2013'te bilimde neler olacak?

Bilim ve teknolojinin insan yaşamı üzerindeki etkisi son birkaç nesildir giderek artıyor. Peki 2013’te bilimde neler olacak? İşte cevabı.

Bilim ve teknolojinin insan yaşamı üzerindeki etkisi son birkaç nesildir giderek artıyor. Peki 2013’te bilimde neler olacak? İşte cevabı.

Bugüne dek geleceğe yönelik tahminler hep 20-30 yıllık süreleri kapsayacak şekilde yapılıyordu. Fakat son günlerde değişikliklerin ivmesi arttıkça tahminlerin de vadesi kısa tutulmaya başladı. bilim_gelismeler2013’te neler olacağı ile tahminler yürüten bilim insanlarını çoğu bu yıl olağanüstü olaylara hazırlıklı olmamız gerektiği konusunda hemfikir. Bu yıla damgasına vurması beklenen bilim olaylarıyla ilgili tahminler şu başlıklar altında toplanıyor:

1. FİZİKTE YEPYENİ BİR DÖNEM

4 Temmuz 2012 tarihinde Cenevre’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda (LHC) görevli bilim insanları Higgs bozonunu keşfettiklerini duyurdular. Higgs, parçacık fiziğinin Standart Modeli’nin son parçası idi. Milyarlarca dolara mal olan bu keşif, bir dönemin kapanıp, yepyeni bir dönemin başlamakta olduğunun işaretiydi Bir önceki dönem her gün karşılaştığımız maddelerin fiziği ile ilgiliyken, bir sonraki dönem daha soyut kavramları ele alıyor. Şimdi astronomlar bunların içinde en gizemlisi olan kara madde üzerine yoğunlaşmış durumda. Dünya üzerinde keşfedilen “sıradan” maddenin evrenin yalnızca beşte birini oluşturduğu gerçeğinden hareketle, geride kalanın kara madde olduğu düşünülüyor. Fizikçiler henüz bu maddeyi doğrudan gözlemleyemedilerse de epey yakınlaşmış olduklarına inanıyorlar. Birkaç farklı dedektör şu anda yer altı kara maddeyi arıyor. Elde edilen bazı kanıtlar fizikçilerin çoğunu tatmin edecek nitelikte bulunmadıysa da heyecanlandırmaya yetti. Şimdi bütün gözler Güney Dakota maden ocağına yerleştirilmiş bulunan LUX (Large Underground Xenon) dedektörüne çevrilmiş durumda; 2013 yılında veri toplamaya başladığında hassas kanıtları gözler önüne sereceği umut ediliyor. Bir diğer seçenek de kara maddenin uzayda aranması. 2012 yılında kozmik gama ışınlarını inceleyen bilim insanları galaksimizin merkezinden çıkan sıra dışı bazı fazlalıklar keşfettiler. Bu sinyalin bir açıklaması, kara madde parçacıklarının birbirleriyle çarpışması ve yüksek-enerji radyasyonuna dönüşmesi. Yeni yıl kuşkusuz yeni verilerin, daha iyi analizlerin ve bir olasılıkla da kara maddeyi kesin olarak kanıtlayacak bulguların yeni ufuklar açtığı bir dönem olacak.

2. KÖK HÜCRE ARAŞTIRMALARININ ÖNÜNDE ENGEL KALMADI

2012’de iki farklı bilim ekibi, birbirlerinden bağımsız olarak yürüttükleri iki çalışmada normal bir deri hücresini sinir hücresine dönüştürmeyi başardılar. Bu çalışmalar insan kök hücre çalışmalarının gidişatını kökten değiştirecek önemli gelişmelerdi. Kök hücreler tıp için çok büyük bir potansiyel taşıyor, çünkü farklılaşmamış hücrelerden spesifik amaçlara yönelik hücrelere dönüşebiliyorlar. Ne var ki kök hücre kullanımı, çoğunlukla embriyolardan elde edildiği için etik açıdan hep kesintiye uğramıştır. 2006 yılında Japonya’nın Kyoto Üniversitesi’nden Şinya Yamanaka, embriyonik hücrelerin dışında kök hücre geliştirmeyi başardı.Yetişkin cilt hücrelerinden kök hücre elde ettiği çalışmasıyla 2012 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı. Ne var ki Yamanaka’nın yöntemi yavaştı ve verimli değildi. Stanford Üniversitesi’nden Marius Wernig ve Auckland Üniversitesi’nden Bronwen Connor’ın geliştirdiği yeni tekniklerde, cilt hücrelerinin içine genler yerleştiriliyor ve farklılaşma tetikleniyordu. Verimli ve ölçeklenebilir özellikteki bu çalışmalar 2013 yılında diğer hücre tiplerinin geliştirilebileceği çok sayıda devam çalışmasının yolunu açacaktır. Kök hücrelerini çok sayıda farklılaşmış hücreye kolayca dönüştürebilmek doktorların hastalıklara bakış açısını değiştirebileceği gibi, farmakologların yeni ilaçları deneme süreçlerini de etkileyecektir. Böylece kişiye özel tedavilerin ve ilaçların üretilmesi mümkün olabilecek. Hatta tıp uzmanlarının yıllardır peşinde koştuğu ve hastanın kendi hücrelerinden yeni doku ve organ üretilmesi hayal olmaktan çıkacak. Böylece organ reddi sorunu da ortadan kalkmış olacak. Bu hedeflere erişim hemen mümkün olmasa da Connor durumdan memnun: “Emriyonik kök hücre kullanmak zorunda olmamak bile umut verici bir gelişme. Artık etik sorunlarla boğuşmak zorunda kalmayacağız” diyor.

3: İKLİM BİLİMCİLER SÜREKLİ UYARIYOR, İNSANLAR KULAK TIKIYOR

İklim bilimciler onlarca yıldır hiç bıkmadan sıkılmadan toplumları uyarıyor: İnsan eliyle meydana gelen sera gazı salımı her yıl artıyor. Buna bağlı olarak gezegen ısınıyor ve sonucunda bugün zamanı, yeri ve şiddeti henüz bilinmeyen felâketler zinciri bizleri bekliyor.. Ne var ki bilim insanlarının inatla iletmeye çalıştıkları bu mesajın medyada karşılığını bulduğu pek söylenemez. Medya bilim insanlarının sesini nadiren duyuruyor. NASA Goddard Uzay Çalışmaları Enstitüsü’nden iklim modelleri geliştiricisi Gavin Schmidt, “25 yıldır aynı şeyler söylendiği için kimse bunları haber yapmak istemiyor” diyor. Fakat 2013 yılı bu konuda geçen yıllardan biraz daha farklı olabilir. Bu yıl iki bilimsel açıklama bu mesajı açık ve net olarak ortaya koyabilir. Bunlardan biri binlerce bilim insanının hazırladığı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 5.raporu, diğeri ise ABD’deki iklim değişikliği eğilimlerini gösteren Amerikan İklim Değerlendirmesi. Gazeteciler haber yapabilmek için bu raporlarda kamuoyunun ilgisini çekebilecek ilginç noktalar arayacak. Ancak bulacakları yalnızca şu olacak: 2007 yılından bu yana görülen küçük farklılıklar. Bu küçük nüansları abartılı ve aslından farklı bir şekilde manşetlerine taşıyacaklar. Sonuçta dünya kamuoyunun kafası biraz daha karışacak. Bütün bunlar iyi bilimin sesini duyuramayacağı anlamına gelmiyor. Bilim insanları milyarca veri içinden iklim değişikliğine ilişkin işaretleri yakalamaya çalışırken, geri plandaki ilgisiz ayrıntıları ayıklamayı öğrenecekler.

4. ASYA UZAYA GİDİYOR

Dünya’nın en kalabalık iki ülkesi 2013 yılında uzaya araç göndermeye hazırlanıyor. Çin Ay’ın yüzeyini araştıracak bir arazi aracı, Hindistan ise Mars’ın yörüngesinde dönecek bir uydu üzerinde çalışıyor. Yüzeysel olarak bu iki ulusun hedeflerinin birbirine benzediği düşünülse de bu hedeflere ulaşma yöntemleri birbirinden tamamen farklı. Çin, diğer ülkelerin uzay ile ilgili yaptığı her şeyi yapmaya hevesli. Ayrıca kendi uzay istasyonunu ve Ay’dan parça toplayıp getirecek bir araç geliştirmeye çalışıyor. Çin uzay projesinin lideri Gregory Kulacki Çin’in uzayda sadece gövde gösterisi yapmak için değil, söz sahibi olmak için çalıştığını ileri sürüyor. Hindistan ise daha küçük ölçekli ve tek bir konuya odaklı bir uzay programı sürdürüyor. Kaldı ki Hindistan’ın uzay çalışmalarına ayırdığı bütçe Çin’in üçte biri oranında. Son on yılda uzaya fırlattığı uydular genellikle ülkenin kalkınmasına katkı sağlamak üzere gönderilmiş. Bugüne dek en iddialı projesi Chandrayaan-1 Ay Keşif Aracı. Avrupa Uzay Ajansı ve NASA’nın tasarladığı ekipmanı taşıyor. Mangalyaan Mars uydusunu ise Kasım ayında fırlatmayı planlıyor. Bu araç daha bağımsız çalışacak. Bütün bu çalışmalar dünyanın uzayı daha iyi tanımasına yardımcı olacak.

5. YENİ YILIN EGEMEN ENERJİ KAYNAĞI

Doğal gaz hidrolik kırma yöntemi sayesinde ucuz ve bol. Bu nedenle enerji şirketleri daha fazla gaz elde etmek için birbirleriyle yarışıyor. Ne var ki gaz kusursuz bir enerji kaynağı değil. Örneğin delme sırasında atmosfere karışan metan salımı geride karbon ayakizi bırakıyor. Buna karşın doğal gazın yandığında kömürle kıyaslandığında % 50 daha az karbon dioksit çıkartıyor olması tercih edilmesine yol açıyor. Enerji uzmanları doğal gazın daha temiz ve daha zengin bir enerji kaynağı bulununcaya kadar köprü vazifesi göreceğini ileri sürüyor. Son gelişmeler bu fikri destekler nitelikte. Kömür tüketimi son yıllarda büyük düşüş gösteriyor. Bugün ABD’de elektriğin %42’si kömür ile üretiliyor ve enerji üretiminin karbon salımı son 20 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda. Bu arada rüzgâra dayalı enerji üretimi 2012’de %10 artarken, güneş enerjisi ikiye katlandı. Gazın köprü vazifesi görmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarının yolunu tıkamaması gerek. ABD’de yapılan son çalışmaya göre gazın bol bulunması ve fiyatlarının düşüklüğü alternatif enerjilerin güçlenmesini önlüyor. Ne var ki 2013’te bu gidişatın değişmesi çok büyük bir olasılık. Kamuoyunda çevre bilincinin gelişmesi ve kayaların kırılmasının insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler doğal gaz üretiminde yeni vergilerin geçerli olmasına yol açabilir. Eğer vergiler ağırlaşırsa doğal gaz fiyatları artacak ve yenilenebilir enerjilerin rekabet şansı artacak. Ayrıca rüzgar ve güneş enerjisi üretimi de gazdan bağımsız olarak artış gösteriyor. ABD’de bazı eyaletlerde rüzgâr enerjisine tanına sübvansiyonlar 2012’de sona ererken, diğer eyaletlerde teşvik görüyor. Colorado’da kamu arazileri üzerindeki kilometrelerce uzunluğunda güneş panelleri, güney eyaletlerinde ticari uygulamalar alternatif enerjinin yakında piyasalara egemen olabileceğini gösteriyor.

6. HACKER’LARDAN CEP TELEFONLARINA SALDIRI

2012’de hacker’lar iOS ve Android gibi en popüler işletim sistemlerini kırarak cep telefonlarının içindeki bilgilere erişmeyi başardılar. Akıllı telefonlar büyük bir çoğunlukla onlarca yıldır masaüstü bilgisayarları çalışamaz hale getiren virüslerden etkilenmiyor. Ne var ki bu şans onları 2013’te terk edecek gibi duruyor. Siber güvenlik uzmanları ve siber suçluların öğrenme eğrileri çok yakın bir rota izliyor. Eğer iyi niyetli insanlar iOS ve Android’i hack edebiliyorlarsa , kötü niyetliler de aynı beceriyi gösterebilir. Cep telefonlarına ilk saldırıda cihazlardan iletişim bilgileri ve resimler çalınmıştı. Fakat siber güvenlik uzmanları her an sıra dışı saldırılar bekliyor. Son birkaç yıldır bilim insanları akıllı telefonları, kameraları ve GPS uygulamaları ile taşınabilir casuslar haline getirmeyi başardılar. 2012 TEDGlobal konferansında Alman Yeşiller Partisi üyesi Malte Spitz, telekom verilerini kullanarak altı ay boyunca nerede olduğunu yeniden yaratabileceğini gösterdi. Hacker’lar da benzer şekilde kullanıcının yerini belirleyebiliyor. Bu bilgileri sensör verileri ile birleştirerek kurbanlarının yaşamları ile ilgili ayrıntılı bilgilere erişmeleri giderek kolaylaşıyor. CUMHURİYET BİLİM TEKNOLOJİ EKİ

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:13 Ocak 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.