Nasıl depresyona giriyoruz?

Biyoloji ve depresyon ilişkisi nasıldır? İstismar, çatışma ve ciddi hastalıkların depresyon üzerindeki etkisi nedir?

Depresyon çoğunlukla kederle mi gerçekleştir, belirli ilaçlar depresyona neden olabilir mi? Ayrıntılar haberimizde…

Klinik depresyona neyin sebep olduğunu hiç merak ettiniz mi? Belki de size majör depresyon teşhisi konuldu, bu da neden bazı insanların depresif olurken bazılarının olmadığını sorgulamanıza sebep oldu. Depresyon aşırı derecede karmaşık bir rahatsızlıktır. Birçok sebepten oluşur. Bazıları ciddi bir hastalık esnasında, bazıları taşınma veya sevdiğinin ölümü gibi yaşamsal değişiklikler sebebiyle depresyona girebilir. Bazılarının aile geçmişinde depresyon vardır. Depresyonda olan ve bilinmeyen nedenlerle üzüntü ve yalnızlık hissedenler de vardır.

DEPRESYONUN ANA SEBEPLERİ NELERDİR?

Depresyon şansını arttıran birçok faktör vardır, buna şunlar dahildir: İstismar Geçmişteki fiziksel, seksüel veya duygusal istismar ileride depresyona neden olabilir. Belirli medikasyonlar Örneğin, beta blokerleri ve rezerpin gibi yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar depresyon riskini arttırabilir Çatışma Depresyon aile ve arkadaşlarla kişisel çatışmalar veya anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkabilir.

Ölüm veya bir kayıp

Sevilen birinin ölüm veya kaybından duyulan üzüntü veya acı, doğal olsa da, depresyon riskini arttırır. Genetik Ailedeki depresyon geçmişi riski arttırabilir. Depresyonun bir jenerasyondan diğerine geçtiği düşünülür. Bunun tam olarak gerçekleşme yolu bilinmemektedir.

Majör olaylar Yeni bir işe başlama, mezuniyet veya evlenmek gibi iyi olaylar bile depresyona sebep olabilir. Taşınma İş veya gelir kaybı, boşanma veya emekli olma da depresyona sebep olabilir.

Diğer kişisel problemler

Diğer mental hastalıklar veya aileden veya sosyal gruptan atılma nedeniyle sosyal izolasyon gibi problemler depresyona yol açabilir. Ciddi hastalıklar Depresyon bazen majör hastalıklarla veya hastalığa reaksiyon olarak gelişebilir. Madde bağımlılığı Madde bağımlılığı olanların yaklaşık %30'unda majör veya klinik depresyon vardır

BİYOLOJİ DEPRESYONLA NASIL İLİŞKİLİDİR?

Araştırmacılar depresyonda olmayanlarla karşılaştırarak depresyondaki insanların beyinlerindeki değişiklikleri saptadılar. Örneğin, hipokampüs anıların depolanması için gerekli olan beynin küçük bir parçası diğerlerine oranla depresyon geçmişi olanlarda daha küçüktür. Daha küçük hipokampüsün daha az serotonin reseptörü vardır. Serotonin, beden ve beyindeki sinirler arasındaki iletişimi mümkün kılan bir nörotransmitter olarak bilinen rahatlatıcı beyin kimyasalıdır. Ayrıca, nörotransmitter norepinefrinin de depresyonla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Neden depresyonu olanlarda hipokampüsün daha küçük olduğunu bilim adamları bilmemektedir. Bazı araştırmacılar, depresif insanlarda stres hormonu kortizolun aşırı fazla üretildiğini saptamışlardır. Bu araştırmacılar, kortizolun hipokampüs üzerinde toksik veya tehirli bir etkiye sahip olduğuna inanır. Bazı uzmanlar, depresif insanların daha küçük hipokampüsle doğduğunu ve bu yüzden depresyona yatkın olduklarını öne sürer. Kesin olan şey ise depresyonun birçok faktörün katkıda bulunduğu karmaşık bir hastalık olduğudur. Antidepresanların etkisini gösteren beyin kimyası üzerine araştırmalar ve en son taramalar, depresyonla ilişkili olan biyokimyasal prosesi kavramamıza büyük katkı sağlamıştır. Bilim adamları depresyonun sebeplerini daha iyi anlayabildiğinden, sağlık uzmanları daha iyi tanı koyabilecek ve dolayısıyla daha etkili tedavi planları yapabileceklerdir.

GENETİK DEPRESYON RİSKİYLE NASIL BAĞLANTILIDIR?

Depresyonun aile içinde görüldüğünü biliyoruz. Bu da depresyonun genetik bağını gösterir. Depresyonu olan kişilerin çocukları, kardeşleri ve ebeveynleri diğerlerinden daha çok depresyona yatkındır. Belirli yollarla birbiriyle etkileşim içinde olan çoklu genler muhtemelen ailede olan çeşitli depresyon türlerine katkıda bulunmaktadır. Henüz aile ilişkisine dair elde olan tüm kanıtlara rağmen, bilim adamları bir "depresyon" geni saptayamamıştır.

BELİRLİ İLAÇLAR DEPRESYONA SEBEP OLABİLİR Mİ?

Belirli kişilerde ilaçlar depresyona neden olabilir. Örneğin, barbitüratlar, benzodiazepinler ve betablokerler, özellikle yaşlı insanlarda, depresyonla ilişkilendirilmiştir. Aynı şekilde, kortikosteroitler, opioidler (kodein, morfin) ve mide kasılmalarını rahatlatan antikolinerjikler de bipolar bozukluğun oldukça coşkun bir durumu olan maniyle ilişkilendirilmiştir.

DEPRESYON VE KRONİK HASTALIKLAR ARASINDAKİ BAĞ NEDİR?

Bazılarında kronik bir hastalık depresyona neden olur. Kronik hastalık, çok uzun bir süre devam eden ve tam olarak iyileştirilemeyen hastalığa denir. Bununla beraber, kronik hastalık çoğunlukla diyet, egzersiz, yaşam tarzı alışkanlıkları ve belirli ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Depresyona sebep olabilen hastalıklardan bazıları diyebet, kalp hastalığı, arterit, böbrek rahatsızlığı, HIV/AIDS, lupus, ve multipl sklerozdur (MS). Hipotiroidi de depresyon hissine neden olabilir.

Araştırmacılar depresyon tedavisinin de birlikte var olan hastalığın iyileşmesine yardımcı olabileceğine inanır.

DEPRESYON KRONİK AĞRIYLA İLİŞKİLİ MİDİR?

Ağrı haftalar, aylar boyunca sürüyorsa, buna kronik ağrı denir. Kronik ağrı acı vermekle kalmaz, aynı zamanda uykunuzu, egzersiz becerinizi, aktif olmanızı, ilişkilerinizi ve işteki veriminizi de bozar. Kronik ağrının sizin üzgün, izole ve depresif hissetmenize de neden olur. Kronik ağrı ve depresyon için çare vardır. İlaç, psikoterapi, destek grupları ve daha birçok şeyin karışımı olan bir program ağrınızla başa çıkmanızı, depresyonunuzu hafifletmenizi ve hayatınızı tekrar rayına oturtmanızı sağlayabilir.

DEPRESYON ÇOĞUNLUKLA KEDERLE Mİ GERÇEKLEŞİR?

Keder kayba karşı verilen yaygın bir reaksiyondur. Kedere sebep olan kayıplar şunlardır: sevdiğinizin ölmesi veya ondan ayrılma, iş kaybı, evcil hayvanın ölmesi veya kaybolması, veya boşanma, tek başına kalmak, veya emeklilik gibi birçok değişiklik. Herkes keder ve kayıp yaşayabilir, fakat herkes depresyon deneyimlemez. Herkesin bu duygularla başa çıkma şekli kendine özgüdür.

WEBMD


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:23 Aralık 2021Yayınlanma Tarihi:01 Ağustos 2015

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.