AKIL SAĞLIĞI ŞART
Şaban Özdemir (NPGRUP)
Dr. Semra Baripoğlu Bursa'daki sahte şeyh olayının psikolojik değerlendirmesini yaptı…
Bursa'da sahte şeyh olduğu ve kendilerine gelenleri kandırıp birçoğuyla cinsel ilişkiye girdiği iddia edilen bir kişi tutuklanarak cezaevine gönderilirken, 47 yaşındaki şeyhin verdiği ifadeler ise daha çok konuşulacak gibi. Öyle ki bu kişi kadın ve erkek ayırt etmeksizin müritlerine oral seks yaptırdığını ve cinsel ilişkiye girdiğini itiraf etti. İsteyerek cinsel ilişkiye girilmesi ise akıllara bu nasıl bir psikoloji sorusunu getirdi.
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Doktorlarından Semra Baripoğlu Bursa'da sahte şeyh ve cinsel istismar olayını, psikolojik yönüyle değerlendirdi.
Psikiyatr Baripoğlu;
Dindar Olmak İçin De Önce Akıl Sağlığı Gerekli
Bu haber ülkemizde halen din olgusunun ne kadar sağlıksız şekilde ele alındığının açık bir
göstergesi. Bundan daha önemlisi, ruh sağlığı açısından daha yapılması gereken çok şey
olduğunu bizlere göstermesi…
Şeyh olarak kendini tanıtan kişinin belli ki cinsel işlevlerle ve kişilik özellikleriyle ilgili birtakım "zorlukları" ve beraberinde muhakeme kusurları var. Tabi kendisinde ne gibi ruhsal patolojiler olduğunu söylemek için ayrıntılı bir değerlendirme yapmak gerekir. Kişilik haklarına saygı gereği çok fazla özelinde konuşmak istemiyorum. Başka olgularda da görüyoruz, dergah, yatılı kurslar gibi ortamlar cinsel sorunların, yönelimlerin açığa çıkması, eyleme dökülmesi açısından uygun zemin sağlayabiliyor.
Bu nedenle naif dini duygularla ya da daha çok bir beklenti, yardım talebiyle (ör. Çocuğu olmayan, kısmeti açılmayan, eşiyle sorunlar yaşayan kadınlar..vb) bu tür hocalara giden insanların
beklentileri yüksek olunca hoca ne derse yapmak zorunda hissedebiliyor.
Tabi ki burada beklenti ne olursa olsun, bunun için hayatında ilk kez gördüğü biriyle cinsel ilişki kuran
insanların da muhakemelerinde ciddi bir kusur olduğunu söylemek zorundayız. Yetişkin bir
birey, eğer sağlıklı bir beyin ve ruhsal duruma sahipse, hocaya gitmiş olsa bile asla böyle bir
yönlendirmeye uymaz ve bunun bir taciz olduğunu hemen anlayabilir.
Bu durumda devlet ne yapmalı?
Devlet din diyanet işlerine hızla bir düzenleme getirmeli ve bu tür istismarlara açık kapı bırakmayacak şekle sokmalı. İstismarcılar gereken en ağır cezayı almalı. Halk camiler, okullar aracılığıyla bilgilendirilmeli. Ruh sağlığı çalışanları ile ortak çalışmalar yapılarak koruyucu ruh sağlığı hizmetleri yaygınlaştırılmalı. Tabi travmaya uğrayanlar bireysel olarak ele alınmalı, gerekli tedavileri yapılmalı."
Paylaş