SEZARYENLE DOĞUM YAPIYOR

A.A

Türkiye'de sezaryenle  doğum oranları, bölgelere ve kurumlara göre farklılık gösteriyor.

 


Bu orana göre, Türkiye'de her iki   kadından biri sezaryenle doğum yapıyor.

Uzmanlar, tıbbi bir zorunluluk olmadığı sürece normal doğumun hem anne  hem de bebek sağlığı için en doğru yöntem olduğu vurguluyor.

Sezaryenle doğumun kadın sağılığını ciddi oranda riske attığına dikkati  çeken uzmanlar, sezaryen doğuma bağlı hem açık karın cerrahisi hem de uygulanan  anestezinin ek risklerinin anne ve bebeğe geçtiği; enfeksiyon riskinin arttığı,  kan tranfüzyonu gerektiren kanama, tromboembolik hastalık riskinin yükseldiğini  ve iç organlarda yaralanma olasılığının bulunduğu uyarısında bulunuyor.

Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana  Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aydan Biri,  son yıllarda uygulama sayısı artan “sezaryen”le doğumun kadın sağılı açısından  sakıncalı olduğunu söyledi.

Sezaryenle doğumun, tüm dünyada hafif bir artış gösterdiğini belirten  Biri, bu uygulamanın Türkiye'de “oldukça sık uygulanan” bir doğum şekli haline  geldiğini ileri sürdü. Biri, sezaryen doğum oranlarının bölgelere ve kurumlara  göre farklılık göstermekle birlikte “ortalama yüzde 49” olduğunu ve bunun  oldukça yüksek bir seviye olarak yorumlanması gerektiğini bildirdi.

Bu orana  göre, “Türkiye'de her iki kadından biri sezaryenle doğum yapmaktadır” diyen  Biri, “Diğer bir bakış açısıyla, gebe kalabilen ve bebeği 20 hafta üzerine geçen  her iki kadından biri açık bir karın ameliyatı olmaktadır. Bu neredeyse halk  sağlığı sorunu sayılacak derecede ciddi bir orandır” diye konuştu.

Biri, Türkiye'de sezaryen doğum sonrasında ikinci doğumun da mutlaka  sezaryenle yapılması anlayışının gelecekte oranları daha da yükselteceğini ifade  ederek, “Sağlık Bakanlığı, artan sezaryen oranlarını önemli bir sorun olarak ele  almış ve sezaryen oranlarını tıbbi endikasyonların gerektirdiği yüzde 15 civarına  çekilmesini hedeflemiştir” dedi.
        
"TIBBİ GEREKÇE HALİNDE SEZARYEN DOĞUM GEREKLİDİR”
        
Birçok tıbbi nedenle gerek anne gerekse bebek sağlığını korumak için  sezaryen doğumun gerekli olduğunu vurgulayan Biri, şunları kaydetti:

“Gerçekte tıbbi nedenlere dayalı sezaryen doğum gerekliliği, bugün  ulaşılan noktanın çok altındadır. Bu yüzden oranlardaki yükselmenin nedeni, anne  ve bebek sağlığının korunması amacının ötesinde, çoğu kez isteğe bağlı yapılan  sezaryenler gibi görünmektedir.

Anne ve bebek de cerrahi bir doğumdan normal vajinal doğuma göre daha  fazla sorun yaşıyor görünmektedir.

Çeşitli açılardan yetersiz ve bazı konularda  kesin bir karara varılmasını sağlamasa da sezaryen ve vajinal doğumu kıyaslayan  çalışmaların sonuçlarına bakıldığında, sezaryen doğuma bağlı hem açık bir batın  (karın) cerrahisinin, hem de uygulanan anestezinin ek riskleri anne ve bebeğe  yüklenmektedir.

Anne açısından bakıldığında, sezaryen doğumlarda özellikle enfeksiyon  riski artmaktadır. Bu enfeksiyonlar ameliyat bölgesini, üreme organlarını, diğer  sistemleri ilgilendirebilir (rahim iç yüzeyi enfeksiyonu, kesi yeri enfeksiyonu,  pnomoni:akciğer enfeksiyonu).

Yine sezaryen doğumlarda kan tranfüzyonu gerektiren kanama, tromboembolik  hastalık riskinin attığını gösteren araştırmalar mevcuttur. Bunların dışında  cerrahi sırasında iç organ ve damarsal yaralanmalar olasılık dahilindedir.  Hastanede kalış süresinin ve çeşitli sorunlar nedeniyle yeniden hastaneye  yatırılarak tedavi edilme gerekliliği de sezaryen doğum sonrasında daha sık  olmaktadır.”
          
"HEKİMLERDE DE SEZARYENİ TERCİH EDENLERİN ORANI ARTIYOR”
        
Bazı ülkelerde sezaryen oranlarındaki artışın engellenebilmesi için, bir  kez sezaryen sonrasında uygun olduğunda vajinal doğum teşvik ediliyor.

Anne adayları, normal doğumun gerçekleşmesi için gereken kasılmaya bağlı ağrıdan ve sürenin  belirsizliğinden korkmak, doğum sonrası estetik kaygısı duymak gibi gerekçelerle sezaryeni tercih edebiliyor. Ancak, tüm bu korkulara  karşın doğru olanın normal doğum olduğu vurgulanıyor.

Hekimlerde de sezaryeni tercih edenlerin oranı artıyor. Çünkü, gebe hekim  üzerinde baskı yaratabiliyor. Anne adayı, doğumu hekimin yaptırmasını istiyor.  Hekim, zamanı kestirilemeyen doğum eylemini izlemekte ve doğuma katılmakta  zorlanabiliyor. Medikolegal baskılardan maddi ve manevi zarar gören hekim, normal  doğum sonrası çoğu kezde doğumdan kaynaklı olmayan sorunlu bir bebeğin hesabını  vermemek için sezaryen doğuma yönelebiliyor.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:22 Mart 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.