Yaygın olmasına rağmen bilinmeyen hastalık!

Herhangi bir psikiyatrik hastalık tanısı almamış, normal gündelik hayatını sürdüren bir kadının gebe olduğunun farkına varmamasıyla ortaya çıkan “gebelik inkârı” ya da “farkına varılmayan gebelik” toplumda sık görülmesine rağmen tanınmayan ve gözden kaçan bir tıbbi durum olarak dikkat çekiyor.

Yaklaşık her 2 bin 500 gebelikten birinde doğuma kadar annenin fark etmediği gebelik inkârını her yaştan, her eğitim düzeyinden ve sosyal sınıftan, her meslekten kadınlar yaşayabiliyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar ve gebelik inkarının dünyada da sık görülen bir olgu olduğunu söyledi.

DRAMATİK OLAYLARIN ALTINDA YATAN SEBEP GEBELİK İNKARI

Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, Fransa’daki La Teppe Tıp Merkezi Perinatal Psikiyatri Bölümü’nden Dr. Oğuz Omay ile beraber gerçekleştirdikleri çalışmaya ilişkin değerlendirmede bulundu. Sayar, bir annenin yeni doğurduğu bebeği öldürmesi, bebeğe bakmayarak ölümüne sebebiyet vermesi, bir kadının tuvalet gibi elverişsiz bir ortamda aniden doğurması gibi dramatik olayların toplumun ilgisini ne kadar çok çekse de bu olayların birçoğunun altında yatan neden olarak gebelik inkârı tablosunun akla gelmediğini söyledi.

Gebelik inkârının (Denial of Pregnancy) gebelikle ilişkili olumsuz durumlardan biri olduğunu belirten Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Fark edilmeyen gebelik, kadının ve çevresinin ilerlemiş olmasına rağmen gebeliğin farkına varmamasıdır. Gebeliğin farkına 20 haftadan sonra, sıklıkla karın ağrısı, adet görmeme gibi bir nedenle doktora gittiğinde farkına varma gibi kısmi olguların yanında, gebeliği ancak hiç beklenmedik bir doğum yaşadığında fark eden vakalar da vardır. Almanya’da yapılan bir toplum tarama çalışmasında her 450 gebelikten birinde anne adayının gebeliği ancak ilk 20 haftadan sonraki haftalarda fark ettiği saptanmıştır. Bu duruma kısmi inkâr adı verilir. Aynı araştırmada yaklaşık her 2 bin 500 gebelikten birinde ise gebeliğin doğum başlayana kadar anne tarafından fark edilmediği bildirilmiştir. Bu duruma da tam inkâr adı verilir. Bu bildirilen oranlara göre gebeliğin inkârı, üçüz doğuma göre üç kat, kan uyuşmazlığına göre iki daha fazladır. Gebeliği fark etmeyenler sadece durumu yaşayan kadınlar değil aynı zamanda aileler ve tıbbi personeldir” dedi.

MENTAL HASTALIK YOK

Bazı durumlarda ağır psikiyatrik hastalıklar ve zihinsel kapasitede yetersizlik halinin kadının gebeliğinin farkına varmasına engel olabildiğini belirten Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, ancak “gebelik inkârı” adı verilen durumda, buna neden olan bir mental hastalık bulunmadığını vurguladı.

HAMİLE OLDUKLARI DIŞARDAN DA ANLAŞILMIYOR

Gebelik inkârı konusunda yapılan araştırmaların fark edilmeyen gebelik için özel bir risk grubu bulunmadığına dikkat çektiğini belirten Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, her yaştan, her eğitim düzeyinden ve sosyal sınıftan, her meslekten kadınlar bu durumu yaşayabildiğini söyledi.

Daha önce gebelik yaşamış ve doğum yapmış kadınlarda da görülen gebelik inkârının gebelik işaretlerini bilmeme ile açıklanamayacağını belirten Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Bahsedilen tablo başka bir psikiyatrik hastalığa bağlı görünmemektedir. Psikoz, duygudurum bozukluğu, zekâ geriliği gibi zihinsel işlevleri bozan bir duruma bağlı değildir. Fark etmedikleri ilerlemiş gebelikleri dışında bu kadınlar normal görünmekte ve günlük hayatlarını normal biçimde sürdürebilmektedirler. Bir o kadar şaşırtıcı olan bir başka durum ise kadınların eşlerinin, yakın çevrelerinin de bu gebeliği fark etmemeleridir. Adli tıpta incelenen gebeliği ancak doğum esnasında fark eden tam inkâr olgularında, kadınların fark edilmeyen gebelik sırasında çekilmiş mayolu plaj fotoğraflarında dahi bedenlerinde gebeliği düşündürecek bariz bir değişiklik izlenmediği olmuştur. Kadın kilo almayabilir, adet kanaması olarak algılanan kanamaları olabilir. Durum “gizlenen gebelik” olarak tanımlayabileceğimiz kadının gebe olduğunu bilmesi ancak çevresinden saklaması durumundan da farklıdır. Gebelik inkârında kadın, doğum başladığında ya da doğuma kısa bir süre kala gebe olduğunu öğrendiğinde çevresi kadar, hatta onlardan kat be kat daha fazla şaşırmakta, bir şok geçirmektedir” dedi.

Fark edilmeyen gebeliklerin en önemli noktaları:

1. Kadın 20 haftayı geçmiş bir gebeliği olduğunun farkında değildir.

2. Kadının aile, iş ve arkadaş çevresi ve kimi zaman başvurduğu tıp personeli de aynı "fark etmeme" içindedir (paylaşılan inkâr).

3. Kadında gebeliğin fiziksel belirtileri belirgin değildir. Kadının bedeni de bu “fark etmeme” haline fizyolojik olarak katılmıştır.

4. Gebe olduğu kadına bildirildiğinde şaşırır ancak kabul eder ve “fark etmeme” hali sonlanır.

Fark edilmeyen gebelik hem anne hem de bebek için risktir

Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Gebelikte gerekli tıbbi takibin yapılamaması, gebe olduğunu bilmeyen kadının kötü beslenmesi, alkol – uyuşturucu madde kullanabilecek olması, doğumun hazırlıksız biçimde başlayıp uygun olmayan koşullarda gerçekleşmesi hem anne hem de bebek için risk oluşturur. Bütün bu tehlikeli tıbbi olasılıkların yanı sıra beklenmedik doğum ile şaşkına dönen annenin ya da çevresinin verdikleri tepkiler de tehlikeli olabilir” dedi.

BEBEĞİ İSTEMEMEK YA DA GEBELİĞİ SAKLAMAK DEĞİL

Gebelik inkârının sık görülmesine rağmen yeterince bilinmeyen bir durum olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar “Bu durumun psikolojik ya da fizyolojik sebepleri henüz anlaşılamamıştır. Ancak gebe olduğunu fark etmemesi toplumun sıklıkla yapmaya çalıştığı biçimde kadının ihmalkârlığı ve sorumsuzluğu ile açıklanamaz. Tablo bilinen başka bir psikiyatrik hastalığa da bağlı değildir. Çoğu olguda psikiyatrik hastalık ya da cinsel travma öyküsü bulunmamaktadır. Tablo bebeği istememek ya da gebeliği saklamak değil, gebeliğin farkına varmamak, varamamaktır. Birçok olguda kadınların karın hacimleri olağan gebelere göre daha küçüktür. Bazı olgularda adet döngüsü gebelik boyunca devam edebilmektedir. Bebek hareketleri hissedilmiş olduğunda da bu sıklıkla başka nedenlere bağlanır. Kimi olgularda genel bedensel yakınmalarla muayeneye başvuran kişi de doktor da gebeliği gözden kaçırmış, adeta kadının yakın çevresi ve temas kurduğu sağlık çalışanları da benzer bir inkâr içine girmişlerdir” dedi.

TIBBİ VE PSİKOLOJİK DESTEK VERİLMELİ

Gebelik döneminin sadece bebeğin anne karnında büyümesi değil, annenin kendisini bebeği ile ilişkide hissetmesi, anne olmaya zihinsel-duygusal olarak hazırlanması için de önemli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Gebelik inkârı saptandığında annelere kadın doğum uzmanları ve psikiyatristlerin ortak çalışması ile tıbbi destek verilmelidir. Destekleyici psikoterapi, kadının ebeveynlik vasıflarının artırılması, sosyal destek sağlanması temel yaklaşımlardır. Gebelik inkârı yaşayan her anne bebeğe zarar vermez. Birçok olgunun destekle anneliğe adapte olduğu ve çocuğunu sağlıklı biçimde büyüttüğü bildirilmiştir. Ancak daha sonraki gebeliklerinde de benzer inkârın yaşanması ihtimali bulunmaktadır. Doğuma kadar süren inkâr olmuşsa, yapılabilecek en önemli yardımlardan birisi kadına empatik ve pozitif bir yaklaşımla gebelik inkârı tablosu hakkında detaylı psiko eğitim vermektir. Bu yolla yaşadığı olayı daha sağlıklı biçimde değerlendirip anlamlandırabilecektir” dedi

Gebe olmadığını düşünen ve herhangi bir tıbbi yardıma başvurmayan kadınların tespitinin oldukça zor olduğunu belirten Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Fark edilmeyen gebelik durumundan koruyan en önemli faktör toplumun ve sağlık personelinin konuyla ilgili bilgilendirilmesi olacaktır. Bulantı, karın ağrısı, kilo alma, karında şişkinlik, adet görmeme gibi yakınmalarda kadının ters yönde bildirimi olsa dahi gebelik ihtimali akılda tutulmalıdır. Muhtemelen en önemli koruyucu önlem, üreme çağındaki her kadının, kadınların eşlerinin, ailelerinin ve arkadaşlarının kadınların doğurganlık potansiyellerini akıllarından hiç çıkarmamaları olacaktır” tavsiyesinde bulundu.


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:29 Haziran 2017Yayınlanma Tarihi:28 Haziran 2017

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.