Her ülkeye kendi ev kadınları

Alışveriş ve atışma bütün dillerde iş yapıyor. Alışveriş ve atışma bütün dillerde iş yapıyor. evkadinlariKamera önünde kabarıp atışmaya ve birbirine hakaret etmeye hazır zengin, gösteriş düşkünü, aşırı bakımlı, edepsiz kadınlardan neredeyse evrensel çapta bol bol bulunduğu ortaya çıktı. Amerikan televizyon ağı Bravo'nun "Real Housewives" (Gerçek Ev Kadınları) programı, taklit edilemeyecek kadar safkan Amerikalı gibi gözükebilir ama küresel bir kitleye hitap ediyor. Kanadalı, İsrailli ve Yunan Gerçek Ev Kadınları var, hatta Fransızları bile mevcut. Avustralya versiyonu da prodüksiyon aşamasında. Amerikalı muadilleri gibi bu ev kadınları da yoga pantolonu giyip Chanel çanta kullanıyor. Alışverişe gidiyor, pilates yapıyor, içkileri yuvarlıyor, partiler veriyor. Tek farkları Atina, Tel Aviv, Vancover da farklı dil kullanıyorlar. Paris hariç, her yerde bu böyle. Gerçek Ev Kadınları'nın Fransız versiyonu kendi ülkesinde geçmeyen tek yabancı versiyon. Anlaşılan formata uyacak kadar bayağı bir Fransız kadını bulmanın imkânı yok. Fransız uyarlamayı yayınlayan NT1 kanalının yöneticisi Frederic Pedraza, "Elbette zengin, gösterişli kadınlarımız var. Ama asla kendilerini dünyaya karşı bu tarzda teşhir etmezler" diyor. Sonunda yapımcılar, çareyi Los Angeles'taki Fransız gurbetçileri, Batı Yakası'nın adetlerine ve sonradan görme yaşam biçimine yenik düşmüş Avrupal ı ları oynatmakta bulup "Les Vraies Housewives de Beverly Hills"i çekti. Vancouver'ın Gerçek Ev Kadınları ise açık havada daha çok zaman geçiriyor. Bu dertsiz tasasız fantezi formatta bile İsrail çok küçük ve gerçek dünyayı görmezden gelecek kadar siyasetle ve kendi geçmişiyle meşgul bir ülke olarak ayrılıyor. İsrailli ev kadınlarından ikisi Filistinliler hakkında tartışıp küstü. Elbise provaları ve yüze dolgu maddesi enjekte ettirme arasında fırsat bulan bir diğeri, Josef Mengelene'nin deneylerine maruz kalmış olan Yahudi Soykırımı'ndan kurtulmuş annesini ziyaret etti. İlk gerçek ev kadınları, prömiyeri 2006'da yapılan "Orange County'nin Gerçek Ev Kadınları"ydı ve bundan sonra Atlanta, New York, Beverly Hills, Miami v e diğer şehirlerin dizileri türedi. Her birinde yerel hassasiyet ve kalıplar ağır basıyor. "New Jersey'nin Gerçek Ev Kadınları", Sandy Kasırgası'nı ev içi tartışmaların konusu yaptı. Jersey sahilindeki tatil evinin uğradığı hasarı inceleyen Teresa, iyi yanından bakmaya çalışıp "Tanrıya şükür, bu benim ikinci evim" dedi. Melissa ise tam tersine kasırgayı düşman belleyip küfrü bastı. Vancouver, Paris veya Tel Aviv'deki seyirciler Amerikan yapımı versiyonları izledi. Ama ABD'ye komşu olan Kanada'da da bile pek çok izleyici memleketlerine özgü bir versiyon arzu ediyor. Vancouvr dizisinin yapımcılarından Erin Haskett, "Bunların kendi arka bahçemizde de olup olamayacağını görmek istedik. Beverly Hills veya Orange County'deki kadınlar gibi davranabilen Kanadalıların gerçekten olup olmadığını öğrenmek istedik" diyor. Davranabiliyorlar, ama bir noktaya kadar. İlk bakışta Atinalı Annita'yı Vancouverlı Christina ya da Beverly Hillsli Brandi'den ayırt etmek neredeyse imkânsız: Hepsinin sarı, kabarmış saçları, silikonla şişirilmiş dudakları, spor salonunda biçimlenmiş vücutları ve hiç oynamayan kaşları var. Daha evcil Vancouver'da bile hasetten geçilmiyor. Cristina kısa bir gezinti sırasında açık havadan rahatsız olduğunda Jody kıkırdayarak "Yatak odasından pek çıkmıyorsun galiba" dedi. Tam da Yunanistan'da borç krizinin tavan yaptığı 2011'de başlayan "Atina'nın Gerçek Ev Kadınları" bir sezon zor dayandı. Yunan uyarlamasının ülkedeki ekonomik krizi yansıtan bunalımlı bir tonu vardı ve seyircilere gerçeklerden içi boş bir kaçışın zevkini sunamadı. Zaten zengin Yunanlılar da lüks hayatlarıyla hava atmaya pek hevesli değildi. Tel Aviv'in zengin banliyölerinde ise böyle sınırlamalar yok. Dizinin saldırgan ev kadını Lea, kendi şerefine pahalı bir parti verirken ("Ben kutlamak için yaşıyorum!") bahçıvana havuzun çevresindeki çalıları spreyle boyamasını emretti, İbranice "Simli olsun" dedi. İsrail dizisi diğer pek çoğundan daha absürt, ama hicivden vakara baş döndürücü dönüşler de olmuyor değil. Birinci sezonda Lea, sosyal meşgul iyetlere mola verip Holocaust'tan kurtulmuş annesi Olga'yı ziyaret etti. Lea çocuklarına dinleteceğini söyleyip sohbetlerini videoya kaydederken annesi Nazi toplama kamplarında insanlık dışı deneylere imza atan Josef Mengele'nin pençesine düşüşünü anlattı. Çocukların kendilerini tebessüm ve şekerle karşılayan Mengele'ye "Josef Amca" diye hitap ettiklerini aktaran Olga, "Tahayyül edebiliyor musun"' dedi kızına. Annesinin anılarıyla duygulanan Lea, şoförün kendisini beklediği Mercedes'ine bindiğinde ise gündelik hayatına geri döndü. Cep telefonuna sarılıp "Enjeksiyonuma ihtiyacım var" diyerek acil botoks randevusu aldı. "Demi Moore ne yaptırıyorsa ondan istiyorum" dedi. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:17 Haziran 2013Yayınlanma Tarihi:20 Haziran 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.