Mutlu Olmamızın Önündeki Engeller Neler?

2023 yılının ilk günü New York Times mutlu olmayla ilgili bir hafta süren “Yedi Günlük Mutluluk Mücadelesi” başlıklı kapsamlı bir yazı dizisi yayınladı.  

Mutlu Olmamızın Önündeki Engeller Neler?

Amaç, yeni yılda okuyucularının daha mutlu olmasına katkıda bulunmaktı. Okuyucuların interaktif olarak katılabildiği yazı çok ilgi gördü. Her bir yazıya yüzlerce yorum ve bir o kadar da soru geldi.

O gün bugündür Amerika’da sık sık mutlulukla ilgili yazılar yayınlanıyor. Konunun uzmanlarının görüşlerine yer veriliyor.
Ünlü bir gazetenin neden mutlu olmayla ilgili bu kadar uzun ve ayrıntılı bir araştırma yazısı hazırladığı merak edilebilir.

Ancak cevap açık ve net: Mutluluğu takip etmek, hayatın anlamını bulmamıza, stresi azaltmamıza ve daha sağlıklı bir hayat sürmemize yardımcı olabilir.
Dahası mutlu bireyler, daha pozitif ilişkilere sahip olma eğilimindedirler ve genel hayat tatminleri daha yüksek.

Bu nedenle mutluluğu takip etmek, kişisel ve toplumsal düzeyde daha iyi bir hayat kalitesi ve iyi oluş hali sağlama potansiyeline sahip.

Mutlu insanlar aynı zamanda daha üretken olma eğilimindedirler ve hayatlarını daha olumlu bir şekilde etkileyebilirler. Sonuç olarak, bireylerin mutlu olması kişisel ve toplumsal mutluluğu artırabilir ve daha tatmin edici bir yaşam sunabilir.

Kültürel Psikolog Dr. Marianna Pogosyan “mutlu olmanın sırrını” ve bu yoldaki engelleri Dr. Tal Ben-Shahar’a sormuş.  
Saygın bir pozitif psikoloji uzmanı olan Dr. Ben-Shahar Columbia Üniversitesi'nde öğretim üyesi.  Dahası Mutluluk Çalışmaları Akademisi'nin kurucu ortağı.
Bu ilginç mülakatı sizler için çevirdim. Yazının İngilizcesine buradan ulaşabilirsiniz.

Mutluluk, insanoğlunun en kalıcı arzuları arasında yer alır. Bununla birlikte çoğu zaman en zor elde edilendir de. Günlük varoluşumuzun uğultusunu aydınlatan güneşli büyüler, ortaya çıktıkları gibi hemen dağılırlar.

Tüm kayda değer projelerde olduğu gibi, mutluluk girişimimizin tamamlandığını görmeyi ve doğrulayıcı sertifikaları elimizde tutmayı tercih ederiz. İdeal olan, şurada burada yaşanan memnuniyet verici anlardan çok daha kalıcı ve önemli bir şeydir.

Dr. Ben-Shahar onlarca yıldır bu projeye kendini adamış biri. Çok satan kitaplar yazıyor ve mutluluk üzerine dersler veriyor (bunların arasında Harvard tarihindeki en büyük ders de var). Yine de, başlangıçtaki umutlarına rağmen, uzmanlığı onu üzüntü, endişe, korku ve kıskançlıktan bağışık, endişesiz bir hayata götürmemiş. "Sadece iki tür insan acı verici duygular yaşamaz: psikopatlar ve ölü insanlar" diyor.

Onun artık anladığı şekliyle mutluluk, "kişinin bütünsel iyi oluşu "dur. Bütünlük kapsayıcılığı çağrıştırır. Zorluklarımızı, onlardan gelişmek için doğuştan gelen dayanıklılığımızla birlikte kucaklar. Mutluluğu oluşturan unsurların çokluğuna alan açarak onu yaşamamız için bize daha fazla fırsat tanır.

Dr. Ben-Shahar, sonsuza dek mutlu olmanın peşinde koşmak yerine daha akıllıca ve sürdürülebilir bir arayış öneriyor: psikolojik bağışıklık sistemimizi güçlendirmek.

"Güçlü bir bağışıklık sistemi hiç hastalanmayacağımız anlamına gelmez. Daha az hastalanacağımız ve daha çabuk iyileşeceğimiz anlamına gelir." Burada mutluluk bilimi önemli bilgiler sunabilir.

İşte mutluluğa giden yollar ve engeller üzerine Dr. Ben-Shahar'ın görüşleri.

Mutluluk nedir?

Benim görüşüme göre mutluluk beş unsurdan oluşur: manevi olarak iyi oluş (anlam ve amaç), fiziksel iyi oluş (beslenme, egzersiz, uyku), entelektüel iyi oluş (merak, derin öğrenme), ilişkisel iyi oluş (başkalarıyla geçirilen kaliteli zaman; nezaket ve cömertlik) ve duygusal iyi oluş (acı veren duyguları kucaklamak; olumlu duygular geliştirmek). SPIRE'ın bu beş unsurunun birbirine bağlı bir toplamı olarak mutluluk, zevk almaktan çok daha fazlasıdır.

Mutluluk neden insan olmanın ne anlama geldiği konusunda çok önemli kabul edilir?

Aristoteles'in de belirttiği gibi, mutluluk hayatımızın nihai amacıdır. Bu da gündelik hayatımızı nasıl geçireceğimize, nihayetinde bizi daha mutlu edeceğini düşündüğümüz şeylerin yön verdiği anlamına gelir. Bu iyi ya da kötü bir şey değildir. Doğanın kanunu gibi basitçe böyledir. Örneğin dünyadaki açlığı ortadan kaldırmak gibi önemli bir amaç için yorulmadan çalışan insanlar bile bunu, yaptıkları işi anlamlı buldukları için yaparlar. Anlam, mutluluğun bir unsurudur.

Mutlu olmamızın önünde ne engel var?

Mutluluğun önündeki engellerden biri, mutluluğun kesintisiz bir olumlu duygular zinciri olduğu beklentisiyle ilgilidir. Aslında bu beklenti insanların mutluluğu tatmasını engeller. Bunun nedeni, acı veren duyguların onları reddettiğimizde ortadan kalkmamasıdır. Sadece daha da güçlenirler.

İkinci engel ise mutluluğu başarı ile eş tutmakla ilgilidir. Mutluluğun para, şöhret veya övgü gibi belirli hedeflere ulaşarak elde edilebileceğine dair yaygın bir inanç vardır. İnsanlar sonunda başarıya ulaştıklarında otomatik olarak mutlu olacaklarını düşünme eğilimindedirler. Oysa durum böyle değildir. Dolayısıyla, eğer kaygıları mutluluksa, insanlar genellikle yanlış şeylerin peşinden koşarlar.

Üçüncü engel ise insanların mutluluğun peşinden koşma biçimleriyle ilgilidir. Pek çok nedenden ötürü mutlu olmak isteriz. Ne de olsa bize sürekli olarak mutluluğun sağlığımız, ilişkilerimiz ve iş sonuçlarımız için iyi olduğu söylenir. Ayrıca mutlu olmak iyi hissettiriyor! Yine de, sabah uyandığımda mutluluğun peşinden gitmeye karar verirsem, daha az mutlu olacağım.

Mutluluğun peşinden gitmenin en iyi yolu nedir?

En iyi yol dolaylı olarak. Güneşle olan analojiyi düşünün. Güzel bir günde dışarı çıktığınızı hayal edin. Eğer güneşe doğrudan bakarsanız, kendinize zarar verirsiniz. Ancak aynı güneş ışınlarını alıp bir prizma kullanarak parçalara ayırırsanız, gökkuşağının renklerinin tadını çıkarabilirsiniz.

Benzer şekilde, mutluluğun peşinden doğrudan koşmak bize zarar verebilir; mutluluğun peşinden dolaylı olarak koşmak ise onu metaforik renklerine ayırarak (SPIRE unsurları gibi) refahımıza katkıda bulunabilir. Bizim için anlamlı olan şeylere daha fazla zaman ayırmak, bir meditasyon pratiğine başlamak, egzersiz yapmak, iyilik yapmak, yeni bir şeyler öğrenmek ya da sahip olduklarımız için minnettarlığımızı ifade etmek, mutluluğun peşinden gitmenin dolaylı yollarıdır.

Mutluluk çoğu zaman muhteşem bir fikir gibi görünebilir. Oysa bölüşür ve fethedersek çok daha fazlasına ulaşabiliriz. Eğer onu unsurlarına ayırabilirsek.

Mutluluk hakkında neden bu kadar yanlış bilgilendiriliyoruz?

Bunun nedeni yakınlarımız, medya, reklamlar ve kişisel gelişim kitapları tarafından bize anlatılan hikayelerdir. Bize sıklıkla pazarlanan mesaj şudur: Mutlu olmak istiyorsan X'i (örneğin bir eş, iş, mal mülk, para) elde etmelisin. Bu mutluluk modeli, eksikliğini duyduğunuz şeyi elde etmenize dayanır ve bu eksikliği doldurmanız şartıyla sürekli mutluluk vaat eder. Bu yanlış inançlar, mutlu olmak için gerçekten ne gerektiğini yanlış yorumlayarak bizi yoldan çıkarır.

Mutlu olmak için gerçekten ne gerektiği konusunda daha doğru bir vaat ne olabilir?

Birincisi, ne bekleyebileceğimiz konusunda daha alçakgönüllü olmak. İkincisi, mutluluğu geliştirmek için çok çalışmak gerektiğini kabul etmek. İnsanlar genellikle mutlulukta ustalaşmak için bir kitap okumanın ya da bir atölye çalışmasına katılmanın yeterli olduğunu düşünür.

Oysa piyano çalmayı ya da tenis oynamayı öğrenmek isteyen biri, bu konuda bir kitap okumanın onu harika bir müzisyen ya da sporcuya dönüştüreceğine inanır mı?
Hayır.

Bir kitap çok daha uzun bir yolculuğun sadece ilk adımıdır.

Tıpkı kortta ya da piyanonun başında zaman geçirmeniz gerektiği gibi, mutluluk kaslarınızı geliştirmek ve bu beceriyi geliştirmek için de zaman harcamanız gerekir. Her şeyde olduğu gibi, emek vermemiz gerekir. Bu "mutluluk çalışması" yalnızca harika sonuçlara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda çoğu zaman kendi başına harikadır. Çaba göstermek tabiatımızın bir parçası olup hayatımızı tatmin edici kılan şeydir.

Mutluluk nasıl aynı anda hem evrensel hem de kültüre özgü olabilir?

Mutluluğu keşfedebileceğimiz üç seviye var. Bunlardan ilki evrensel düzeydir. SPIRE unsurları evrenseldir. Tarih boyunca her yerde insanlar hayatta bir anlam ve amaç duygusuna ihtiyaç duymuşlardır. Her yerde insanların hareket etmeye ihtiyacı var. Beslenme hepimizi etkiler. Hepimiz meraklıyız ve öğrenmeye ihtiyacımız var. İlişkiler her yerde kritik öneme sahiptir. Hepimiz üzüntü ve sevinç yaşarız.

İnsan tecrübelerimizin evrenselliğini kabul ettikten sonra, özellikle mutluluk verici uygulamalar önerirken kültürel düzeyi de göz önünde bulundurmamız gerekir. Yaşadığımız tecrübelerde gerçek kültürel farklılıklar var. Sağlıklı bir ilişkiyi neyin oluşturduğu, insanların neyi anlamlı bulduğu gibi dünya genelinde değişiklik gösterebilir.

Son olarak, bir de kişisel düzey var. Aynı kültürde, aynı ebeveynler tarafından yetiştirilen iki kişi radikal biçimde farklı olabilir. Kişisel seviyeyi keşfetmek, düşünme, günlük tutma veya gözlem yoluyla ben-araştırması gerektirir.
Bu üç düzey de insan mutluluğunu anlamak için önemlidir.

Nasıl mutlu olunacağı konusunda diğer kültürlerden ne öğrenebiliriz?

Her şeyin mavi olduğu bir dünyada mavi yoktur. Mavi rengi ancak diğer renklerin varlığında algılayabiliriz. Başka bir deyişle, öğrenmek için zıtlıklara ihtiyacımız vardır. Seyahat etmek, kendimizi tanımak, evrensel olanı keşfetmek ve farklılıklardan ders çıkarmak için bir fırsat sunar. Örneğin, bireyci bir kültürden geliyorsam, kendimi her zaman ayırt etmek zorunda olmamanın ve kendimi topluluğun bir parçası olarak görmenin faydalarını öğrenebilirim.

Seyahat bizi yeni şeyler denemeye teşvik eder. Bu, yemek için olduğu kadar var olma ve düşünme biçimleri için de geçerli.

Zor zamanlarda teselli bulmak için başvurduğum meditasyon uygulamalarından yabancı kitaplara kadar, kendi mutluluk dağarcığım seyahatlerimden edindiğim pek çok şeyi içeriyor.

ÇIKARILACAK DERSLER

•    Mutluluk, eğer onu unsurlarına ayırabilirsek, insanların daha çok ulaşabileceği bir şey olabilir.
•    Mutluluk ruhen, bedenen, zihnen, ilişkiler açısından ve duygusal olarak farklı unsurlardan oluşur.
•    Belki de mutluluğun peşinden gitmenin en iyi yolu dolaylı yoldan gitmektir. Yani onu aramamaktır.

Prof. Dr. İbrahim Özdemir
İTBF, Üsküdar Üniversitesi

https://doi.org/10.32739/uha.id.41655    


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:07 Eylül 2023

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.