İLK KEZ BİR HASTANEDE

A.A

Kanser hastalarının tedavisinde sağlam dokuları maksimum düzeyde koruyan teknoloji Tomoterapi ilk kez bir hastanede.

Kanser hastalarının tedavisinde radyoterapi yöntemi uygulanırken sağlam dokuları maksimum düzeyde koruyan son teknoloji "Tomoterapi (TomoTherapy) İstanbul'daki özel bir  hastaneden sonra ilk kez bir devlet hastanesinde, Ankara Atatürk Eğitim ve  Araştırma Hastanesinde kullanılmaya başladı.

Sağlık Bakanlığı Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi  Doç. Dr. Metin Doğan, radyoterapinin kullanılabildiği tüm kanser hastalarına  uygulanabilen yönteme ilişkin AA muhabirine bilgi verdi.

Kanser tedavisinde yüksek teknolojinin kullanılmasıyla daha etkin ve tam  iyileşme şansının yakalandığını belirten Doğan, sık kullanılan yöntemlerden  birinin halk arasında ışın tedavisi olarak bilinen radyoterapi olduğunu  anımsattı.

Radyasyon onkolojisinde son teknolojinin kanserli hücreleri etkin   şekilde yok eden "Tomoterapi" cihazı olduğunu ifade eden Doğan, "Bu yöntem,  halk arasında nokta atış olarak adlandırılan tekniğin en geniş ve en hassas  kullanımıdır" dedi.

Birçok kanser hastasına umut olan cihazın şimdiye kadar Türkiye'de sadece  İstanbul'da özel bir hastanede kullanıldığını belirten Doğan, ikinci cihazın  üniversite ve Bakanlık hastaneleri içinde ilk kez Atatürk Eğitim ve Araştırma  Hastanesinde hizmet vermeye başladığını bildirdi.

Gün içerisinde ortalama 10-15 hastaya uygulanabilen tedavinin, diğer  yöntemlere kıyasla oldukça pahalı olduğunu belirten Doğan, tedavinin tüm  masraflarının Sosyal Güvenlik Kurumu geri ödeme kapsamında bulunduğunu,  hastalardan hiçbir şekilde para alınmadığını kaydetti. Doğan, hastaların  tomografi bilgilerinin akşamdan cihaza yüklendiğini ve sabaha kadar ışın  verilecek bölgeler hesaplanarak en uygun tedavinin yapıldığını anlattı.
        
"SAĞLIKLI DOKULARDA KORUMA SAĞLIYOR"
        
Radyasyon Onkolojisi uzmanı Dr. Faik Çetindağ da Tomoterapi'nin,  uzmanların radyoterapiyi uygun gördüğü her kanser hastasına yapılabildiğini  belirterek, "Baş-boyun kanserleri başta olmak üzere beyin, omurilik tümörleri,  tüm vücut ve tüm batın ışınlamaları, akciğer, mezotelyama, prostat, mesane,  jinekolojik ve meme kanserlerinde uygulanabilir" diye konuştu.

"Özellikle baş-boyun tümörlerinde kullanılan teknik, direk görüntü  eşliğinde yoğunluk ayarlı radyoterapi tedavisi ve her gün kritik organlar ve  tümör dokuları, alan kontrolü yapılarak tedavi doğrulanır. Örneğin, bu kanser  türünde hastalar, mevcut radyoterapi uygulamaları sonrasında geç yan etki olarak  ağız kuruluğu ile karşılaşır. Tomoterapi tedavisinde ise tükürük bezlerine  verilen doz en düşük düzeye indirilebildiğinden ağız kuruluğu bir yan etki  olmaktan çıkar.

Göz gibi diğer yöntemlerde tedavi sürecinde korunması çok zor olan  organlar, Tomoterapi sayesinde çok rahat korunabilir. Ayrıca, beyindeki diğer  dokular ile batın ışınlamalarında böbrek, rektum, mesane, bağırsak gibi az doz  ışın alması gereken organlar da Tomoterapi ile daha fazla korunabilir.

Öte yandan lösemi, lenfoma ve kemik iliği transplantasyonu gereken  hastalara yapılan tüm vücut ışınlamaları, diğer yöntemlere oranla daha kaliteli  yapılır."

Çetindağ, yöntemin farklı doz uygulamalarına olanak verdiğini de  belirterek, beyinde birden fazla tümör olması halinde o tümörlerin yüksek dozda,  beynin kendisinin ise düşük dozda ışınlanabildiğini söyledi.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:08 Şubat 2010

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.