyasında siz hangi mesleği seçerseniz seçin, siz o meseleye bir artı koymuyorsanız, o mesleğe bir katkı yapıp başka bir şeye dönüştürme azminiz yoksa standart ve sıradan bir diplomalı olarak kalacaksınız. Bu durumda bir sosyal ve kariyer sitesine yazayım, CV’mi de yollayayım, şu diplomam olduğu için devlet bana iş versin ya da özel sektör beni arayıp bulsun gibi bir şey artık yok. Peki bu katkıyı nasıl yapacaksınız? Zor bir şeymiş gibi gözüküyor ama çok basit kuralları var: Bir yaptığınız mesleği çok sevecekseniz yani ya sevdiğinizi seçeceksiniz ya da ona erişemediyseniz seçtiğinizi seveceksiniz, seçtiğinizi sevmeyi öğreneceksiniz çünkü her mesleğin içerinde her okunan dalın içerinde çok sevilecek yerler var. Zaman geçtikçe sizin sevdiğiniz şey o meslekte belli konularda derinleşme ve genişleme getiriyor.

Üniversite dediğiniz dönem hayatın en önemli dönemidir, eşler genellikle üniversiteden seçilir en yakın arkadaşlıklar o zaman kurulur. Yani ölüme kadar gidilecek dostluklar o zaman kurulur. Üniversite profesyonel yaşamınız ile birlikte erişkin zihninizin de oturmaya başladığı bir dönemdir.

Motivasyonunuzu asla kaybetmeyin: Meslek seçiminde en önemli nokta gelecekte seni ne mutlu edecek? 30 ya da 40 yıl sonra kendilerini ne yaparken görüyorlar, nasıl mutlu oluyorlar bu o kadar önemli bir şeydir ki. Bu sadece önemli değildir, beynin çalışma sistemindeki  yeri de var. Hep anlatırım bir anım vardı, hastalanmıştım, virüs kapmıştım eve gittim yorgundum o dönemde de gönlümü kaptırdığım bir hanımefendi var okulumuzda ama bana yüz vermiyor. Telefon çaldı, akşam sinemaya gidiyoruz gelsene dediler. Dedim ki çok yorgunum gelemem, dediler ki akşam o da geliyor. Dedim ki  bir dakika ama çok hastayım gene gelemeyeceğimi dediler ki seni sordu geliyor mu diye, dedim ki 15 dakika sonra oradayım geliyorum. Ne hastalık kaldı ne bir şey. Hepsi gitti. Bu örneği niye veriyorum? Zihninizdeki motivasyon devresi açıldığı anda bedeni rahatsızlıkları bile geriye itebilecek bir güç kazanıyorsunuz.

Hayal kurmayı asla bırakmayın: 30 yıl sonra bir hayaliniz varsa kendinize dair o sürekli arka planda işliyorsa hayatınızda her şey sizi oraya götürür çünkü arka planda işleyen şey pusula gibidir, size sürekli yön gösterir. Hayaliniz kuvvetliyse sizin yaptığınız bir yola dönüşür, beynimiz böyle çalışır. Hayal ettikçe baktığınız her şey değişir. Öğrendiğiniz her şeyi ona göre depoluyorsunuz ve adım adım gidiyor. Şimdi hayallerini soruyorum. 30 sene sonra psikolog olacağım diyo. Bu bir hayal değil, bu bir meslek adı yani ne yaparken görüyorsun kendini bir ortamı hayal et ne yapıyorsun orada? Bu dünyada unutulmaması gereken en önemli gerçek bence parmak izlerimiz nasıl benzersizse beyinlerimiz de benzersiz.

Mutlaka bir amacınız olsun: Geçen tercih günlerinde bir arkadaş beş bölüm saydı, kararsız kaldığını söyledi. O böyle anlatınca marketteki durumum aklıma geldi, çok büyük marketti. Manav reyonunda alışveriş yapacağım fakat akşam ne yemek yapacağımı bilmiyorum  yüzlerce ürün var, hepsi bana bakıyor çok şükür param var hepsini alabiliyorum ama ne yemek yapacağımı bilmediğim için alamıyorum hiçbirini. Orada dona kaldım, telefonda bir kaç istişare yaptık, akşama dair bir hayal oluşunca alışveriş yapmam mümkün oldu. Şimdi arkadaşalar manav reyonu önündeler ama ne yemek istediklerini bilemedikleri zaman orada uygun seçim yapmaları mümkün değil. Bir tek şey var bence, hangi birini seçerlerse seçmesinler ölmezler. Kendi geleceği hakkında ufak bir fikri hayali olan birinin seçimi ile tamamen rastgele seçim yapanın durumu aynı olmayacak.

 


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:26 Temmuz 2017Yayınlanma Tarihi:25 Temmuz 2017

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.