Alzheimer’ın Gizli Gücü: Bozulmuş Uyku-Uyanıklık Döngüsü Hastalığı Tetikliyor Olabilir

Yeni araştırma, Alzheimer’ın beynin biyolojik saatini ele geçirerek hastalığın ilerlemesini hızlandırabileceğini ortaya koydu. Uyku düzeninin yeniden sağlanması, hastalığın seyrini yavaşlatmanın anahtarı olabilir.

Washington Üniversitesi (WashU Medicine) araştırmacıları, Alzheimer hastalığında görülen uyku düzensizliklerinin sadece bir semptom değil, aynı zamanda hastalığın itici gücü olabileceğini keşfetti. Çalışmaya göre, Alzheimer’ın neden olduğu amiloid plakları, beynin sirkadiyen ritmini bozuyor; bu da yüzlerce genin açılıp kapanma zamanlarını değiştirerek beyin hücrelerinin koordinasyonunu altüst ediyor.

Beynin Biyolojik Saati Bozulunca Ne Oluyor?

Beynimiz, her gün milyonlarca hücresel işlemi sirkadiyen saat aracılığıyla düzenliyor. Ancak Alzheimer bu sistemi “hackliyor”. Özellikle mikroglia ve astrosit adı verilen iki temel hücre tipi, amiloid birikimi nedeniyle ritmini kaybediyor.

Mikroglia: Beynin bağışıklık sistemi gibi davranarak atıkları temizler.

Astrositler: Nöronların iletişimini sağlar.

Bu hücrelerin ritminin bozulması, amiloid temizleme mekanizmasını zayıflatıyor, dolayısıyla hastalığın ilerlemesini hızlandırıyor.

Alzheimer ve Uyku İlişkisi

Uzmanlar, Alzheimer hastalarında görülen gece uykusuzluğu, gündüz uyuklamaları ve “gün batımı sendromu” gibi belirtilerin beynin iç saatindeki bu bozulmadan kaynaklanabileceğini belirtiyor.
Araştırmayı yöneten Prof. Dr. Erik S. Musiek, “Alzheimer’la ilişkili 82 genin yaklaşık yarısı sirkadiyen ritim tarafından kontrol ediliyor. Bu genlerin ritmi bozulduğunda hastalığın ilerlemesi kaçınılmaz hale geliyor.” diyor.

Yeni Tedavi Umudu: Biyolojik Saati Yeniden Ayarlamak

Araştırmacılar, biyolojik saatin yeniden dengelenmesinin, Alzheimer’ın ilerleyişini yavaşlatabileceğini düşünüyor. Uyku kalitesini artırmak, ışık terapisi, düzenli beslenme ve melatonin destekleri gibi yöntemlerin beyin ritmini stabilize edebileceği belirtiliyor. Musiek, “Gelecekte amacımız, belirli hücre türlerinde bu saati güçlendirip zayıflatarak Alzheimer’ı önlemek.” diyor.

Bilim İnsanları Ne Diyor?

Çalışma, Nature Neuroscience dergisinde yayımlandı ve ABD Ulusal Yaşlanma Enstitüsü tarafından desteklendi. Sonuçlar, Alzheimer tedavisinde gen ritimlerini hedef alan yeni ilaçların geliştirilebileceğine işaret ediyor.

Uyku Bozukluğu Alzheimer Riskini Artırır mı?

Evet. Araştırmalara göre uzun süreli uykusuzluk ve düzensiz uyku alışkanlıkları, beyinde toksik protein birikimini kolaylaştırarak Alzheimer riskini artırabiliyor. Özellikle 50 yaş sonrası uyku kalitesi, Alzheimer riskinin en güçlü göstergelerinden biri olarak görülüyor.

Sık Sorulan Sorular (SSS)

1. Alzheimer hastalarında uyku neden bozulur?
Amiloid plakları, beynin biyolojik saatini yöneten bölgelerde birikerek sirkadiyen ritimleri bozar. Bu da uykusuzluk, gündüz uykuları ve “gün batımı sendromu” gibi belirtilere yol açar.

2. Uyku düzeni Alzheimer’ı önleyebilir mi?
Düzenli uyku, ışık maruziyeti ve beslenme saatlerinin kontrolü, beynin biyolojik ritmini koruyarak Alzheimer riskini azaltabilir. Ancak kesin bir önleme yöntemi henüz bulunmamaktadır.

3. Bu araştırma neyi değiştiriyor?
Araştırma, Alzheimer tedavisinde sadece ilaçlara değil, biyolojik ritmin düzenlenmesine dayalı yaklaşımların da etkili olabileceğini ortaya koyuyor.

Beynin Saatini Onarmak, Alzheimer’a Karşı Yeni Umut

Alzheimer’ın yalnızca bir hafıza hastalığı değil, biyolojik zamanlama bozukluğu olduğu anlaşılıyor. Bu yeni bulgular, uykunun sadece dinlenme değil, beyin sağlığının koruyucusu olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Bilim insanlarına göre, beynin doğal ritmini yeniden ayarlamak, Alzheimer’a karşı en güçlü savunmalardan biri olabilir.


https://www.sciencedaily.com/releases/2025/11/251102205012.htm


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:03 Kasım 2025

© 2025e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.