

 Bazı sosyal  fobikler insanlarla iletişim kurmaktan değil daha çok ilk intibadan çekindiği  izlenimi verirler. Eşiyle ve yakınlarıyla düzgün konuşan, herkesin takdir ettiği  bir insan olmasına rağmen dışarıya karşı çok çekingen  olabilmektedirler.
Bazı sosyal  fobikler insanlarla iletişim kurmaktan değil daha çok ilk intibadan çekindiği  izlenimi verirler. Eşiyle ve yakınlarıyla düzgün konuşan, herkesin takdir ettiği  bir insan olmasına rağmen dışarıya karşı çok çekingen  olabilmektedirler. "Acaba o kişi hakkımda  ne düşünür, beni küçümser mi?' gibi sorular aklımdan çıkmıyor" 
  
  Bu kişiler ilk  iletişimi kurduktan sonra son derece güzel bir ilişki sürdürebiliyorlar ama ilk  intiba konusu onları çok kaygılandırır. Aslında tanışmadan çok daha önemlisi bir  ilişkiyi devam ettirebilme yeteneğidir. Kişi kendisini ilk intiba konusundaki  düşüncelerle germemelidir çünkü o düşünceler kaygılandırıcıdır. Böyle olursa  karşınızdaki kişi henüz sizi tanıma fırsatı dahi bulamadan siz o kişi hakkınızda  yargıya varmış gibi kendi kendinizi mahkum etmiş olursunuz. 
  
  Kişiye  ağır gelen olaylar bilinçaltına atılır
  
  İnsanlar arası ilişkilerde göz  teması çok önemlidir. Karşıdaki kişiyi dinlerken onun gözlerinin içine bakmak o  kişiye değer verdiğinizi gösterir. Bu sağlıklı bir iletişim şeklidir. Kendine  güven duymamak son derece önemli bir sorundur. Kişinin güveni genelde yaşanan  bazı olaylar sonunda azalmaya başlar. 
  
  Yaşanan bazı olaylar, geçmişteki  birtakım olumsuz tecrübeler kişinin kendine olan güveninin azalmasına sebebiyet  vermiş olabilir. Böyle olumsuz yaşantılar bazen üzeri kapatılarak bilinçaltına  atılabilir. Bunlar bir şekilde açığa çıkarılmalıdır. Ancak kişi zaten kendisine  ağır geldiği için bu olayları bilinçaltına atmıştır. Böylesi durumlar bir  psikoterapist ile yapılan görüşme sırasında uygun terapitik yaklaşımla ortaya  çıkar ve kendi yerini bulur. Bu nedenle profesyonel bir yardım almayı  öneririm.
  
  Sosyal fobik hak etmediklerini yaşadığını  düşünür
  
  Bazı sosyal fobikler başkalarınca eleştirilmeye, olumsuz bir  bakış açısı ile değerlendirilmeye ya da çevrelerince reddedilmeye karşı aşırı  bir hassasiyet gelişmiştir. Kişinin hassasiyeti arttıkça algılamaları da  çarptırılmış hale gelebilir. Bazen bu algılamalar patolojik boyuta varıp  bambaşka bir psikiyatrik bozukluğa sebep olabilir. Sonuçta kişi "Ben bunları hak  etmiyorum, ama bunları yaşıyorum" derken, "Hayır, bunları bana başkaları  yaşatıyor, aslında suçlu onlar" diyerek hatayı başkalarında aramaya başlar. Oysa  ki tek suçlu artan hassasiyet duygusudur. Bu nedenle işler iyice karışmadan,  duygular birbirinin içine girmeden mutlaka profesyonel bir yardım  alın.
  UZM. DR. SEMRA BARİPOĞLU
  UZM. PSK. YILDIZ  BURKOVİK
  
Paylaş