Her 3 kişiden 2’si bilmiyor

Her 3 kişiden 2’si hipertansiyonu olduğunu bilmiyor.

Dünyada yaklaşık 1 milyar kişinin hipertansiyondan etkilendiği düşünülüyor. Türkiye’de her 3 yetişkinden biri hipertansiyon hastası. Ancak 15 milyonu bulan bu hastalardan 3’te 2’si yani yaklaşık 10 milyon kişi hipertansiyon hastası olduğunu bilmiyor.

TEKHARF çalışması ve Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği çalışmasına göre hipertansiyonun ülkemizde 18 yaş üzeri popülasyonda görülme sıklığı % 31.8. Her üç kişiden biri (erkeklerin % 27.5’inde, kadınların % 36.1’inde) yani yaklaşık olarak 15 milyon kişi hipertansiyon hastası. Daha da önemlisi, her 3 kişiden 2’si hipertansiyon hastası olduğunun farkında değil. Çünkü hipertansiyon öyle bir hastalık ki, organ hasarına neden olmadan önce hiçbir belirti vermiyor.

HİPERTANSİYON NEDİR, NASIL GELİŞİR?

Hipertansiyonu kan damarları içindeki kan basıncının normalden fazla yükselmesi olarak tanımlayan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Karahan Zor, hipertansiyonun nasıl geliştiği hakkında şu bilgileri veriyor:

“Kalp, dokuların canlılığı için gerekli olan kanı vücuda pompalarken ritmik ve periyodik hareketler yapar. Bunlar kasılma ve gevşemelerdir. Kalp kasıldığı sırada kalp boşluğundaki kan atardamar sistemine doğru atılır. Belirli bir anda kanın atardamar duvarlarına yaptığı basınca kan basıncı (tansiyon) diyoruz. Kalbimiz dokuların canlılığı için gerekli olan kanı vücuda kasılma ve gevşeme hareketleri yaparak gönderir. Kalp kasıldığı sırada kalp boşluğundaki kan, atardamar sistemine doğru atılır. Gevşeme hareketinde, kalp yeniden kanla dolar. Bu işlem periyodik olarak devam eder. Belirli bir anda kanın atardamar duvarlarına yaptığı basınç, tansiyon olarak adlandırılır. Kasılma anındaki tansiyona büyük tansiyon, gevşeme anındaki tansiyona ise küçük tansiyon adı verilir. Bu basınç değerleri, gün içindeki hareketlerimize ve duygularımıza göre değişir; değerler bazen alçalır bazen yükselir. Basıncın sürekli olarak yüksek olması yani hipertansiyon bir hastalıktır ve tedavi edilmesi gerekir.”

EN ÖNEMLİ SONUCU KALP VE DAMAR HASTALIKLARI

Hipertansiyonun kendi başına öldürücü olmadığını fakat tedavi edilmediğinde sonuçların öldürücü olabileceğini vurgulayan Dr. Zor, “Tedavi edilmeyen hipertansiyonun en önemli sonucu kalp ve damar hastalıklarıdır. Kan basıncı yeterince kontrol altına alınamadığında ortaya çıkan diğer önemli sonuçlar ise beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme kaybıdır” diyor.

HİPERTANSİYONDAN NE ZAMAN BAHSEDİLİR?

Hipertansiyonu teşhis etmenin tek yönteminin düzenli olarak tansiyon ölçtürmek olduğunu söyleyen Zor, ideal tansiyonun 120/80 mmHg ve altındaki değerler olduğunu ve 140/90 mmHg ve üzerindeki değerlerin hipertansiyon olarak değerlendirildiğini bildiriyor. Dr. Zor, etkili beslenmeye yönelik değişiklikler, azalmış tuz alımı, kilo kaybı ve artmış sebze ve meyve tüketiminden oluşan yaşam tarzı değişiklikleri ve daha sık tansiyon takibi öneriyor.

SİGARA RİSKİ ARTIRIYOR

Dr. Zor, hipertansiyon vakalarının yaklaşık yüzde 90-95’inde herhangi bir neden bulunmadığını ancak şişmanlık, sigara, kötü beslenme, ailesel yatkınlık gibi risk faktörlerinden söz edilebildiğini belirterek, “İçilen her sigara 15 dakika kadar tansiyonu yükseltiyor. Bir diğeri içildiğinde tekrar yükseliyor ve asla normal değerine dönmüyor. Ve gün boyu peş peşe içilen sigaranın zaman içinde aşırı yükselmelere yol açtığı biliniyor” ifadesini kullanıyor.

TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK

Hipertansiyon tedavisinde hedef, kan basıncının normal değerlere çekilmesi ve kan basıncı yüksekliğine bağlı organ hasarlarının azaltılması. Dr. Ayşegül Karahan Zor, hipertansiyona eşlik eden başka hastalıkların olup olmamasına, kardiyovasküler risk durumuna ve hipertansiyonun yol açtığı hedef organ hasarlarının meydana gelip gelmemesine bağlı olarak değiştiğini söylüyor.

A.A


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:18 Mayıs 2016Yayınlanma Tarihi:16 Mayıs 2016

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.