Uykuyla Gelen Kabus: Uyku Apnesi

Uykuda solunum kesilmesi anlamına gelen uyku apnesi, sürekli yorgunluk halinden trafik kazalarına, sürekli uykusuzluktan uykuda ölüme kadar onlarca tehlikenin habercisi... Uyku apnesi hastalarının iş veya trafik kazası yapma olasılığı ise diğerlerinden 6 kat fazla...Ve dahası, Türkiye'de her yüz kişiden 4'ü, kendileri farkında olmasa da, uyku apnesi hastası...

Uykuyla Gelen Kabus: Uyku Apnesiİnsan yaşamının en az üçte biri uykuda geçiyor. Düzenli uyumasına rağmen, her fırsatta şekerleme yapanların, sabahları yorgun, halsiz, sinirli uyananların ve bütün gece yatakta dönüp duran  insanların oranı  azımsanacak gibi değil. Sürekli bir yorgunluk ve uyku hali, kronik  uyku  bozukluğu  veya  uyku  yetmezliği olan kişilerin, iş verimi, dikkat ve becerileri düşüyor.

İstatistikler, uyku bozukluğu tanısı koyulmuş ve tedavi görmemiş hastaların, normalden 4 ila 6 kat daha fazla trafik ve iş kazalarına sebep olduğunu ortaya koyuyor. İşte bu nedenlerle, "uyku sağlığı" son yıllarda hem tıp çevrelerinde hem de kamuoyunda giderek önem kazanmaya başladı.

Tıp bilimi artık uykunun basit ve pasif bir kendinden geçme değil, son derece karmaşık mekanizmalarla düzenlenen, içimizdeki saatlerle yönlendirilen ve genel sağlığımızın her alanını etkileyen çok yönlü bir fonksiyon olduğunu kabul ediyor.

Dolayısıyla bugün uykunun sadece süresinin değil, karmaşık iç yapısının, yani kalitesinin de çok önemli olduğu artık kesin olarak biliniyor. İşte uyku kalitesini bozan faktörlerden biri de uyku apnesi.

Apne esas olarak nefes alış verişinin durması olarak tanımlanıyor. Uyku sırasında solunumun 10 saniyeden fazla durması ve bunun bir saat içinde 5-6 kez tekrarlaması halinde alarm çanları çalıyor. Zira tıp bu durumdaki kişileri uyku apnesi sendromu hastası olarak tanımlıyor.

Uyku apnesinin iki esas belirtisi olarak horlama ve gündüz uyku hali gösteriliyor.

 

Yorgun Uyanmaktan Uykuda Ölüme

Uykuyla Gelen Kabus: Uyku Apnesi 2Horlama üst hava yolunun tıkanmasından, gündüz uyku hali ise gece uykunun sürekli bölünmesinden kaynaklanıyor. Sabah uyanıldığında hasta kabus gibi bir güne gözlerini açıyor. Nitekim İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, bütün trafik kazalarının yüzde 11 kadar kısmını bu hastaların yaptığı ortaya çıkıyor. Peki, apne nasıl uykusuzluğa yol açıyor?

Burada sorun apne atakları sırasında yaşanan soluksuz kalma anlarından kaynaklanıyor. Hasta soluksuz kaldığı için kandaki karbondioksit miktarı artıyor. Bu da baş ağrısı ve uykusuzluğa yol açıyor ve bu süreç giderek uykunun sürekli bölünmesine bağlı kişilik değişikliğinden depresyona; iktidarsızlık ve hafıza kaybından, yüksek tansiyon ve ani gece ölümlerine kadar uzanabiliyor.

 

Erkekler ve Şişmanlar Dikkat!

Uyku apnesinin nedeni tıbben henüz belirlenebilmiş değil. Ancak özellikle erkeklerde görülüyor. İstatistiklere göre, her 100 kişiden ortalama 2 ila 4'ünde apne sendromuna rastlanıyor ve Türkiye'de her yıl ortalama 700 kişi bu hastalıktan dolayı hayatını yitiriyor.

Hastaların büyük çoğunluğunun erkek ve aşırı şişman olması da hastalığın başka bir karakteristiği.

Bugün tıp uyku apnesi ile şişmanlık arasında doğrudan ilişki bulunduğunu kabul ediyor. Bunun altında da, şişmanlığın boğazda yağ birikimine sebep olması, bunun da havayolunun daralmasına yol açması yatıyor.

Yine, apneyle ilgili yapılan araştırmalar olayın daha çok boğazın yumuşak bölgelerinde, bademcik, yumuşak damak, dil kökü ve küçük dil bölgelerindeki anatomik bozukluklarla ilgili olduğunu, yani bu bölgelerin daha dar olduğunu ortaya koyuyor. Bu hastalar sırt üstü yattıkları zaman bütün bu yumuşak dokular boğazı tıkıyor ve hasta nefessiz kalıyor.

Ayrıca sigara ve alkol kullananlarda uyku apnesine daha sık rastlanıyor. Bu da sigara ve alkolün solunum yollarında şişmeye yol açarak soluk almayı güçleştirmesinden kaynaklanıyor.

 

Apnenin Getirdiği Riskler

Uyku apne sendromu tedavisi edilmediği takdirde hayatı tehdit eden bir hastalık olarak görülüyor. Buna göre hastanın, gelişen hipertansiyon, pulmoner hipertansiyon gibi nedenlerden dolayı kötüleşerek sağlığının hızla bozulması ve bunlara bağlı gelişecek komplikasyonlar sonucu kaybedilmesi bile söz konusu olabiliyor..

Hastalığın ağırlığına bağlı olarak gece apnelerinin uzaması sonucu solunum durması, kalp spazmı ya da ciddi aritmiler sonucu hastanın kaybedilmesi olasılığı da ciddi bir risk oluşturuyor. Nitekim sıklıkla uykuda gözlenen ani ölümlerin nedenlerinden birinin uyku apne sendromu olduğu biliniyor.

Dahası hastanın tedavi edilmemesi durumunda gündüz aşırı uyku eğilimi nedeniyle uyanık kalamayacak ve işlerini yapamayacak duruma gelmesine sıklıkla rastlandığı da bir gerçek..

Hastalığın çocukluk çağında çıkması halinde, gelişmede gerilik ya da ani çocuk ölümleriyle karşılaşılıyor.

 

Apnenin Üç Tipi

Apnenin üç tipi bulunuyor. Birincisi, tıkayıcı apne. Yani üst solunum yollarında meydana gelen ve en sık rastlananı...

İkinci tip apne, beyinden solunum emrinin çıkmadığı apne tipi. Bu basitçe, hastanın solunum kaslarına 'nefes al' emrinin gelmemesi şeklinde tanımlanıyor. Bu apne tipine merkezi sinir sistemiyle ilgili apne deniyor.

Bir de ikisinin bir arada olduğu vak'alar; yani hem boğazda tıkanıklık, hem de beyinden emir çıkmadığı karışık tip apneler söz konusu.

 

Apnenin Tanısı

Apne tanısı, uyku laboratuvarında gerçekleştirilen bir testle konuyor. Bu test sırasında hem beyin dalgaları, hem kalp elektrosu, hem de burundan geçen hava ölçülüyor. Göğüs kafesini çalıştıran kasların hareketleri ölçülüyor. Buna bağlı olarak hastanın kaç saniye nefessiz kaldığı, saatte kaç defa apneye girdiği ve bu sırada kandaki oksijenin ne kadar düştüğü hesaplanarak bir rapor halinde doktora bildiriliyor.

 

Tedavi

Teşhis ve tedavi için uyku laboratuvarlarına başvurmak gerekiyor. Tedavilerin başında maske tedavisi geliyor.Basınçlı hava göndererek, odada bir hava yastığı oluşturuluyor; sabaha kadar odaya hava pompalanıyor. Bu sayede hasta hem horlamıyor, hem apnesi olmuyor. Ertesi sabah iyi uyuduğu için, gerekli oksijeni aldığı için zinde bir şekilde kalkıyor ve işinin başına dönüyor.

Tedavi yöntemlerinden biri de lazer tedavisi. Ancak bu yöntem artık çok ender kullanılıyor. Çünkü çok ağrı veriyor.

Yeni uygulama ise radyo dalgalarıyla damarın içine girme yöntemi. Bu yöntemde kanama olmadığı gibi, herhangi bir yan etki de yok.

 

Uykuyla Gelen Kabus: Uyku Apnesi 3

Apne sırasında neler oluyor?

Apne sendromu gösteren hastalar, apne nöbeti dışında gece boyunca sıklıkla horlamalarıyla da dikkati çekiyor. Horlamayı, apne atağını gösterer sessiz bir dönem takip ediyor. Bu sessiz dönem bazı kişilerde kimi zaman 60 saniyeye kadar çıkabiliyor.Apne çoğunlukla homurdanma, iç çekme ve vücut hareketleri ile son buluyor ve horlama yeniden başlıyor. Bu tablo gece boyu yüzlerce kez tekrar edebiliyor.

Bu apneler genellikle kandaki oksijen oranının azalmasına yol açıyor. Ve bu da hücrelere daha az oksijen gitmesi anlamına geliyor. Nihayet bu da, tipik yorgunluğun dışında, akciğere giden atardamarlardaki basıncın artmasına ve hipertansiyona yol açıyor. Hastalarda apne geliştiğinde ayrıca, apnenin sonlanması sırasında 'arousel' adı verilen beyin uyanması meydana geliyor. Bu da kimi zaman farkında olunmayan hareketlerle ya da tam uyanmayla sonlanıyor. İşte buna uyku bölünmesi (fragmantasyonu) deniliyor. Bu bölünmeler ne kadar sık oluyorsa, hastanın uyku kalitesi o kadar bozuluyor ve olumsuz semptomlar da o kadar çok artıyor.

 

Hastalara Öneriler

Hasta şişmansa zayıflaması  öneriliyor

Sigaranın kesinlikle bırakılması gerekiyor. Çünkü sigaranın üst solunum yollarında oluşturduğu ödem uyku apne sendromunun ağırlaşmasına neden oluyor.

Aynı şekilde alkolün hiç değilse asgariye indirilmesi zorunlu. Çünkü alkol yine üst solunum yollarında ödeme neden oluyor. Bu da "arousal" eşiğini yükselterek apneden çıkmayı güçleştiriyor.

  Hastanın uyuma pozisyonunu ayarlaması ve sırt üstü uyumaması da bir başka öneri.

  Sırt üstü yatarak uyumaktan vazgeçemeyenlere, gece
kıyafetinin sırtına sert cisim
koyarak yan yatmayı sağlaması
ö
neriliyor.

  Sakinleştirici ilaçların uykudan önce alınmaması gerekiyor.

 

KAYNAK : Organorama Şubat 2003, Uyku Dosyası


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:01 Ağustos 2011Yayınlanma Tarihi:16 Mayıs 2006

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.