Patron ve politikacılarda psikopatlık eğilimi

Patron ve politikacılarda psikopatlık eğilimi hepimizden daha çok bulunuyor.

Patron ve politikacılarda psikopatlık eğilimi hepimizden daha çok bulunuyor.

Psikopat seri katillerin belli başlı ortak özelleri kendini beğenmişlik, ikna yeteneği, yüzeysel bir karizma, acımasızlık, pişmanlık duymamak ve diğer insanları manipüle etme eğilimi gibi niteliklerdir. İlginç olan bu özelliklerin politikacılarda da görülebilmesidir. Başka bir deyişle, suçlu kategorisine girmeyen kişilerde de bu özelliklere rastlamak mümkün. Bu kişiler istedikleri zaman istediklerini yapar ve yaptıklarının sosyal, ahlaki ve yasal sonuçlarını kesinlikle düşünmezler. Gerçek yaşamdaki “Hannibal Lecter” Robert Maudsley gibi şiddete yatkın ve kurnaz biriyseniz, hapishanede hücre arkadaşınızı rehin aldıktan sonra kafatasını parçalayıp beynini kaşıklayabilirsiniz. (Bu arada Maudsley, İngiltere’de Wakefield Hapishanesi’nin bodrum katında kurşun geçirmez bir kafesin içinde tek başına 30 yıldır tecrit ediliyor.) Yok eğer yasalara karşı gelmek istemiyorsanız, parlak bir beyin cerrahı da olabilirsiniz. Bu konumda da duygusal sığlığınızı, empati yoksunluğunuzu koruyabilirsiniz. Scientific American dergisinin konuyla ilgili makalesinde, gerçek adı açıklanmayan böyle bir cerrah, ameliyat sırasında hissettiklerini şöyle anlatıyor: “Ben ameliyat ettiğim kişilere karşı en ufak bir acıma hissi duymam. Böyle bir lüksü yaşama şansımın olmadığını düşünürüm. Her ameliyata girdiğimde soğuk, kalpsiz bir makine olarak yeniden doğarım. Neşter, matkap ve testere ile bütünleşirim. Hastanın beynini keserken, ölümü kandırdığımı düşünürüm. Duygusallık bir entropidir, mesleğe ihanettir. Yıllardır mesleki yaşamımda duygusallığı en derinlere gömdüm ve oradan çıkmasına izin vermiyorum”

İKİSİ DE AYNI KİŞİLİK

Bir de şu örneğe bakalım. Evinizi yakan bir kundakçı, paralel evrende yangın sırasında canını tehlikeye atarak evinize dalıp, sevdiklerinizi dışarı çıkartan bir kahraman da olabilir. Veya gecenin karalığında, elinde bir bıçakla insanların arkalarından sessizce yaklaşıp soygun yapan (hatta direnenleri bıçaklayan) bir kişi, başka bir zamanda bıçağını insanları kurtarmak için kullanan cerrah olabilir. Bu tür senaryolara inanmak zordur ama bunların hepsi gerçektir. Piskopatlar korkusuz, kendine güvenen, karizmatik, acımasız ve dikkatini yoğunlaştırabilen tiplerdir. Genel kanının tersine, mutlaka şiddet yanlısı olmak zorunda değildirler. İnsanlar ya psikopattır ya da değildir gibi kesin bir yargı gerçeği yansıtmaz. Tam tersi, metrolardaki bölge haritası gibi, hastalığın iç ve dış bölgeleri vardır. Başka bir deyişle hepimiz psikopati spektrumunun üzerindeki bir noktada yer alırız. PSİKOPATLAR ARAMIZDA Psikopatik özellikleri stüdyolardaki mikser konsolları gibi düşünün. Tüm ayarları maksimum düzeye çıkarttığınızda elde ettiğiniz ses dayanılmaz olur. Eğer ayarların bazıları -korkusuzluk, dikkati yoğunlaştırma, empati eksikliği gibi- yukarıda, bazıları aşağıda olduğu zaman, örneğin bir beyin cerrahı elde edebilirsiniz. Kuşkusuz cerrahi, psikopatik “yeteneklerin” avantaj sağladığı tek meslek dalı değildir. Başka uğraşlar da bu özellikten büyük yarar sağlar. Örneğin 2009 yılında yapılan bir çalışmada, havaalanlarındaki güvenlik noktalarında görevlendirilecek kişilerin, psikopatik eğilimler taşımaları durumunda, potansiyel suçluları daha iyi tespit ettikleri ortaya çıktı. Bu kişiler, şüpheli davranışları tespit etmekte daha yetenekliydiler. Bu da seri katillerin kurbanlarının zayıflıklarını tespit etmekte ne kadar başarılı olduklarının bir göstergesi.

HEPİMİZ BİRAZ PSİKOPATIZ!

Herhangi bir mesleği yaparak para kazanmanın yolu, bize verilen görevi iyi bir şekilde yerine getirmektir. Ancak başarılı ve hatta üstün başarılı olmak için harcanan çabanın yanı sıra bir takım özelliklere de sahip olmak gerekir. 2005 yılında İngiltere’deki Surrey Üniversitesi’nden Belinda Board ve Katarina Fritzon, iş dünyasında başarılı bir lider olmak için ne gibi özelliklere sahip olunması gerektiğini araştırdı. Board ve Fritzon bunun için üç ayrı grubu inceledi. Bunlar şirket yöneticileri, psikiyatri hastaları ve psikiyatri kliniklerinde tedavi gören suçlulardı (Bunlara psikopati ve diğer psikiyatrik hastalık tanısı konmuştu). Bu üç grup, psikolojik profillerini ortaya çıkartan testlere tabi tutuldular. Testleri inceleyen Board ve Fritzon, şirket patronlarındaki psikopatik özelliklerin suçlulardan daha fazla olduğunu keşfetti. Patronlarda baskın olan özelliklerin başında yüzeysel bir karizma, egoizm, ikna yeteneği, empati yoksunluğu, korkusuzluk ve dikkati odaklama yeteneği geliyordu. Suçlularda ise yasaları çiğneme, fiziksel saldırganlık ve tepkisellik daha üst düzeylerde seyrediyordu. Diğer çalışmalar da bu mikser konsolu benzetmesini doğrular nitelikte. İşlevsel ve işlevsel olmayan psikopatlar arasındaki fark, söz konusu özelliklerin bulunup bulunmamasına değil, bu özelliklerin ne düzeyde ve hangi oranda karışmış olmasına bağlıdır. Sydney’deki Macquarie Üniversitesi’nden Mehmet Mahmut ve meslektaşları, hem adli suçlularda, hem de suçlu olmayan psikopatlarda izlenen beyin faaliyetlerinin boyutsal farklılıklar içerdiğini ortaya çıkarttı. Başka bir deyişle, bu iki grup nitelik açısından farklı iki ayrı grup değildi; aynı düzlem üzerindeydiler, ancak durdukları nokta farklıydı.

‘İNSANLARIN ÜZERİNE BASARAK ZİRVEYE ULAŞIN’

Oxford Üniversitesi Magdalen College’dan psikolog Kevin Dutton, bir araştırmasında üniversitenin birinci sınıfındaki öğrencilerine, acımasız, korkusuz, karizmatik ve ahlaki değerlere önem vermeyen insanların hangi mesleklere daha uygun olduklarını sormuş. Dutton, öğrencilerinin yanıtlarını şöyle sıralıyor: CEO, casus, cerrah, politikacı ve yüksek rütbeli subay. Bu mesleklerin psikopatik eğilimler taşıyanlara daha uygun olduğunu düşünen öğrencilerin farkında olmadan konuya ışık tuttuklarını söyleyen Dutton, seri katil, banka soyguncusu, suikastçıların listenin altlarında yer aldığına dikkat çekiyor. Başarılı bir CEO, başarıya uzanan yolu şöyle tarif ediyor: “Zirveye çıkan yolu tırmanmak zordur. Ama diğer insanların üzerine basarak daha kolay çıkarsınız. Hatta üzerine bastığınız insanlara yaptıklarının kendileri için bir ayrıcalık olduğuna ikna ederseniz daha da kolay tırmanırsınız.” Londra’nın en başarılı girişim sermayesi ortaklarından Jon Moulton, Financial Times ile yaptığı söyleşide şöyle diyor: “Kararlılık, merak ve duyarsızlık benim temel özelliklerimdir. Kararlılık ve merak herkes tarafından kabul gören üstün niteliklerdir. Ama duyarsızlık başkaları uyuyamazken, benim uyumamı sağlıyor” CUMHURİYET BİLİM TEKNOLOJİ EKİ

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:19 Ekim 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.