İnatçı çocuklarla baş etmenin yolları!

Çocuğunuza istediği şeyi neden yapamayacağını basit bir dille ve sakince açıklayın.

Çocuklarda inatlaşma genellikle 2 yaşında başlıyor. İşte aileleri zorlayan bu sorun için inatçı çocuklarla baş etmenin yolları… 2 yaşına doğru çocuğumuz yürüme ve konuşmanın da başlamasıyla bebekliğindeki edilgen ve bağımlı durumundan çıkar ve özerkleşmeye başlar. Bu dönemle sınırlarını keşfetmeye başlayan çocuk neleri yapıp neleri yapamayacağını görmek ve adeta varlığını kanıtlamak ister. Anne-baba ile inatlaşma da bu varoluş çabasının bir parçasıdır aslında. Bu sağlıklı bir tepkidir ancak anne-baba çocuğa karşı tutarsız yaklaşır, bazen aşırı ve gereksiz inatlaşmalara girerken bazen de çocuğun inatlaştığı konudan karlı çıkmasını sağlıyorsa bu durum gitgide çocukta bir alışkanlık haline dönüşebilir. Bu yaklaşım sonucunda çocuk inatlaşma ve davranış problemleri ile isteklerini elde etmeyi öğrenmiş olur. Dolayısıyla inatlaşma sadece 2 yaş civarında daha ileri yaşlara kadar devam eden kalıcı bir duruma dönüşebilir.

ÇOCUĞUNUZLA DOĞRU İLETİŞİM KURMANIN YOLLARI

İNATÇI ÇOCUKLARLA BAŞ ETMENİN YOLLARI

Ses tonu ve beden dili: Yüksek ses tonu ve öfkeli yüz ifadesi yerine sakin, kendine güvenen bir ifadeyle isteklerinizi belirtin. Kolay değil biliyorum ama imkansız da değil.

Tutarlı yaklaşım ve kararlılık: İstediği şeyi neden yapamayacağını basit bir dille ve sakince açıklayın. Açıklamalara rağmen inatlaşmaya devam ederse tepki vermeyin, oyun çağı veya daha küçük çocuklarda dikkatini dağıtacak başka yerlere yönlendirin. İnatlaşmaya devam edebilir ancak siz ondan daha kararlı olun ve asla ‘hayır’ dediğiniz bir şeye sonradan ‘evet’ demeyin, aksi takdirde inatlaşma ve davranış problemlerinin kalıcı olmasını sağlarsınız. Bu arada bu tutarlı tavır sadece sizde değil; eşiniz de, çocuğa bakan kişi de ve ilgilenen herkeste olmalı . Ne yapmaması gerektiği değil, ne yapmasını istediğinizi söyleyin: Beynimiz çağrışımla çalışır, bir çocuğa ‘bağırma’ dediğinizde aslında ona çağrıştırdığınız ilk şey kelimenin köküdür, yani ‘bağır.’ Çocuklarla kurduğumuz iletişimde onlara –me,-ma eki almış olumsuz kalıpları söylemektense aynı ana fikre gelen olumlu kalıpları tercih edelim. Örneğin; yüksek sesle konuşan çocuğunuza bağırma demek yerine ‘alçak sesle konuştuğun zaman seni daha iyi anlıyorum’ demek ya da duvarları boyayan çocuğunuza boyama demek yerine, ‘kağıdı boyayabilirsin’ demek gibi. Her gün kaliteli vakit: Onun sizin sevginize, ona vakit ayırmanıza ihtiyacı var. Bunu bulamazsa daha hırçın ve inatçı bir hale gelecektir. Her gün en az 45 dakika - 1 saat gibi bir süreyi çocuğunuza ayırın. Çocuğunuz oyun çağında ise her akşam bir oyun saati belirleyin ve bunu ona açıklayın. Oyun saatinizde onun istediği ve keyif alabileceği, karşılıklı iletişim ve etkileşim gerektiren oyunlar oynayın. Önemli olan bunu her akşam düzenli bir biçimde yapmak. Bunu yaptığınızda çocuğunuza verdiğiniz mesaj şudur: “Seni seviyorum ve sana değer veriyorum, sen bunu hak ediyorsun.” Bu mesajı alan çocuğunuzun kısa bir süre sonra hırçınlığı azalacak, öz güveni artacak ve daha uyumlu hale gelecektir. Deneyin, kısa sürede değişime inanamayacak ve pişman olmayacaksınız! Alternatifler sunun: Ona isteklerinizi direkt olarak söylerseniz muhtemelen hayır cevabıyla ve dirençle karşılaşacaksınız. Bunun yerine isteklerinizi ona alternatifli biçimde sunun, seçenekleri siz belirleyin ama seçim ona kalsın. Örneğin, “Boyama yapmak ister misin?” yerine , “kırmızıyla mı yoksa maviyle mi boyayalım?” dediğinizde direnç riskinin daha düşük olduğunu göreceksiniz. Bu önerileri tutarlılık ve kararlılıkla uygulamaya ilk başladığınızda, çocuğunuz inatlaşma şiddetini arttırabilir, bu çok normaldir. Bu dönemde pes etmez ve sabırla devam ederseniz kısa bir süre sonra inatlaşmaların azaldığını göreceksiniz. HÜRRİYET AİLE


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:02 Mart 2015Yayınlanma Tarihi:05 Mart 2015

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.