Diğergamlık organ bağışlatıyor

Ülkemizde hayatlarını devam ettirmek için 20 bin kişi nakledilecek bir organ beklerken uzmanlar bu süreçte kişilerin ruh sağlığı boyutunun da dikkate alınması gerektiğine vurgu yapıyor.

Ülkemizde hayatlarını devam ettirmek için 20 bin kişi nakledilecek bir organ beklerken uzmanlar bu süreçte kişilerin ruh sağlığı boyutunun da dikkate alınması gerektiğine vurgu yapıyor.

Psikolojik boyutun göz ardı edilmemesi gerektiği uyarısında bulunan uzmanlar sürecin her aşamasında psikolojik desteğin şartı olduğunu hatırlatıyor. Ülkemizin kanayan bir yarası olarak tanımlanan, her fırsatta yetersizliğinden yakınılan organ bağışında, Türkiye’yi hedeflenen düzeye getirme gayretleri sürüyor. İçerisinde bulunduğumuz “Organ Bağışı ve Nakli Haftası” nda bu konu bir kez daha konuşuldu, tartışıldı. Halkın organ bağışı konusunda hassasiyetlerinin artırılması yinelendi. Ülkemizde 20 binin üzerinde kişi hayatlarını devam ettirmek için organ nakline ihtiyaç duymakta. Aralarında kalp ve karaciğer nakli bekleyenler uygun ve yeterli verici olmaması nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Şeker, hipertansiyon gibi kronik hastalıkların sonucunda oluşan böbrek yetmezliği vakaları ise günden güne artıyor. Hal böyle olunca nakil bekleyen sayısı her geçen gün daha da artıyor. Konunu önemi her fırsatta vurgulanırken özellikle 3-9 Kasım “Organ Bağışı ve Nakli Haftası” nda hassasiyet daha da dillendiriliyor. Yetkililer organ bağışının hayat bağışı olduğunun altını çiziyor, çok basit yolla binlerce kişinin hayatını kurtarmanın mümkün olduğunu ifade ediyor. Bu yönüyle konuya dikkat çekilirken organ nakli ve bağışının psikolijik boyutu da aslında önem taşıyor. Uzmanlar bu süreçte psikolojik desteğin göz ardı edilmemesi hatırlatmasında bulunuyor. Üsküdar Üniversitesi Nöropsikiyatri Sağlık, Uygulama ve Araştırma Merkezi Klinik Psikologu Bihter İyidir, psikolojik boyutlarıyla organ nakli ve bağışını değerlendiriyor. Organ naklinin hem alıcı hem de donör  (organ bağışlayan kişi) açısından oldukça önemli psikolojik boyutları olduğunu ifade eden Klinik Psikolog Bihter İyidir, nakil gereken hastada organ kaybına bağlı olarak işlevselliğin bozulması ve yaşam kalitesinde bir düşüşün yaşanabileceğini belirtiyor. Bu hastalarda depresyon, yas tepkileri, inkar, kızgınlık, hostilite, anksiyete duygularının görülebileceğini belirten İyidir, nakil sürecini beklemek, operasyona hazırlanmak ve operasyon sonrası nekahat döneminin kişinin psikolojisini farklı yönlerde etkilediğini söyledi. İyidir;

EN YOĞUN YAŞANAN DUYGU KAYGI

“Hastalığın teşhisinden itibaren en yoğun yaşanan duygu anksiyetedir. Anksiyetenin boyutu hastanın tedavi uyumuna hizmet edebileceği gibi zaman zaman uyumu bozucu düzeyde de olabilmektedir.  Kişinin kaygısı çok arttığında inkâra başvurabilmekte bu da tedavisini aksatmasına sebep olmaktadır. Umutsuzluk, karamsarlık gibi depresif duygulanımın öne çıkması durumu da tedaviye uyumu bozucu faktörler arasında gösterilmektedir. Bu nedenlerle sürecin her aşamasında psikolojik desteğin sağlanması çok önemlidir.”

NAKİLDE İÇ ÇATIŞMALAR VE SUÇLULUK YAŞANABİLİYOR

Donörün kim olduğu konusu da alıcının psikolojisini farklı şekillerde etkilemektedir. Kadavradan organ nakli veya aile üyelerinden yapılan organ nakli farklı düşünce ve duygulanımları ortaya çıkarabilmektedir. Kadavradan nakil durumunda alıcının donörü merak etmesi ve minnet duyguları sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Aile üyesinden nakilde ise donörle alıcının ilişki dinamiklerine bağlı olarak minnettarlığın yanı sıra içsel çatışmalar, suçluluk duyguları, zarar vermiş olma kaygısı, borçlu kalma hissi ve sorumluluk duyguları öne çıkabilmektedir.

SOSYAL VE PSİKOLOJİK DESTEK ÖNEMLİ

Hayati bir organın kaybı ve organ nakli süreci kişinin ölüm anksiyetesini artırmaktadır. Yaşamın yeniden gözden geçirilişi ve sorgulanışı kişinin kendisini, ilişkilerini ve dünyaya bakışını değerlendirme dönemi olarak düşünülebilir. Kriz olarak değerlendirilebilecek bu durum iyi yönetilebilirse yani kişi psikolojik ve sosyal olarak ihtiyacı olan desteği alabilirse dünyaya bakışında yeni kazanımlara ulaşabilmektedir. Aksi takdirde kişi uyumda zorlandığı, çatışmalarının üstesinden gelemediği ve yeterli desteği alamadığı durumlarda agresyon, hostilite, depresyon ve içeçekilme durumları sergileyebilir.  Burada sözkonusu olan organ naklinin kişilik değişimine yol açması değil, yaşanan hastalık ve tedavi süreçlerinde edinilen yaşam deneyimlerinin kişinin psikolojisi üzerindeki etkileridir.

DİĞERGAMLIK BAĞIŞLATIYOR

Canlı verici olmak kişinin hem kendi bedeni hem diğerinin hayatı ile ilgili karar vermesini gerektiren bir durum olduğundan kişinin anksiyetesini arttırabilmektedir. Ülkemizde canlı organ bağışının özellikle birinci dereceden aile üyeleri arasında gerçekleştiği görülmektedir. Bu olgunun kültürel, dini, toplumsal pek çok boyutu olmakla birlikte en temelde diğergamlık temelinde ortaya çıkan bireysel bir karardır. Organ bağışı donörün sağlığı açısından herhangi bir risk olmayan durumlarda uygulandığından kişinin kaygısı bilgilendirme sonucu kolaylıkla yatışabilmekte ve bireyler sıklıkla tatmin duygusu bildirmektedirler.  Şaban Özdemir (NPGRUP)  

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:08 Kasım 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.