Karabulut Olayının Bir Analizi

Adli Tıp raporuna göre işlenen cinayette kesilen başın canlı kesildiği, başta 13 vücutta 29 yara izi, 5 adet delici yara izi olduğu, toplam 47 adet yara izinden çoğunun uzun ve düzgün yara izi olduğu maktülün tırnak altında DNA örneklerinin mevcudiyeti, dolayısı ile işkence ihtimalini ve başka kişilerin varlığını güçlü bir şekilde gösteriyor.

Diğer tarftan 197 gün ustaca saklanan 17 yaşındaki şüpheli genç C.G. izleri ustalıkla gizleyecek bir ifade veriyor. Emniyet bürokrasisinin kamu oyu baskısı olmasa dosyayı örtbas edeceği izlenimi uyandı.

"O insan altı bir varlıktı"
Adli psikiyatride olgular analiz edilirken olayı ele alış biçimi yargılama ve akıl yürütme kapasitesi, isnad yeteneği yani eylemin karşısında suçun sonuçlarının ayırdında olup olmadığı (farik ve mümeyyiz) incelenir. Şuur ve harekat serbestisi değerlendirilir.

Olayla ilgili noktasal değerlendirme yapmak hem ahlaki değil hem de mümkün değildir.Bu sebeple olaydan hareketle psikososyal analiz yaparak toplumu bilgilendirmek daha doğru olacaktır.

Birinci boyut olarak, Gariboğlu ailesi ile ilgili özgeçmiş değerlendirmesi yaptığımızda çok can yaktıklarını söylemek ve suça beceriklilikte oldukça nitelikli ve başarılı olduklarını varsaymak mümkündür. Dezinformasyon denilebilecek basına çarpıtan haberler servis edildi.

Sayın Valimiz Muammer Güler'in vurguladığı gibi önemli yardım alması akla en yakın ihtimaldir.

İkincil psikolojik kazanç
C.G. açısından ilk gözlem;197 gün kaçan bir insanın acısı, korkusu, yüz ifadesine yansımamıştı. Bu tarz bir cinayetin failinde olması gereken yüze vuran duygudurum ifadesi yoktu. Hatta uzmanları bile şaşırtan rahatlığı, özgüveni vardı.

Bu tarz canavarca saik ile işlenmiş cinayetlerde faillerde ikincil psikolojik kazanç var mı sorusu uzmanlarca araştırılır.

Bazı vicdan muhakemesi bozuk ama hasta olmayan, antisosyal olan bireyler suçu zevkle işlerler. Öldüreceği kişiyi önce değersizleştirir insan altı bir varlık olarak kendine algılatır sonra işkence ile onu öldürürken de özel bir zevk alır. Satanist ritüeller bunun kanıtıdır.

Karabulut ailesinin tutumu
Genelde böyle durumlarda insan içine çıkamama davranışı ile sessizlik ve kan helali ile susma davranışı tercih edilmedi. Gerçekten olay çok vahşice idi. Ailenin şu anda susması ve adaletin tecelisini beklemesi gerekiyor.

Karabulut ailesinden ciddi bir özeleştiri duymadık. En azından keşkelerini toplumla paylaşıp benzer ailelere uyarı görevlerini yapmış olurlardı. Babanın toplumun dersler çıkarması yönünde bir mücadeleye girmemesi olayı sadece kendi penceresinden değerlendirdiği bunun için de agresif olduğu izlenimi uyanıyor.

Toplumsal değerler ve siyaset açısından
Siyasetçilerin ve emniyet görevlilerinin "O da kızına sahip çıksaydı" yaklaşımı hiç insani değil. Herkes kendi sorumluluğuna dikkat etmeli. Türkiye’nin popüler kültürün kurbanı olmamaması için muhafazakar hükümetin fazla bir şey yapmaması çok acıdır.

Kültür Bakanlığımız müze bakanlığı gibi ve 'Yerel olmadan evrensel olunmaz' ilkesini unutmuş gözüküyor. Çocuklarımız elimizden akıp gidiyor aileyi güçlendirecek ciddi bi TV programı yok. Tam tersi kadın kuşağı programları aileyi daha çok zayıflatıyor.

Toplumdaki kültür ve ahlak erozyonu toprak erozyonundan çok daha fazla Türkiye’yi bozuyor. Ankara günlük siyasetin kaosundan orta ve uzun vadeli kültürel yozlaşmayı es geçiyor.

Zayıflayan değerler merhamet, şefkat, adalet ve saygı... Bu değerler azalınca karşıtı şiddet, acımasızlık, saygısızlık, yüzsüzlük artıyor.

Bu gibi değerleri bize aktaran atalarımızın kemikleri sızlıyordur.

Yeni Karabulut olgularının olmaması için hepimiz kendi alanımızı temizlememiz ve elimizi kafamızın arasına alıp düşünmemiz gerekir.

ntarhan@gmail.com

Kaynak:
//www.yazete.com/Karabulut-Olayinin-Bir-Analizi_24431.html

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:20 Mayıs 2009

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.