

Oğullarının kullandığı tüm eşyayı orijinaline hiç dokunmadan saklayan aile, evde bulundukları vaktin büyük bölümünü de bu odada geçiriyor.
Odanın varlığının kendisine huzur verdiğini anlatan anne Adile Demir, oğluna ait her şeyin gözlerinin önünde olmasının ayrı bir anlam taşıdığını kaydetti.
Demir, oğlunun her an çıkıp gelecekmiş gibi odasını hazır tuttuklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Biz istedik ki bizimle beraber yaşasın, her şeyi gözümüzün önünde olsun. Eşyasını gizlemeyelim, açtığımız zaman daha kötü olmayalım istedik. Devamlı bizimle beraber olsun, sanki gelecekmiş gibi hazır tutalım istedik. Sabah çıkıp akşam gelecek gibi. O fikirle kurduk bu odayı.”
Başka bir yere gittiklerinde eve döner dönmez odaya girdiklerini anlatan Demir, “Onun odası burası. Onu biz görüyoruz, konuşuyoruz gibi sanki burada” dedi.
Demir, odaya her girişinde oğlunun şehit olduğu sırada taktığı mavi kepi kokladığını anlatarak, “Odaya her geldiğimde mavi kepini alır koklarım. 'Senin kokun benim içimde' derim” diye konuştu.
Baba Cumali Demir de odaya her girdiğinde oğlunun evine gitmiş gibi hissettiğini belirterek, orada vakit geçirmenin kendisine ayrı bir huzur verdiğini, bu nedenle eve gelince ilk olarak o odaya girdiğini kaydetti.
Paylaş