Çocukların öğrenmesinde hangisi daha etkili?

Çocukların öğrenmesinde hangisi daha etkili: Doğal merak mı, ödüllendirilme arzusu mu?

Çocukların okulda kendilerine not verilirken "pekiyi" alma umudu ya da "zayıf" alma korkusu yerine sadece öğrenme tutkusuyla öğrenmelerini sağlamak kulağa boş bir hayal gibi gelebilir. Ama belki de öyle değildir.

Çocuklar erken yaşlardan itibaren çevrelerini keşfetmeye doğal bir ilgi duyarlar. Bir tutam çimi incelerken de ailenin evcil hayvanıyla oynarken de hep her şeyin neden oluştuğunu, nasıl çalıştığını, dokununca ne hissettirdiğini, tadının neye benzediğini merak ederler. Uzmanlara göre, ödüllendirilmek ya da cezalandırılmamak için bir şey yapmayı, örneğin yemek masasında sessizce oturmayı, öğrenmeleri ise zamanla olur.

Davranışları yönlendiren bu ilk etmen içsel motivasyon (doğal merak) olarak bilinir. Diğeri ise dışsal motivasyondur (ödül ya da ceza). Peki ama çocukların öğrenmelerine yardımcı olmak için hangisi daha iyi bir yol sunar? Ödül dağıtmadan da çocukların öğrenmekten zevk almasını sağlamak mümkün mü?

Doğal merakın önemi

Kanada'nın Quebec eyaletindeki Laval Üniversitesi'nde motivasyon alanında uzmanlaşan Profesör Frederic Guay, "İçsel motivasyon çok erken yaşlarda başlar. Çocuklar proaktiftir. Doğaları gereği meraklıdırlar" diyor ve ekliyor:

"Eğitimcilerin ve eğitim sisteminin bu motivasyonu teşvik etmeleri gerekiyor."

Guay ve ekibi, içsel motivasyon alanında ve öğrencilerin ilkokuldan üniversiteye dek aldıkları sonuçları inceleyen bir meta-analiz çalışması yürüttü ve çok yakında bu çalışmanın bulgularını açıklamaları bekleniyor. Çalışma, 344 ayrı araştırma irdelenerek ve 200 binden fazla çocuktan oluşan bir örneklem üzerinde yapıldı.

Öğrenciler farklı motivasyon türlerini ölçmek amacıyla tasarlanan bir anketi doldurdu ve araştırma sonucunda belli bir konuya özel bir ilgi duyan öğrencilerin bu alanda daha başarılı, daha azimli ve daha yaratıcı oldukları gözlendi.

Bu alanda yürütülen diğer bazı çalışmalar da içsel olarak motive olmuş çocukların daha iyi öğrendikleri bulgusunu destekliyor. Almanya'da yürütülen bir çalışma, okudukları öykülere kendilerini kaptıran 7 ila 9 yaşındaki öğrencilerin, okuduklarını anlamakta diğer öğrencilerle rekabet etme arzusuyla öğrenmeye çalışan öğrencilere kıyasla daha başarılı olduklarını ortaya koydu.

Yine Almanya'da yapılan bir diğer araştırmada ise 8 ila 10 yaşındaki öğrencilerde içsel okuma motivasyonu ile okuduğunu anlama başarısı arasında paralel bir ilişki olduğu sonucuna varıldı. Motivasyonun dışsal olduğu durumlarda ise böyle bir ilişki tespit edilemedi.

Ayrıca içsel motivasyonun performans üzerindeki olumlu etkisi sadece çocuklara has bir durum da değil. Anaokulundan ilkokul beşinci sınıfa dek öğretmenlerin ödül kullanımına dair yapılan bir araştırma, övgü gibi ödüllendirme yöntemlerini bütün öğretmenlerin kullandığını ortaya koydu.

Öğretmenlerin yaklaşık yüzde 80'i haftalık bazda, ileride ödül almak üzere biriktirmeleri için öğrencilere puanlar dağıtıyordu. Diğer bazı ödüllendirme biçimleri ise öğrenciye sınıfta ayrıcalık tanınması gibi şeylerdi.

Christine Dewart, buna karşın profesyonel hayatında, sınıfı idare etmek için ödüllendirme yöntemini kullanmanın ne kadar önemli olduğunu gördüğünü ifade ediyor. "Bir öğrencinin örnek davranışını takdir etmek diğer öğrencileri de aynı şekilde davranmaya teşvik ediyor" diyor.

Dewart, kaygı bozukluğu ve fiziksel saldırganlıkla ilgili sorunlar yaşayan bir öğrenciyi örnek veriyor:

"Kötü davranışlarıyla onu ön plana çıkarmak istemiyordum, bu yüzden ödüllendirme içeren bir davranış planını uygulamaya koydum. Kendisini kontrol edebildiği her 15 dakika için daha sonra kendi dilediği şekilde kullanmak üzere bir dakika kazanıyordu."

15 dakika hedefi daha sonra 30 dakikaya çıkarıldı, akabinde de bütün bir ders saati boyunca öğrencinin sakin kalması ve dikkatini derse vermesi başarıldı. Bunda ödüllendirme yöntemi etkin olmuştu.

HÜRRİYET


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:17 Aralık 2019

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.