'Sosyal medya yalandan ibaret'

Facebook’ta ilkokul arkadaşlarımızı bulduk, Twitter ile hepimiz muhabir olup sokağın nabzını tuttuk. Derken Instagram hayatımıza girdi ve unutulmaya yüz tutmuş fotoğrafçılık aşkımızı depreştirdi.

Yeni ayakkabımız, yemek tabağımız, okuduğumuz kitap, kedimiz derken beğenileceğini düşündüğümüz her kareyi Instagram’dan paylaşır olduk.

Hatta bazıları bunu o kadar güzel başardı ki, yüz binlerce takipçiye ulaştı, takipçilerinin idolü oldu. Peki ama sosyal medyada bu kadar renkli görünen hayatlar gerçekte nasıl?

Şimdi sosyal medya fenomenliğini tatmış, ama hikayesi çok şaşırtıcı şekilde sona ermiş bir örnek var karşımızda....

Avustralyalı 18 yaşında genç bir model Essena O'Neill… Instagram'da 1 milyona yakın takipçisi var. Paylaştığı kareler inanılmaz, hepsi Instagram'a özel çalışılmış, sosyal medyada onbinlerce like ve yorum alıyor, resmen etkileşim kraliçesi... Popülerliğinin yanı sıra bir de sosyal medyadan para kazanmaya başlamış, markalarla iş birliği yapıyor, paylaştığı tek kareden yaklaşık 3 bin lira para kazanıyor… Ama birden kimsenin beklemediği bir gelişme yaşanıyor...

SOSYAL MEDYA GERÇEK DÜNYA DEĞİL, BİR YALAN”

Essena Instagram’ı sosyal medya “gerçek yaşam değil” diyerek terk etti. Yakın zamanda Essena 2 bine yakın instagram postunu sildi, seçtiği karelerden 96 tanesini tekrar edit'leyip aslında hepsinin kurgu olduğunu, paylaşımlarındaki dünyeviliği, manipülasyonu ve güvensizliği ifşa etti. Hatta bir adım daha ileri giderek o paylaşımlardan ne kadar para kazandığını açıklamaya başladı. Bu hesaplaşmanın ardından Instagram hesabını kapattı, yakın arkadaşları onun insanları aldattığını iddia etti. Şu an herkes peşinde ama kimseyle röportaj yapmayı dahi kabul etmiyor.

Artık yeni sitesinden sosyal medyayı eleştiren paylaşımlarda bulunuyor.

Şimdi sizi bu genç kızın sosyal medya itirafları ile baş başa bırakıyorum….

"16 yaşındaki vücudumu sergileyen bir fotoğraf daha. Bu benim tüm kimliğimdi. Oldukça kısıtlayıcı. Beni inanılmaz derecede güvensizleştirdi. Hayal edemezsiniz…"

"Bu elbiseyi 400 dolar kaşılığında postladım. Büyük bütçeli birçok markanın post başına 2 bin dolar ödediğini biliyorum. Markalarla işbirliğinde bir sıkıntı yok. Sadece bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Sosyal medya gerçek değil. İnsanların neyi promot ettiğini kendinize sorun, fotoğrafın arkasındaki gerçek niyet ne?"

GERÇEK YAŞAM DEĞİL

Bu elbise için para almadım, Instagram'da daha seksi görünmek için sayısız fotoğraf çektim, bu beni inanılmaz derecede yalnız hissettirdi."

"Sprey bronzluğu, parasını ödenmiş promosyon çay, neredeyse çıplak. 15 yaşındaydım. İlham verici olduğunu düşünüyordum. Değerler, vücudum, like”larım v e başkalarını iyi hissettirmekti. Çok yanıltıcı. Kamera açıları, filtreler, bronzluk… Çok gençtim, doğal ve uzun bir vücudum ve çok ince bir belim vardı. Genetik bir piyango. Bunda can atılacak hiçbir şey yok."

"Bu fotoğrafta 16 yaşındayım. 16! Bu giysiyi dışarıda değil, sadece fotoğraf için giyindim. Daha seksi, daha büyük gözükme saplantısı nedir?"
Peki Türkiye’nin internet fenomenleri bu isyanı nasıl yorumladı...

SEBEBİ

İçerik oluşturucunun kendi görüntüsüne ne kadar takıldığı, diğer sosyal medya fenomenleri ile yarış içinde olup olmaması, kazandığı popülerliği kaybetme korkusu veya daha çok para kazanma hırsı gibi birçok etken onun paylaşımlarına etki ediyor. Yani aslında kişinin kendi psikolojisi ve yaşam tercihi tüm bunlara neden olan şey.

Birçoğumuz kusursuz görünmek için Essena'nın söylediklerini yapıyor, hiç yapamıyorsak kullandığımız uygulamlarla hızlıca filtre koyuyoruz. Vücudunu sergileyip sergilememek de kişinin değerleri ile ilgili. Kimse size bikini ile poz verirsen para veririm demiyor.
Türkiye'de sosyal medyada işbirlikleri çok yeni yapılmaya başladı. Birçok marka henüz sosyal medyayı nasıl kullanabileceğini bilemiyor diyebiliriz. Takipçi sayınız arttığında markalar size geliyor ve işbirlikleri öneriyor. Burada içerik oluşturan kişinin dürüstlüğü hiçbir şekilde bilinemiyor.
Gerçekten kaliteli, işini doğru düzgün yapan insanlar olduğu gibi, bırakın bütçeyi bedava ürün gönderin ben överim diyen birçok kişi de mevcut.

Ben, asla kullanmayacağım bir ürünün tanıtımını yapmayı hırsızlıkla eşdeğer buluyorum. Hatta daha bile kötüsü. Hem parasını hem umudunu çalıyorsunuz. Yani işin özü güvendiğiniz sevdiğiniz marka ve ürünlerin tanıtımını yapmanız gayet doğal. Bana bir epilasyon cihazı ile ilgili işbirliği teklifi geldiğinde ben bunu denerim. Bir cihaza 1500-2000 TL ödeyecekse insan tüylerinden kurtulacağına inanıyor. 7 haftada biter dedikleri ürünü 13 hafta kullandım ve hediye ettikleri ürünü paketleyip adreslerine iade ettim.

CEM KARAKUŞ
Sosyal medya adı üstünde bir "medya" dır, bir sunumdur, haberdir, bir pazarlama aracıdır... "Samimi değil" dense anlarım belki ama tamamını itibarsızlaştırarak "Yalan" diye tanımlamak doğru değil bana göre. Fotoğrafları o anda oradayken siz çekiyorsunuz. Çektiğiniz fotoğraflara yorum yazıp ruh katmak, filtreler kullanarak daha çekici kılmak bir çeşit ifade biçimidir. Gerçekliğini öldürmez. Ancak şöyle bir durum var. Sosyal medya dediğimiz şey, esasında bir vitrindir. Siz vitrine hiç kötü şeyler koyar mısınız? Orada hüzün yoktur, parasızlık yoktur, mutsuzluk yoktur... Hep iyi görünen şeyler ve güzel hayatlar vardır.
Türkiye sosyal medyayı biraz geç keşfeden ülkelerden bana göre. Buna rağmen sosyal medyanın yeri ciddiye alınacak kadar önemli ve değerli. Sadece Türkiye'de değil, dünyada da para karşılığı paylaşımlar yapılıyor. Bu noktada buna bir business olarak bakmak daha doğru olacaktır. Sizin markanızı, ürününüzü tanıtmaya ve anlatmak için bir mecraya ihtiyacınız var.

Popülerlik hissini kötü olarak tanımlayamam. Ben yüzümü saklamadığım için gittiğim yerlerde tanındığım oluyor. Bu hoşuma gidiyor. Bilinir olmak keyif veriyor. Olumsuz etkisi ise çok entrika ve dedikodular ile dolu bir mecrada yer alıyor olmak. Karalamaya ve kötülemeye çok müsait bir mecra burası. Bazen çok iyi niyetle yaptığınız bir şey bile kibirli insanlar sayesinde size farklı şekilde dönebiliyor.

UZMAN GÖRÜŞÜ: YRD. DOÇ. DR ONUR NOYAN ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ NPİSTANBUL HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI

Bu kadar ilgi çeken ve imrenilen bir hayatı insan neden reddeder?

Kısaca tatminsizlik olarak tanımlayabiliriz bu durumu. Yapay olarak kurgulanan bir hayat başlarda keyif verebilir. Fakat ilerleyen zamanlarda bütün hayatını sadece beğenilmek üzerine devam ettirmek kişide tükenmişliğe sebep olabilir. En son beğeni aldığı kişi sayısı tatmin etmez hale gelir. Kişinin tek amacı daha fazla beğeni kazanmak oldukça, giderek daha yapay bir hayat yaşamaya başlar. Bir süre sonra mutsuz, yorgun ve yalnız olan birey bu hayatı reddedebilir.
İnternet ve sosyal medya üzerinden hiçbir çaba sarf etmeden bir fotoğraf ile, bir mouse hareketi ile beğeni kazanmak, beğenilmek, onaylanmak çok kolay hale geliyor. Doğal ve yakın ilişkiler yerine yapay ve zahmetsiz, sosyal medya üzerinden kurulan ilişkiler tercih edilir hale geldi. Tekrarlayan davranışların önce alışkanlık haline gelmesi ve sonrasında bağımlılığa sebep olması ile birlikte sosyal medyadan kopmak neredeyse imkansız bir hale gelir. Başkasının yapay mutluluğu mutsuz olan bir kişinin mutsuzluğunu arttırmakta ve insanları daha bencil ve kıskanç hale getirmektedir.

Gerçek hayatta kurulan ilişkiler yerini sanal ilişkilere bırakacak birey giderek yalnızlaşacak ve sonrasında depresyon kaçınılmaz olacaktır.
Ailelerin sanal ortam yerine gerçek hayatta çocukları ile birlikte zaman geçirmesi, birlikte oyun oynamaları, spor yapmaları, kitap okumaları faydalı olacaktır. Çocuklara sorumluluk verilmesi, hayata yönelik bir amaç edinmelerini ve gerçek hayattan keyif almalarını sağlamak ailelere düşen en önemli görevlerdir.

Fulya Asena KAHRAMAN / HABERTURK.COM

 


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:05 Kasım 2015

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.