Okuma tarzımızı belirleyen kent
Gutenberg matbaayı icat ederek dünyada büyük değişimlere yol açtı. Peki yaşadığı kentte ne kadar iz bıraktı?

Almanya'nın Ren Nehri kıyısındaki Mainz kenti şarabı, katedrali ve Avrupa'yı matbaa ile tanıştıran Johannes Gutenberg'i ile ünlü. Bunlar ilk bakışta birbiriyle alakasız görünse de burada karşılıklı etkileri şüphesiz.
1399-1468 yılları arasında bu kentte yaşamış olan Gutenberg'e adanmış bir müze var şehir merkezinde.
Avrupa'da ilk hareketli metal matbaayı icat eden Gutenberg bu buluşuyla Batı dünyasını Ortaçağ'dan moderniteye taşıdı.
Aslında Çinliler ondan yüzlerce yıl önce ahşap kalıplarla baskı yapmaya başlamıştı. 868 yılında baskı ile yapılan ilk kitap Çin'in kuzey batısında bir mağarada bulundu. Ama Çincenin karmaşıklığı ve kaligrafiye önem verilmesi gibi nedenlerle hareketli matbaa doğuda popüler olmadı.
Oysa Gutenberg'in matbaası Avrupa'daki yazı sistemine uygun olduğu gibi, ortaya çıkışı da bölgenin etkilerini taşıyordu.
Ortaçağda Mainz, Roma İmparatorluğu'nun en önemli katedral şehirlerinden biriydi; kilise ve başpiskoposun büyük bir siyasi gücü ve etkisi vardı.
Girişimci bir asilzade olan Gutenberg, kilisenin dini kitapları çoğaltma yönteminin geliştirilmesi gerektiğini fark etmişti. El yazısıyla kopyalama çok yavaş ve emek isteyen bir süreçti. Kitap talebini bu şekilde karşılamak mümkün değildi. Gutenberg'in matbaası bir rahibin el yazısıyla bir günde yazdığının 200 katı ürün verecekti.
Gutenberg Müzesi'nde ilk matbaanın nasıl çalıştığını görebiliyorsunuz. Isıtılıp sıvı hale getirilen metal alaşım harf kalıplarına dökülüyor. Soğuyuna bu harfler dizilerek kelime ve cümleler oluşturuluyor. Bunlara mürekkep sürülüp üzerine ağırlık uygulanarak kağıda baskı yapılıyor.
A.A