James Bond'un şeytani düşmanları

James Bond son derece rahat biri. Büyük hırsları yok. Patronu M'nin pozisyonunun peşinde değil. Maddi anlamda imkânları sınırsız.

James Bond son derece rahat biri. Büyük hırsları yok. Patronu M'nin pozisyonunun peşinde değil. Maddi anlamda imkânları sınırsız.

Kendisine verilen işlerde azimli olsa da, aşk ya da yemekle ilgili zevkleri haricinde hiçbir şeyi arzu etmiyor. Basit bir adam. Filmdeki kötü adamların aksine. Onların gerçek arzuları var. "You Only Live Twice" (1967) filminde Ernst Stavro Blofeld süper güçleri bir nükleer savaşın içine sokuyor. "Moonraker" (1979) filminde Hugo Drax, üstün bir ırk yaratabilmek için uygarlığı biyolojik silahlarla yok etmeye çalışıyor. Daha mütevazı planları olan kötü adamlar bile, daha büyük bir şevkle bunların peşine düşüyor. "A View to a Kill" (1985) filmindeki Max Zorin gibi bilişim sektöründe başarılı mı olmak istiyorsunuz? Tüm Silikon Vadi'yi yutacak bir depreme yol açın. 50 yılı aşkın süredir 007 için çeşitli karakter arayışları oldu; şimdi de "Skyfall"da Daniel Craig'in oynadığı cesur ancak sorunlu biçimde içine kapanık bir karakterle devam ediyoruz. Ancak yeni sergisi "Exquisitely Evil: 50 Years of Bond Villains" ile Washington'daki Ajan Müzesi, ötekilere hak ettikleri önemi vermeye başlıyor. En az iki yıl sürecek olan sergi, ciddiyetle muzipliği, tarihle ironiyi birleştirerek, çizgi romandan fırlamış gibi görünen karakterlerden bahsederek ama aynı zamanda gerçek dünyayla nasıl yakından bağlantılı olduklarını göstererek doğru üslubu yakalıyor. Ortaya çıkan sonuç, bir Bond hayranı olmasanız bile son derece etkileyici. Kaç sergi Felix Leiter'in karısının "License to Kill"de öldürüldüğü sırada üzerinde olan kanlı bluzla eteği, Mussolini'yi 1943'te bir İtalyan hapishanesinden kaçıran Nazi komutanı Otto Skorzeny'e Hitler'in verdiği sigara kutusuyla yan yana sergileyebilir? Gerçekle tasarlanmış arasındaki etkileşim, serginin başlangıcında kendini gösteriyor. Ian Fleming'in (1908-64) 1939 yılında Londra'daki The Times gazetesi tarafından reddedilen bir makaleyi gören İngiliz deniz istihbaratı tarafından işe alındığını öğreniyoruz. Fleming daha sonra Bond'u hayal ederken, "savaş sırasında karşılaştığı tüm gizli ajan ve komando tiplerinin" bir karışımını yarattığını söylüyor. Ancak filmler, sadece deneyimlerden faydalanmadı; deneyimlerle paralellik gösterdiği de oldu. Süper güçler arasında savaş çıkarmak amacıyla Karayipler'deki gizli bir üsten gönderilecek Amerikan füzeleriyle ilgili ilk Bond filmi Dr. No'nun (1962) prömiyeri, Küba'daki nükleer silahlardan dolayı ortaya çıkan füze krizinden iki hafta önce gerçekleştirdi. Bu, filmi dönemin siyasi gelişmelerinin merkezine yerleştirdi. Sean Connery, bir Bond olarak o kadar etkiliydi ki, canlandırdığı karakter Fleming'in daha sonraki Bond betimlemelerini de etkiledi. İlk filmlerdeki kötü adamlar da serinin gidişatını belirledi. Beceriksiz yardakçılarını neşeli bir tavırla ölüme gönderirken beyaz bir İran kedisini okşamasıyla tanınan Blofeld, sonraki bazı filmlerde de görüldü. Sergi, Blofeld'in yüzünü boydan boya kesen yaranın, "From Russia With Love" filmindeki kötü ruhlu eğitmen Morzeny'nin yarasına benzediğini öne sürüyor. Sergi, Bond'daki kötü adamların değişim geçirdiğini ve önce Soğuk Savaş'ın korkularını, daha sonra da nükleer yok oluşu, sonra da tekelciler, uyuşturucu baronları, Sovyetler Birliği'nin çöküşü, 11 Eylül sonrası yaşanan kaos ve şimdi de siber terörizm konularına dâhil olduklarını gösteriyor. Bu süreç içinde istihbarat servisleriyle karmaşık bir etkileşim oluştu. Eski CIA Başkanı Willam Casey, çığır açan bir yüz tanıma teknolojisine yer veren "A View to a Kill"i izledikten sonra, bu teknolojiyi geliştirilmesi emrini verdi. Bond, saha ajanları tarafından da benimsendi. Müzenin genel müdürü olan eski CIA ajanı Peter Earnest, "Hepimizin kendimizi Bond gibi hissettiğimiz anlar olmuştur" diyor. Serinin son filmlerinde M rolündeki Judi Dench'in katı disiplinini çağrıştıran İngiliz iç istihbarat teşkilatı MI5'in eski direktörü Stella Rimington, "Bond çok iyi bir eğitim almıştı ama sorun şu ki sınırların nerede olduğunu bilmiyordu" diyor. İnsanlıktan uzak kötü karakterler, sadece ve sadece kendileri gibi insanlık dışı yeteneklere ve kusursuz bir zevke sahip olan kişiler tarafından yok edilebilir. Ancak 007 kendi topraklarında savaşmayı reddediyor. Tartışma yok. Psikolojik yorumlar yok. Büyük hırslar yok. Bond olması ve öldürme izni olması ona yetiyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:03 Aralık 2012Yayınlanma Tarihi:06 Aralık 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.