Her yönüyle lohusalık depresyonu

Doğumdan sonraki 6 haftalık sürece lohusalık dönemi deniyor. İşte uzmanlardan lohusalıkta yaşanan depresyon ve problemler için çözüm önerileri.

Doğumdan sonraki 6 haftalık sürece lohusalık dönemi deniyor. İşte uzmanlardan lohusalıkta yaşanan depresyon ve problemler için çözüm önerileri.

Sonunda dokuz aylık süreciniz sona erdi ve bebeğinizle birlikte evdesiniz. Fakat muhtemelen yorgun, endişeli ve duygusal olarak dalgalanmalara açık durumdasınız. İşte bu 6 haftalık sürece lohusalık dönemi deniyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Hüseyin Şenyurt, bu hassas dönemde karşılaşabileceğiniz problemlerden ve çözüm önerilerinden bahsediyor.

DOĞUMDAN SONRAKİ İLK BİRKAÇ HAFTADA KARŞILAŞILABİLECEK FİZİKSEL PROBLEMLER

DEPRESYONLA İLGİLİ BİLGİ ALMAK İÇİN TIKLAYIN…

 • Memelerde hassasiyet: Süt alışı başlamadan önceki birkaç gün, göğüsleriniz şişebilir ve özellikle meme uçlarında ağrı ve sızlama duyabilirsiniz. • Kabızlık: İlk bağırsak hareketi için doğumdan sonra birkaç gün geçmesi gerekebilir. Eğer hemoroitiniz (basur) var ise veya doğum vajinal yolla olmuş ve epizyotomi (doğumda yapılan kesi) var ise bu ilk bağırsak hareketi ağrılı ve sıkıntılı olabilir. • Epizyotomi: Vajinal doğum sırasında doğumu kolaylaştırmak için vajen çıkışına bir kesik yapılmış olabilir veya doğum sırasında bu bölgede yırtıklar oluşmuş olabilir. Epizyotomi veya yırtıklara konulmuş dikişler oturmanızı ve yürümenizi bir süre zorlaştırabilir. Öksürürken ve hapşırırken ağrı duyabilirsiniz. • Sıcak veya soğuk basmaları: Doğumla birlikte, vücudunuzda çok ciddi hormonal değişiklikler oluşur. Bu değişiklikler vücudun termostatının dengesiz davranmasına neden olur. • İdrar ve gaita kaçırma: Doğum sırasında, doğum kanalı etrafındaki kasların esnemesi sonucunda öksürünce, gülünce veya ıkınınca istemsiz idrar kaçırma ve bağırsak hareketlerini kontrolde zorlanma olabilir. Bu özellikle zor doğumlardan sonra daha sık görülmektedir. • Rahim bölgesinde ağrılar: Doğumu takip eden günlerde de rahim kasılmaları devam eder. Bu kasılmalar özellikle bebeği emzirirken ve kanama azaltıcı ilaç aldıktan sonra belirgindir. • Vajinal akıntı (loşi): Doğumu takip eden günlerde alışageldiğiniz adet kanamasından daha fazla ve sıklıkla da pıhtılar içeren bir kanama görülür. Bu kanama daha sonraki günlerde giderek azalır rengi giderek beyaz veya sarıya döner. Akıntı genellikle lohusalık döneminin sonunda normale dönmüş olur. • Kilo kaybı: Doğumu takiben yaklaşık 6-7 kilo civarında hafiflemiş olursunuz. Bu kilo kaybı bebeğin kilosu, plasenta ve amniyotik sıvının toplam ağırlığına denk gelir.

DOĞUMU TAKİP EDEN DÖNEMDE YAŞANAN RUHSAL PROBLEMLER

• Melankoli: Yeni doğum yapmış çoğu kadın, doğumu takip eden günlerde sinirlilik, üzüntü, ağlama isteği ve gerginlik gibi karmaşık duyguları yaşar. Bu belirtiler, doğum ve sonrasında yaşanan hormonal dalgalanmalar, yorgunluk ve doğumda yaşanan beklenmedik olaylardan ve hayatta yüklenilen yeni rolü üstlenmekten kaynaklanır. Bu ruhsal dalgalanmalar genellikle ilk haftadan sonra kaybolur. • Doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon): Yukarda anlatılan melankoli tablosundan daha ağır ve uzun seyreden bir tablo lohusaların %10-25’inde görülür. Ruhsal dalgalanmalar, suçluluk hissi, devamlı hüzün hali mevcut olabilir. Doğumdan bir yıl sonrasına kadar teşhis edilebilen bir tablodur. Geçmişinde depresyon atağı geçirmiş olanlarda, ailesinde depresyon öyküsü olanlarda ve hayatlarında çoklu stres faktörü olanlarda görülme ihtimali daha fazladır. • Cinsel yaşantı ile ilgili konulara gelince, eşiniz doğumdan önce kalınan yerden devam etmeye hazır konumda iken siz fiziksel ve ruhsal olarak kendinizi cinselliğe hazır hissetmeyebilirsiniz. Tercihiniz cinsellikten ziyade iyi bir gece uykusundan yanadır.

PEKİ NE YAPMALI?

• Günde 8-10 bardak su için. • Mümkün olduğu kadar merdiven yetine asansöre binmeyi tercih edin ve ağır kaldırmaktan uzak durun. • Doktorunuz izin verene kadar, otomobil kullanmayın. • Eğer sezaryen kesisi şişer veya kızarır ise doktorunuza haber verin.

BU DÖNEMDE DOĞUM KONTROLÜ NASIL OLMALI?

Doktorların genelde önerisi cinsel yaşantıya geri dönmek için 6-8 hafta beklenmesi yönündedir. Böylece iltihap, kanama, dikişlerin açılması gibi riskler en aza indirilmiş olur. Cinsel yaşantınıza geri döndüğünüzde, vajinal kayganlığın eskisi gibi olmadığını fark edebilirsiniz. Bu durum vücudunuzda oluşan hormonal değişikliklerle ilgilidir ve zamanla düzelecektir. Doğumu takiben daha adet olmadan yeniden gebe kalmanız mümkündür. Eğer sadece anne sütü veriyorsanız yani hiç katı gıda, biberon vermiyorsanız, günde en az 8 kez emziriyorsanız (gündüzleri en geç 3 saatte bir, geceleri en geç 6 saate bir olmak kaydı ile) ve halen adet olmadıysanız ilk 6 ay gebelik şansı oldukça düşüktür. Bunun dışındaki durumlarda doktorunuzla konuşup sizin için uygun olan bir korunma metodu tespit etmelisiniz.

EMZİRME

Süt veriminizin iyi olması için yeterli uyku almanız, yeterli sıvı ve gıda almanız özellikle önemlidir. Yeterli sıvı almanız için önerilebilecek bir metot, her emzirmeden sonra bir bardak su veya meyve suyu içmeniz olabilir. Süt veriminiz ideal seviyeye gelene kadar kafein içeren gıda ve içeceklerden uzak durmanız yerinde olabilir. Kafein idrar ile sıvı kaybını artırırken, bazen de bebeğin huzursuz olmasına ve uyku düzeninin bozulmasına neden olabilmektedir. Emzirme ile ilgili problemler yaşıyorsanız sağlık personelinden destek almanız doğru olacaktır. Süt kanallarının tıkanması durumunda göğse yapılacak masaj, sıcak bir duş veya sıcak ve ıslak havlularla yapılacak kompresler faydalı olabilir. Memelerin şişmesi, kızarması, ateş ve titremelerin olması, mastit adı verilen meme iltihabının gelişmesine işaret edebilir. Böyle bir durumda en kısa zamanda doktorunuza ulaşmalısınız. Verilecek antibiyotik tedavisi sırasında bol sıvı alın ve emzirmeye devam edin. Emzirme yerine pompa ile sütü çekip, çektiğiniz sütü kaşık veya çok ince delikli biberonla bebeğinize verebilirsiniz.

EGZERSİZ

Doktorunuzun izin vermesinden sonra egzersiz programlarına katılabilirsiniz. Böylece gebelik öncesi formunuza ulaşmanız kolaylaşacaktır. Egzersiz programına hafif egzersizlerle başlayıp giderek tempoyu artırmalısınız. Yürüme ve yüzme çok ideal seçenekler olarak akılda tutulmalıdır. Hürriyet Aile

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:04 Nisan 2012Yayınlanma Tarihi:07 Nisan 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.