Zeki olmanın şaşırtıcı dezavantajları

‘Cehalet saadettir’ diye bir söz vardır. Yani zeki olmak mutsuzluk mu getirir?

Bazı dahilerin yaşamından yalnızlık, öfke, bunalımın eksik olmadığı örnek verilir. Ünlü yazar Ernst Hemingway “Zeki insanların mutlu olduğuna pek rastlanmaz” diyordu.

Eğitim sistemi akademik zekanın geliştirilmesi üzerine kuruludur ve bu da, sınırlılıkları bilinmesine rağmen, IQ yoluyla ölçülür. IQ seviyesini yükseltmek için insanlar epey para döker. Peki ya bu zeka arayışı ahmak işi ise?

Bu sorulara yanıt arayışı yüz yıl kadar önce başladı. Birinci Dünya Savaşı’nda önemli görevlere asker alımında sıkça başvurulan IQ testi daha sonra 1926’da psikolog Lewis Terman tarafından zeki çocuklar üzerindeki araştırmada kullanılmıştı. California okullarından, IQ seviyesi 140’ın üzerinde olan en zeki 1500 öğrenci seçilmişti. Bunların 80’inin ise IQ seviyesi 170’ten fazlaydı. Bu çocuklar yaşamları boyunca iniş ve çıkışlarıyla gözlem altında tutuldular.

Çoğu zengin ve ünlü olmuştu. Maaşları ortalamanın iki katı civarındaydı. Ama grup üyelerinin tümü psikolog Terman’ın beklentilerini gerçekleştirmedi. Bazıları sıradan bir polis memuru, denizci, ya da sekreter olmuştu. Bu nedenle Terman “zeka ve başarının doğru orantılı olmayabileceği” sonucuna vardı. Bu kişilerin zeki oluşu mutlu olacakları anlamına da gelmiyordu. Yaşamları boyunca onlar da boşanma, alkolizm ve intihar gibi sorunlar bakımından ulusal ortalamada seyretmişlerdi.

Yani zeka daha iyi bir yaşam demek değildi. İyimser bir bakışla üstün zeka yaşam tatmini bakımından bir fark yaratmıyor, kötümser bakışla ise zekaya rağmen daha az başarı gösterme durumu ortaya çıkabiliyordu. Peki, neden süper zekalı olmak uzun vadede olumlu bir fark yaratmamıştı?

AĞIR YÜK

Bunun nedenlerinden biri, yeteneklerin farkında olmanın yarattığı zincirleme etki olabilir. 1990’larda bu grubun hayatta olan üyelerinden 80 yıllık yaşamlarını değerlendirmeleri istendiğinde çoğu, gençlik dönemindeki beklentilerini gerçekleştiremediklerini ifade etmişti.

Başkalarının da beklentileri eklendiğinde bu beklenti yükü birçok yetenekli çocuk açısından da geçerli. 12 yaşında Oxford Üniversitesi’ne kaydolan Sufiah Yusof adlı dahi öğrenci buna iyi bir örnektir. Yusof okulu bitirmeden bırakmış ve garsonluğa başlamış, sonra da telekız olarak çalışmaya başlamıştı.

Bu konudaki bir başka görüş de zeki insanların dünyadaki sorunların daha fazla farkında olması ve bunları kendilerine dert edinip varoluşsal bir sorun haline getirmeleridir.

BBC TÜRKÇE


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:31 Ocak 2020Yayınlanma Tarihi:15 Haziran 2017

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.