Bipolar bozukluk belirtileri nelerdir?

Bipolar bozukluk nedir, Bipolar bozukluk tedavisi nasıldır, bipolar bozukluk belirtileri nelerdir: İşte Bipolar Bozukluk hakkında her şey...

Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi, NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Gökben Hızlı Sayar Bipolar Bozukluğu anlattı… Bipoların mani döneminde aşırı enerjik olan hasta, depresyon döneminde parmağını dahi kıpırdatamaz. Duygulardaki bu değişimler beyin kimyasındaki bozulma ile alakalıdır. Bipolar afektif bozukluk ya da diğer isimleriyle manik depresif hastalık, iki uçlu duygudurum bozukluğu, psikiyatrinin en gizemli hastalıklarından birisidir. Bu gizemin iki sebebi vardır. Birinci neden, hastalığın getirdiği duygusal dalgalanmalardır.

 Hastalığın depresyon döneminde neredeyse elden ayaktan düşen, kendine güvensiz, karamsar, çökkün olan kişi, hastalığın manik dönemine girdiğinde aşırı canlanır, kendine güveni başını belaya sokacak kadar artar, bir anda yatırımlar yapmaya, riskli kararlar almaya başlar. Depresyon döneminde parmağını kıpırdatmaya takati olmayan kişi gider, yerine geceleri bir iki saat uyuduğu halde sürekli koşturan, enerjisi bitmek bilmeyen bir kişi gelir. Bu değişkenlik hastanın yakın çevresindekiler için oldukça şaşırtıcı olur. Hastalığın ikinci gizemi ise hekimleri şaşırtır. Tıp dünyasında yaşanan bütün gelişmelere rağmen, bipolar afektif bozuklukta beyinde neler olup bittiği halen tam bilinememektedir. Ancak araştırmalar beyinde bozulan mekanizmalarla ilgili ipuçları vermektedir.

BİPOLARDA BEYİN KİMYASINDA BOZULMA OLUR

Beynin çalışmasında, sinir hücrelerinde “reseptör” adı verilen, hücrenin diğer hücrelerden gelen sinyalleri algılayan “antenleri” ve “nörotransmiter” adı verilen, bir sinir hücresinden diğerine mesajlar taşıyan “kimyasal postacılar” büyük önem taşır. Yapılan araştırmalarda bipolar afektif bozuklukta bu iki yapının bozulduğu gösterilmiştir. Kimyasal postacılar hastalığın gelişiminde önemli rol oynadıkları için tedavide de kimyasal düzenleyiciler oldukça önemlidir.

BİPOLAR BOZUKLUK BELİRTİLERİ

Beyin sistemlerindeki bozuk çalışma nedeniyle birbiriyle yarışan düşünceler, bir konuya odaklanamama, konuşurken konudan konuya atlama sık olarak izlenir. Kimyasal iletimdeki bozulma aynı zamanda duygusal dalgalanmalara da sebep olur. Mani, depresyon, hipomani ve normal ruh hali dönemleri sarkaç gibi birbirini takip eder.

BEYİNDEKİ MOLEKÜLLERİN ÇALIŞMA HIZI BİPOLARI ETKİLİYOR

PET (Positron Emission Tomography) adı verilen ve damar yolu ile enjekte edilen, metabolik radyoaktif ajanların biriktiği normal veya patolojik dokuları görüntüleyen nükleer tıp inceleme tekniği ile yapılan çalışmalar bipolar beyindeki bazı bozuklukları göstermiştir. Bu çalışmalara göre beyinde dopamin, serotonin ve norepinefrin olarak bilinen kimyasal postacıları salan hücrelerin yoğunluğunda artış saptanmıştır. Bu moleküller sinir hücrelerinin haberleşmesinde önemlidir. Duygunun düzenlenmesi, strese verilen cevap, haz alma, ödül mekanizmaları, muhakeme becerisi, dikkat ve bellek gibi birçok beyin fonksiyonunda görev alırlar. Hastalığın aktif döneminde olmasalar dahi, bipolar hastaların beyinlerinde bu moleküllerin aktivitesinde, hastalığı olmayanlara göre ortalama %30 artış izlenmiştir. Moleküllerin çalışması normalde beklenenin ne kadar üzerindeyse, kişinin dikkatinin de o denli bozuk olduğu da çalışmalarda gösterilmiştir. Bipolar afektif bozukluk tedavisinde sıklıkla kullanılan lityum ve valproik asit gibi maddeler, bahsedilen bozukluğu dengeye koyarlar.

GENETİK SEBEPLER OLABİLİR

Bipolar bozukluğun bazı ailelerde daha sık görülmesi, hastalıkta saptanan beyin kimyasındaki bozukluğun genetik bir sebebinin olabileceğini düşündürür. Bipolar afektif bozukluk, toplum içinde %2-3 oranda görülürken, anne ya da babasında bipolar bozukluk olan bir kişinin hastalığa yakalanma ihtimali %12-15 civarındadır. Tek yumurta ikizlerinin genetik olarak birbirinin eşi olduğu bilinir. Bu durum hastalıkların genetik geçiş oranlarını ölçme konusunda oldukça yardımcıdır. Tek yumurta ikizlerinden birisinde bipolar afektif bozukluk varsa, diğer ikiz eşinde de hastalık görülme oranı %85’tir. Bu yüksek oran, hastalıkla ilişkili kimyasal denge bozukluğunun büyük oranda genetik geçiş ile gerçekleştiğini düşündürür.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:03 Mayıs 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.