Migren baş ağrıları nasıl oluşuyor

Migren toplumda çok sık görülen ve önemli işgücü kaybına sebep olan bir hastalıktır. Migren baş ağrıları nasıl oluşuyor?

Migren toplumda çok sık görülen ve önemli işgücü kaybına sebep olan bir hastalıktır. Migren baş ağrıları nasıl oluşuyor?

migrenMigren hastaları saatler sürebilen, zonklayıcı bir ba ağrısı ile birlikte mide bulantısı, kusma, ışığa ve sese hassasiyetten şikâyetçidirler. Baş ağrıları uykusuz kalma, stres, fazla ışığa maruz kalma, hormonal değişiklikler (örneğin regl dönemleri) ve açlık gibi sebeplerle tetiklenebileceği gibi kendiliğinden de ortaya çıkabilir. Bu tür etmenler migrenli olmayanlarda ba şağrısı oluşturmazken, genetik olarak yatkın kişilerde (migrenlilerin aile bireylerinde de sıklıkla migren görülür) bu tür tetikleyici faktörlerle migren ağrısı başlayabilir. Bir diğer deyişle, kişinin migrene yatkınlık derecesi biyolojik olarak olarak belirlenmektedir ve bu kişilerin beyinleri başağrısı tetikleyebilen faktörlere karşı daha hassastır.

MİGREN HAKKINDA HER ŞEY

Bazı migren hastalarında baş ağrısından önce aura olarak isimlendirilen gözde ışık çakmaları, bulanık görme gibi şikâyetler ortaya çıkar. Bu belirtiler yaklaşık yarım saat sonra başlayacak olan baş ağrısının habercisidir. Aura beyinde yavaş bir şekilde yayılan ve beyin aktivitesini geçici ve kısmi olarak baskılayan elektriksel bir bozuklukla (kortikal yayılan depresyon; KYD) açıklanmaktadır. Baş ağrısı ise baş ve yüzün duyusunu algılayan bir sinir olan trigeminal sinirin uyarılması ve duyarlılaşması ile ortaya çıkmaktadır. Auranın baş ağrısına sebep olup olmadığı ve eğer öyle ise ne şekilde başağrısı oluşturduğu ise tam olarak anlaşılamamıştır. Science dergisinin 1 Mart 2013 tarihli sayısında Hacettepe’den yayımlanan bir çalışma ile (Karataş ve arkadaşları) aura (yani KYD) ile baş ağrısı arasında daha önce bilinmeyen bir ilişki gösterilmektedir. Anestezi uygulanmış fare beyinlerinde yapılan araştırmalar sonucunda, sinir hücrelerinin (nöron) zarında bulunan Panx1 adı verilen iyon kanallarının, KYD’nin oluşturduğu aşırı metabolik strese bağlı olarak açıldığı ve inflamasyon adı verilen bir sinyal iletim yolunu tetiklediği saptanmıştır. Bir kaç aşamadan oluşan bu yol kısaca şöyle özetlenebilir: Panx1 kanallarının açılması nöronlarda bazı enzimleri aktive ederek alarmin (alarm verici) grubundan bir molekül olan HMGB1’in salgılanmasına neden olmaktadır. HMGB1 nöronların alarm sinyali olarak düşünülebilir; strese maruz kalan nöronlar bu şekilde beynin yardımcı diğer hücrelerini uyarmakta, stresi haber vermektedir. HMGB1 diğer hücreler üzerindeki algılayıcı moleküllere bağlandığında yardımcı hücreler inflamasyon ile ilişkili bir dizi molekülü beyin damarlarının etrafındaki sinir uçlarına doğru salgılamaya başlamaktadır. Bu şekilde trigeminal sinir sürekli uyarılmakta ve iltihaplı bir deri bölgesinin ağrıya duyarlılığının giderek artması gibi hassas bir hale gelmektedir. Sonuç olarak aktifleşen trigeminal sinir beyin zarlarındaki damarları genişletmekte ve uzun süreli baş ağrısına neden olmaktadır. KYD oluşturulan farelerin beyin damarları ve yüz ifadeleri incelenerek ağrı yaşadıkları deneysel olarak anlaşılabilmiştir. Panx1 kanallarının açılmasını engelleyen ilaçlar veya bu yolun genetik yöntemlerle baskılanması, KYD oluşturulmasına rağmen, farelerde inflamasyon sürecini ve baş ağrısını engellemiştir. Özetle, Panx1 kanallarının, nöron için bir stres kaynağını algıladıklarında alarm sinyallari gönderip başağrısı oluşturarak organizmanın bu olumsuz durumdan haberdar edilmesini sağladıkları söylenebilir. Migren hastalarının nöronları muhtemelen genetik ve çevresel nedenlerle (hormonal, ilaçlar gibi) daha düşük bir zorlanma eşiğine sahip olup, diğer beyinlerde soruna neden olmayacak şiddette bir etmen (örneğin açlık, uykusuzluk) migrenlilerin nöronlarının bu zorlanmayla baş edemeyerek alarm sinyalleri göndermesine ve baş ağrısına neden olmaktadır. Bu sonuçlardan yola çıkarak gelecekte yapılabilecek araştırmalarla yeni ilaçların geliştirilmesi mümkün olabilir ve migren hastalarının baş ağrısı sıklığının ve şiddetinin azaltılması sağlanabilir. BİLİM TEKNOLOJİ EKİ

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:08 Mart 2013Yayınlanma Tarihi:10 Mart 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.