Onlar yüzde 40 daha çok depresyon yaşıyor

Araştırmaya göre ABD'deki Meksikalı göçmenler, yurtlarında kalan akrabalarından yüzde 40 daha fazla depresyon ve anksiyeteye yaşıyor.

Araştırmaya göre ABD'deki Meksikalı göçmenler, yurtlarında kalan akrabalarından yüzde 40 daha fazla depresyon ve anksiyeteye yaşıyor.

"Bu sefil küçük kasabanın tozunu ayaklarımdan silkip dünyayı dolaşmaya çıkacağım". Frank Capra'nın 1946 tarihli "Şahane Hayat" filminde George Bailey böyle der. Fakat yıllar geçse de Bedford Falls'dan ayrılamaz. Filmde Jimmy Stewart tarafından canlandırılan George'un başına gelenleri izler ve "sefil küçük kasabadaki" köklerinin onun için ne kadar önemli olduğunu anlamasına tanık oluruz. Jack Kerouac öykülerindeki kişilerin çoğuysa küçük kasaba değerlerinden kaçar.

DEPRESYONDAN KURTULUN

 1957'de çıkan çığır açıcı "On the Road" (Yolda) romanı, köksüz hippilerin uyuşturucu, caz ve şiir peşinde Amerika'yı bir baştan öbür başa kat etmesini anlatır. Onlar için hareketlilik esastır. Kerouac, "Gidilecek yerler dışında hiçbir yer olmadığına göre yıldızların altında yuvarlanmaya devam et" diye yazar. David Brooks'un da The New York Times'ta belirttiği gibi, Capra ve Kerouac'ın dünyaya bakışları uzun zamandır çatışıyor. Doğamızda bizi binlerce yıldır kıtadan kıtaya koşturan bir yerde duramama içgüdüsü olsa da evden ayrılmak duygusal açıdan yıkıcı olabiliyor. Brooks, bilimin Capra'yı desteklediğini, birçok insan için köklerin, toplumun ve ailenin vazgeçilmez olduğunu açıklıyor. "Mutluluk araştırmaları 'Şahane Hayat'ın doğru, 'Yolda'nın hayal olduğunu gösteriyor" diyor. Ve her ne kadar dünya giderek hareketlense, insanlar ekonomik fırsatların peşinden göç etse de sıla özlemi bitmeyen bir çile. "Sıla Özlemi: Amerika'nın Tarihi" kitabının yazarı Susan J. Matt, bu olguya 19'uncu yüzyılda "nostalji" gibi iyi huylu bir isim verilmiş olmasına rağmen, yer değiştirmenin acı bir duygusal bedel ödettiğini yazdı. Bugünün fırsatlar dünyasındaysa sıla özlemi bastırılıyor. Matt, "Suskunluk, yer değiştirmeyi kolaymış gibi gösteriyor" diyor. Oysa bir araştırmaya göre ABD'deki Meksikalı göçmenler, yurtlarında kalan akrabalarından yüzde 40 daha fazla depresyon ve anksiyeteye yaşıyor. Ya teknolojinin "yanıltıcı rahatlığı"? Matt, "Sıla özlemini bu yolla gerçekten dindirip birer dünya vatandaşı olabilseydik Skype, Facebook, cep telefonları ve e-postalar, Odysseia'dan beri bize azap veren bir illete şifa bulmuş olurdu" diyor. Amerikalılar köksüzlüğü milli bir efsane olarak yüceltir (Kerouac bu geleneğin yalnızca bir temsilcisidir). Ne de olsa bir göçmenler toplumu. Fakat bu efsanenin belki de sonu geliyor. Todd G. Buchholz ve Victoria Buchholz'a göre "genç Amerikalılar artık risk almıyor ve yerleşikliğe geçiyor". Üstelik işsizlik yüzde 8.3'ü bulsa da pek azı daha iyi bir iş bulmak için yaşadığı yerden ayrılmak istiyor. Hatta sosyal medya varken evlerinden bile çıkmak istemiyorlar. Buchholzlar, "Belki de fişleri çekmenin ve bisikletlerin lastiklerini şişirmenin zamanı geldi. Yeter ki çocuklarımız yine dışarı çıksın" diyor. Fakat genç Amerikalılar, 1969'da perişan bir alkolik olarak hiçbir yere kök salmadan ölen Kerouac'ın verdiği dersi öğrenmiş olabilirler. Ünlü yazar hayatının sonlarına doğru büyüdüğü yer olan ve Bedford Falls'a da epeyce benzeyen Massachusetts'teki küçük Lowell kentini sık sık rüyasında görmüş. Kendi sözleriyle, "Hep yinelenen tekinsiz bir rüya, ama uyandığımda beni daima mutlu ediyor." THE NES YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:18 Haziran 2012Yayınlanma Tarihi:19 Haziran 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.