Mouse hastalığına yakalanmayın!

İşte Mouse hastalığına doğal ve kalıcı tedavi.

İşte Mouse hastalığına doğal ve kalıcı tedavi.

Bilimsel Proloterapi Derneği Başkanı Op. Dr. Hasan Doğan, microcerrahi ve ameliyatlarla giderilmeye çalışılan ancak tekrarlama olasılığı yüksek ofis hastalıklarından kurtulmak için ilaç ve cerrahi yöntemlerin dışında, hasar görmüş dokuların, bedenin kendi kendini onaran mekanizmasını harekete geçiren doğal ve kalıcı tedavi yöntemiyle iyileştirmesinin mümkün olduğunu belirtti.

MOUSE HASTALIĞINA DOĞAL VE KALICI TEDAVİ

mousehastaligiDoğan, iş hayatında, sürekli ve aynı  şekilde yapılan hareketlerin, elde, bilekte ve dirseklerde ciddi sağlık  sorunlarına neden olduğunu ifade ederek, gün boyu bilgisayar başında olan ve  mouse kullananların kas ve bağlara orantısız ve dengesiz yük bindirdiğini  söyledi. Sinir sıkışması, dirsek, el, bilek ve omuzda ağrı ve de uyuşmaya neden  olan iş hastalıklarının başında gelen sorunlardan birinin de mouse hastalığı  olduğunu vurgulayan Doğan, "Bu belirtiler dikkate alınmadığında başta, Karpal  tünel sendromu, tenisçi dirseği, kaslarda tetik nokta oluşumu, ellerde uyuşma ve  sinir sıkışmaları, omuzlarda erken dönem kireçlenmeler görülebiliyor" dedi. Doğan, modern hayatın getirdiği, gün boyu zorunlu yapılan  hareketlerin, sürekli aynı pozisyonda kalmanın, kas ve bağlara orantısız ve  dengesiz yük bindirdiğini dile getirerek, şunları kaydetti: "Sürekli bilgisayar başında oturan gençleri ve çalışanları olumsuz  etkileyen mouse hastalığından ağrı kesicilerle kurtulmak mümkün değil.  Microcerrahi ve ameliyatlarla giderilmeye çalışılan, iş rutininde tekrarlama  olasılığı yüksek mouse gibi ofis hastalıklarından kurtulmak için ilaç ve cerrahi  yöntemlerin dışında, ağrıya neden olan hasar görmüş dokuları, bedenin kendi  kendini iyileştirme mekanizmasını harekete geçiren doğal ve kalıcı tedavi  yöntemiyle iyileştirmek mümkün."

"BİR POZİSYONDA EN FAZLA 20 DAKİKA DURUN"

Mouse hastalığının, tenisçi dirseği, sinir sıkışması gibi farklı  şekillerde ortaya çıkan ofis hastalıklarını önlemek için, çalışma ve yaşam  koşulları hakkında bilinçli olmak gerektiğine dikkati çeken Doğan, şöyle devam  etti: "Bir pozisyonda en fazla 20 dakika durduktan sonra 2 dakika kadar işe  ara vermek ya da başka bir işle ilgilenmek daha doğru olacaktır. Bu sürede  sıkışmaya maruz kalan sinirler ve damarlara rahatlama şansı vermiş oluruz. Masa  başında bilgisayar karşısında oturarak çalışan kişiler, hareketsiz kaldıkları  için şekil bozuklukları yaşayabiliyor. Bel ağrıları, omurgada eğrilik gibi  rahatsızlıklar oluşuyor. Bel ve sırt ağrılarının, yanlış tedavi ve ilaçlar sonucu  sıklıkla tekrarlanabildiğinden rahatsızlıkların nüksetmemesi için önleyici ve  kalıcı tedavi olan 'proloterapi' yöntemini tavsiye ediyoruz. Bu yöntemle ağrıya  neden olan zayıflamış, yıpranmış bağ ve dokular güçlendirilip, tekrar eski haline  getirilir. Yöntemle vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizması harekete  geçiriliyor."

"YÖNTEM VÜCUDUN TAMİRCİ HÜCRELERİNİ AKTİF HALE GETİRİYOR"

Proloterapi'nin yenilenme ve onarma anlamına geldiğini aktaran Doğan,  1930'lu yıllardan günümüze kadar uygulanan yöntemin özellikle bağ-doku  problemlerinde başarıyla uygulanan bir tedavi metodu olduğunu söyledi. Doğan, proloterapinin önleyici ve doğal bir tedavi yöntemi olduğunu  anlatarak, hasarlı dokuya proloterapi yöntemiyle enjekte edilen ve özel bir  içeriğe sahip olan solüsyonun, hasarlı bölgede vücudun tamirci hücrelerini aktif  hale getirdiğini, vücudun kendini iyileştirme sistemini devreye sokan bu yöntem  sayesinde doğal bir tedavi uygulandığını vurguladı. Proloterapinin zayıflamış ve eski işlevselliğini kaybetmiş eklemleri,  kıkırdakları, ligamentleri ve tendonları güçlendirerek tekrar eski haline getirip  onardığına işaret eden Doğan, "Özel bir içeriğe sahip olan solüsyonun hasarlı  bölgelere enjekte edilmesiyle vücudun unuttuğu ve ağrıya neden olan bölgeler  tekrar uyarılır. Yöntemle sorunlu bölgelere iyileştirici hücrelerin hızla gelmesi  sağlanıp hasarlı dokular onarılır" diye konuştu. A.A

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:31 Ekim 2014Yayınlanma Tarihi:01 Kasım 2014

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.