Psikiyatrik tedavide 'beyin check-up'ı dönemi

Nöropsikolojik check-up (beyin check-up'ı) sayesinde, psikiyatrik rahatsızlıkların fiziksel ve psikolojik nedenleri doğru şekilde tespit edilerek kişiye özgü tedavi yöntemleri uygulanıyor.

Kişinin zihinsel ve psikolojik işlevinin normal düzeyde olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan nöropsikolojik check-up sayesinde, psikiyatrik hastalıklar daha hızlı ve doğru şekilde teşhis edilerek kişiye özgü tedavi yöntemleri geliştiriliyor.

Üsküdar Üniversitesi Nöropsikaytri Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçmiş yıllardan farklı olarak artık psikiyatrik hastalıkların, beynin işlevlerindeki bozulmalarla ilgili olduğunun bilindiği söyledi.

Biyolojik bir bozukluğa tanı koymanın yanı sıra tedavi etmek ve bunun etkinliğini takip etmek için de biyolojik testler gerektiğini belirten Sayar, şöyle konuştu:

"Artık beyin elektrofizyolojisini ölçebilmekte, kapalı ve ulaşılmaz bir kafatasının içinde olan beyni rahatça görüntüleyebilmekteyiz. Bu gelişmeler psikiyatrideki tanı ve tedavi yöntemlerinde ciddi bir değişiklik yaptığı gibi bozuklukların erken tanısına olanak veren check-up kavramını da olanaklı kılmıştır. Beyin check-up'ı ile kişinin zihinsel ve psikolojik işlevselliği ölçülerek yaşına ve eğitimine uygun düzeyde olup olmadığı tespit ediliyor. Uygulama kapsamında kişinin nörolojik ve psikiyatrik muayenesi yapılıyor. İletilen şikayetler ya da muayenede saptanan bulgulara göre psikometrik testlerle kişilik özellikleri değerlendiriliyor, planlama, dikkat, organizasyon, bellek gibi üst düzey bilişsel becerileri ölçülüyor."

Beyin haritalanmasıyla tedaviye verilen yanıt takip ediliyor

Sayar, araştırmalar sonucunda hastanın beyin yapısında bozulmaya yol açan bir durumdan şüphelenildiğinde manyetik rezonans görüntüleme ya da bilgisayarlı tomografi gibi cihazlarla görüntüleme yapıldığını, beynin elektriksel işlevlerinde bozulmadan kuşkulanıldığında ise elektriksel fonksiyonlarının ölçüldüğünü ifade etti.

Ayrıca, beyin check-up'ı kapsamında, klasik EEG'nin bilgisayar teknolojisi kullanılarak analizi ve sinyallerin gruplanıp yaş grubu ile karşılaştırması şeklinde yapılan "beyin haritalaması"nın da son yıllarda oldukça dikkati çeken bir inceleme olduğunu Sayar, "Beyin haritasında elde edilen dalgaların kişinin yaşı ile uyumlu olması ve beynin oksijenlenme, kanlanma ve metabolizması ile paralellik göstermesi gerekiyor." diye konuştu.

Sayar, iyi bir tedavi için erken ve doğru tanı konması kadar tedavinin uygun seçiminin de önemli olduğunu, sıklıkla tedavi şeklini, hangi ilacın kullanılacağını hekimin tecrübesi ve hastanın tercihinin tespit edildiğini kaydetti.

Tedavi öncesi kişinin beyin işlevlerinin ölçümünün, psikiyatrik bozukluğun tipinin belirlenmesi, hastalığa yol açabilecek endokrinolojik, inflamatuar, biyokimyasal sorunlar için gerekli tarama testlerinin yapılması, kullanılan ilacın test dozda verilerek beyin elektriği üzerine etkisinin gözlenmesi, birkaç gün ilaç kullandıktan sonra kan testi ile ilacın kandaki düzeyinin analiz edilmesinin doğru tedavi için kullanılabileceğini dile getiren Sayar, psikiyatrik hastalıklarda teşhiste olduğu gibi tedavide de yeni gelişmeler olduğunu anımsattı.

Depresyon tedavisinde manyetik uyarım uygulaması

Doç. Dr. Sayar, kısaca TMU ya da TMS olarak bilinen "Transkraniyal Manyetik Uyarım" tedavisinin de son dönemde depresyon tedavisinde kullanılan önemli uygulamalardan biri olduğunu söyledi.

Tedavide bir bobin vasıtasıyla kafatası dışından beyne manyetik uyarımlar verilerek, beynin elektriksel aktivitesinin düzenlenmesinin hedeflendiğini belirten Sayar, şöyle konuştu:

"Manyetik alanın yönünü ve şiddetini değiştirerek acısız ve anestezi gerektirmeyen biçimde beynin istenilen bölgesindeki elektriksel aktivite azaltılabilir ya da artırılabilir. Özellikle tedaviye direnç gösteren depresyonlarda etkinliği birçok uluslararası araştırma tarafından kanıtlanmış ve modern depresyon tedavi kılavuzlarında yerini almıştır. Sıklıkla ilaç tedavisinin alternatifi değildir. İlaçlarla birlikte kullanılabilir. Ancak ilaç yan etkilerine fazla açık olma, ileri karaciğer yetmezliği, gebelik ya da emzirme gibi ilaç tedavisinin tercih edilmediği durumlarda tek başına da uygulanabilir. Hastada nöbet oluşturmaması, hafızayı bozmaması, genel anestezi ve hastaneye yatma gerektirmemesi, bilinç kaybı yapmaması gebelerde, emzirenlerde kullanılabilmesi artılarıdır. Depresyon dışındaki psikiyatrik hastalıklarda kullanımı henüz yaygınlaşmamıştır ve etkinlik çalışmaları yeterli değildir."

Psikiyatrik hastalıkların toplumda sıklıkla düzelmeyeceği, kişilik zafiyeti olduğu gibi ön yargılar bulunduğunu aktaran Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, bunların doğru olmadığını ifade ederek, "Psikiyatrik hastalıklar beyin hastalıklarıdır. Günümüzde teknoloji ve modern tıp sayesinde hastalığı olanların ve ailelerinin bunu kader olarak kabul etmeyip etkili tedavi arayışına devam etmelerini öneririm." diye konuştu.

A.A


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:05 Kasım 2016Yayınlanma Tarihi:03 Kasım 2016

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.