

 Lenflerin, özellikle enfeksiyonlarla mücadelede önemli rol üstlendiğini vurgulayan Özcan, lenfomaların, bu sistemdeki lenfositlerin kontrolsüz çoğalması ile görülen kanserler olduğunu belirtti. Özcan, lenfomaların kötü huylu kanserler arasında olduğundan doğru, uygun ve zamanında tedavi yapılmadığında ölümcül olduğunu ifade etti.    Özcan, ABD verilerine göre her yıl 100 bin kişiden yaklaşık 20 kişinin lenfoma hastası olduğunu dile getirerek, "Türkiye'de ise Sağlık Bakanlığının verilerine göre her 100 bin kişide 10'unun lenfoma olduğu belirtiliyor. Ancak, biz bu rakamların ABD seviyesinde olduğunu düşünüyoruz" dedi.    Lenfoma hastalarının en sık boyun, koltuk altı ya da kasıklarında beze şikayeti ile hekime başvurduğunun altını çizen Özcan, bu bezenin büyüklüğünün fındık veya portakal büyüklüğünde olabildiğine işaret etti. Özcan, "Ağrı şikayeti bulunmaz. Hastalarda, sebepsiz kilo kaybı görülür. Geceleri, çarşafı ıslatacak kadar terleme ile karşılaşılır. Bunun dışında hiçbir enfeksiyon bulunmamasına karşın 38-39 derece ateş yüksekliği görülür. Lenfomanın bir türünde (Hodgkin) özellikle yıllarca kaşıntı şikayetinde bulunur. Tümör nerede yerleşmişse, o organa ilişkin sorunlar çıkar" diye konuştu.    Yeni tanı konulan hastaların beş yıl sonra yaklaşık yüzde 70'inin hayatta kaldığına dikkati çeken Özcan, bunun hastalığın tipi, evresi, hastanın yaşına göre değiştiğini bildirdi.    Özcan, yaşlılığın, enfeksiyon, çeşitli bakteri ve virüslerin, uzun süre bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanmak zorunda kalan transplantasyon olan hastaların, haşereler ile mücadelede kullanılan kimi zirai ilaçlara maruz kalan kişilerin, romatizmal hastalıkları bulunanların lenfoma açısından riskli grubunda yer aldıklarını söyledi.    Bunların dışında sigara, alkol, saç boyası, obezite, meme operasyonlarında kullanılan slikonların de lenfoma riskini artırdığına yönelik araştırmaların yapıldığını vurgulayan Özcan, bunların henüz netleşmediğini ancak çalışmaların devam ettiğini kaydetti.    Özcan, hastalıktan korunmak ya da tedavi başarısını artırmak için gün içinde bol su tüketilerek vücuttan toksinlerin atılabildiğini ve ilaçların yan etkisinin en aza indirilebildiğini ifade ederek, kimyasallardan uzak durulması, doğru beslenilmesi ve fiziksel aktiviteye ağırlık verilmesi gerektiğini anlattı.
Lenflerin, özellikle enfeksiyonlarla mücadelede önemli rol üstlendiğini vurgulayan Özcan, lenfomaların, bu sistemdeki lenfositlerin kontrolsüz çoğalması ile görülen kanserler olduğunu belirtti. Özcan, lenfomaların kötü huylu kanserler arasında olduğundan doğru, uygun ve zamanında tedavi yapılmadığında ölümcül olduğunu ifade etti.    Özcan, ABD verilerine göre her yıl 100 bin kişiden yaklaşık 20 kişinin lenfoma hastası olduğunu dile getirerek, "Türkiye'de ise Sağlık Bakanlığının verilerine göre her 100 bin kişide 10'unun lenfoma olduğu belirtiliyor. Ancak, biz bu rakamların ABD seviyesinde olduğunu düşünüyoruz" dedi.    Lenfoma hastalarının en sık boyun, koltuk altı ya da kasıklarında beze şikayeti ile hekime başvurduğunun altını çizen Özcan, bu bezenin büyüklüğünün fındık veya portakal büyüklüğünde olabildiğine işaret etti. Özcan, "Ağrı şikayeti bulunmaz. Hastalarda, sebepsiz kilo kaybı görülür. Geceleri, çarşafı ıslatacak kadar terleme ile karşılaşılır. Bunun dışında hiçbir enfeksiyon bulunmamasına karşın 38-39 derece ateş yüksekliği görülür. Lenfomanın bir türünde (Hodgkin) özellikle yıllarca kaşıntı şikayetinde bulunur. Tümör nerede yerleşmişse, o organa ilişkin sorunlar çıkar" diye konuştu.    Yeni tanı konulan hastaların beş yıl sonra yaklaşık yüzde 70'inin hayatta kaldığına dikkati çeken Özcan, bunun hastalığın tipi, evresi, hastanın yaşına göre değiştiğini bildirdi.    Özcan, yaşlılığın, enfeksiyon, çeşitli bakteri ve virüslerin, uzun süre bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanmak zorunda kalan transplantasyon olan hastaların, haşereler ile mücadelede kullanılan kimi zirai ilaçlara maruz kalan kişilerin, romatizmal hastalıkları bulunanların lenfoma açısından riskli grubunda yer aldıklarını söyledi.    Bunların dışında sigara, alkol, saç boyası, obezite, meme operasyonlarında kullanılan slikonların de lenfoma riskini artırdığına yönelik araştırmaların yapıldığını vurgulayan Özcan, bunların henüz netleşmediğini ancak çalışmaların devam ettiğini kaydetti.    Özcan, hastalıktan korunmak ya da tedavi başarısını artırmak için gün içinde bol su tüketilerek vücuttan toksinlerin atılabildiğini ve ilaçların yan etkisinin en aza indirilebildiğini ifade ederek, kimyasallardan uzak durulması, doğru beslenilmesi ve fiziksel aktiviteye ağırlık verilmesi gerektiğini anlattı.  Paylaş