ŞİZOFRENİYİ YAŞAMAK

Uzm. Dr. Funda Güdücü Sağır"Yine mi sabah oldu. Neden hep gece olmaz ki. Gece günahları örter.

Benim bitmeyen günahlarımı, kötülüklerimi de ancak gece kapatabilir. Sızan her bir ışık içimde ki şeytanları uyandırıyor. O şeytanlar beni dinlemiyor. Günahlarımı ayıplarımı büyütüyorlar. Cehennem olmak üzere, kıyamet kopmak üzere.." bunları bir şizofreni hastasının ağzından düzenlenmiş olarak ifade ederken gözlerinde ki korku ve endişeyi anlatmak daha güç. 36 yaşında ki kadını kardeşi kalın bir battaniyenin içinde getirdi. Battaniyesini aralayabildiğimde gördüğüm gözler şeytanı ışıkta göreceği korkusu ile sımsıkı yumuldu. Kardeşi günahkarlık sanrılarının aylardır olduğunu hikayesi sırasında anlattı. Öncesinde giderek içe kapandığını, odasından dışarı çıkmaz olduğunu hatta perdeleri bile açmaksızın divanda uzandığı ve duvarı seyrettiğini anlattı. Aylar önce yemek için çağırmaya gittiğinde kendi kendine konuştuğunu fark ederek kapı aralığından neler söylediğini dinlemişti mırıldandığından anladığı kadarıyla "sıraya koydular, sıra senin..." Kardeşi bunların anlamını sormuş ama yanıtını alamamıştı.Bu olaydan sonra onu daha yakın takibe almıştı. Çocukluğundan bu yana çekingen olarak gördükleri ablalarının odaya kapanmasının hiç olağan olmadığını anlamaya başlamıştı.

Daha yakından ilgilenme çabalarını boşa çıkaran ablasının sahip olduğu korkuların yersiz olduğunu anlatmaya çalışması da boşunaydı. Onun aslında beklediği anlaşıldığını bilmekti. Korkusunu paylaşmaktı.

"Kulağımdaki cihazdan her şeyi öğreniyorlar. Konuşmalarımızı kayıda alıyorlar, bütün televizyon kanallarından yayınlayacaklar, benim ne kadar işe yaramaz, günahkar olduğumu öğrenecekler."
"Cezalandıracaklar beni günahlarımı ödetecekler…kurtarın beni!!!" bu acı çığlık evde yankılandığında cam sesleri peşi sıra içlerini titretti. Koşarak geldiklerinde oda kapısının camlarını yerde gördüler. Kendilerini görmesiyle beraber aynı çığlıklar başlamıştı. İlk doktorla tanışması da bu gecenin sonrasında gerçekleşmişti. "Doktor ne diyecekti. Belki de şeytanlarla işbirliği yapmıştı."
Aile "gerçeği değerlendirmenin bozulduğu bu tablonun psikotik bozukluk" olduğunu ve ilaç tedavisi gerektiğini öğrendi. Ancak bu hastalığın tekrarlayabileceğini hiç düşünmemişlerdi ve doktorun uyarısına karşın sakinleşen ve sorun çıkarmayan hastalarının iyileştiğini düşünerek ilaçları aksatmasına göz yummuşlardı. Ta ki kendi kendine konuşup gülmelerin başlamasına dek. İyi görünen o halinin bu kadar kısa süreceğini de tahmin edemediler. Kesinlikle ilaçları içiremiyorlar hatta yemeği yediremiyorlardı "yemeğe ilaç koydunuz, annem beni zehirleyecek,, diyordu. Doktora götürmek te imkansızdı. Doktorların ameliyatla boynuna tel yerleştirip kendini takip edeceğini iddia ediyordu. Yemeği redettiği için zayıflamaya da başlamıştı. Sabah battaniyenin içinde sarılı görünmez vaziyette odanın ortasında görünce şaşkına dönen anne ağlayarak kızının etrafında ki battaniyeyi hırsla çekmesiyle beraber daha büyük çığlık battaniyenin içinden gelmişti. Anne, kızını o halde bırakmak zorunda kalmıştı. Günboyu beklemelerine karşın battaniyeden çıkmayan ablasını kucaklayıp hastaneye getiren kardeş şizofreniyle yaşadıklarını, bu hastalığın uzun zaman tedavi gerektirdiği, düzenli tedavi ve takibin yüzgüldürücü olduğunu da öğrendi.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:01 Ocak 2000

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.