ERGENLİKTE DEPRESYON

Anneyizbiz

Psikolog Eda Gökduman anlatıyor:

"Çocukluk döneminden gençlik dönemine geçişi ergenlik dönemi olarak tanımlayabiliriz. Bu dönemde çocukta fiziksel, psikolojik, duygusal ve davranışsal olarak belirgin değişimler gözlemlenir. Bu değişimler öncelikle ergeni yorar. Yeni bedenine, hızla değişen duygularına, anlamsız davranışlarına uyum sağlamak ve bunları kontrol edememek ergenin kafasını karıştırır. İşte bu nedenle bu dönemde ergene karşı anlayışlı olunmalı ve bu dönemi rahat atlatması sağlanmalıdır.

İçinde bunduğu ortamda kendini ve kimliğini gösterebilmek için yoğun bir çaba gösterir. Onay alamamak, tercih edilmemek, beğenilmemek yaptığı bir espriye gülünmemesi bile onun kırılması ve mutsuz olması için yeterli olabilir. Aile ile çatışmalar artarken arkadaşlar daha fazla önem kazanmaktadır.

Ergenlik dönemindeki bu mutsuzluk döneminin uzun sürmesi, iki haftalık bir süredir devam eden öfke hali, huzursuzluk, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, aşırı yeme ya da hiç yemek yemek istememe, üzüntülü bir duygulanım, karamsarlık, içe kapanma (sürekli yalnız kalma isteği), uyku düzeninde bozulma (geç yatma ya da aşırı uyuma), arkadaşları ile görüşme isteğinde ve kendine bakımda azalma, kendine güvensizlik ve yaşamının bir anlamının olmadığı düşüncesi, aile ile sürekli devam eden çatışmalar bir depresyonu gösteriyor olabilir.

Bu dönemde depresyonla ergenlikteki mutsuzluğu karıştırmamak gerekir. Hızla değişen duygulara bu dönemde sık rastlanır. Bir anda öfkelenen, çılgınca davranışlar gösteren ergen beş dakika sonra gülerek size şakalar yapabilir. Bu davranışını bir problem olarak görmemeli, sadece geçiş döneminin tipik bir davranışı olarak algılamalısınız.

Bu dönemde bir çok anne-baba birçok ergeni anlamakta güçlük çeker. Ona nasıl yardımcı olacağını, onunla nasıl konuşacağını bilemez. Ergenin tepkisel davranışları ile ailede büyük çatışmalar, aile üyeleri arasında duygusal kopukluklar ve ileriki yaşlara kadar devam eden iletişim sorunları oluşur.

Bu dönemde yetişkinin yapması gereken ilk şey onun ergenlik gibi zor bir dönemde olduğunu ve artık büyüdüğünü kabul etmektir. Sınırlarına saygı duymalı, olumlu yönlerini ortaya çıkarması için ona yardımcı olmalı ve çözemediği sorunlarını hızla fark ederek yaşamsal deneyimlerini paylaşmalıdır. Bunlar bir öğüt niteliğin asla taşımamalı. Sadece sohbet içerisinde tatlı paylaşımlar olarak kalmalıdır. Ergenlik dönemine girmeden önce iyi bir anne, baba, çocuk iletişimi sağlanırsa bunu başarmak çok daha kolay olacaktır. Eğer kendisi de isterse sevdiği bir spor alanına yönlendirmek bu dönemi rahat atlatmasına yardımcı olur.

Ergenlik döneminde yaşanan soruların çözümlenememesi ergenin tüm yaşam sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu dönemde ergenin kendisini olumlu algılaması (beğenmesi, başarılı görmesi, tercih edildiğini hissetmesi), karşı cinsle ilişki becerilerini geliştirmesi, toplum içerisinde kim olduğu ve yerinin ne olduğunun farkına varması, kendi bedenini tanıması gerekmektedir. Bu özelliklerin ergenlik döneminde kazanılamaması yetişkinlikteki sosyal yaşamda problemler yaşamasına ve yaşam boyu mutsuz bir kadın/erkek (anne/baba) olmasına neden olacaktır.

Ergenlik döneminde terapi süreci reddedilebilir. Kendisinde değil de ailesinde problem olduğunu öne süren bir ergenin tedavi için zorlanmaması gerekmektedir. Eleştiri ve öfke ile bu dönemde hiçbir problem çözülemez. Terapi önerilecek bir ergene, bu terapiye ailecek gideceğinizi, herkesin ailedeki rollerinin neler olduğunu öğrenmesi gerektiğini, iyi ve mutlu bir aile olmak için çaba göstermek istediğinizi iletin. Bu mesajınızı alan ergen kendisini suçlanmış hissetmeyecek ve terapiye uyum gösterecektir."


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:10 Eylül 2009

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.